🌼 24

13.5K 1.2K 320
                                    

Keyiflice okuyun, kafes dövüşü etmeyek

100 oy, 100 yorum

📍

"Bugün Fatma halaya yardım ediyodum, biliyon kadının kimsesi yok. Eğilip kalktım demesin mi senin pantolonunda kan var! Hiii diyerek koşa koşa eve geldim Mahir, çok utandım vallahi. Üstümü değiştirdim sonracığıma hemen tarlaya geri koştum iş yapmak için bu sefer de başım ağrımaya başladı!" Celal Mahir'in kucağında gününü anlatmayı daha bitirememişti.

Arada dudaklarını yalayarak duraklıyor, nefes alıyordu.

"Fatma hala da gel sana okuyak dedi, ben de tamam dedim. Sonra okudu üfledi yüzüme gözüme, hatta biliyon mu azıcık da tükürdü, hemen yıkadım ama kocacım yüzümü tertemiz ettim." Bir nefes daha alıp verdi.

"İşte tükürdü yüzüme, demesin mi sana nazar değmiş! Ay şok oldum Mahir bana kim nazar edecek ki? Hemen tövbe estağfurullah çektim, hemen nas felak okudum, çok korkarım ben nazardan! Ya nazardan çatlasaydım?" Dudakları büzülmüştü hemen.

"Dur bi sen bana kocacım mı dedin?" Mahir sonradan algıladığı kelimeyle duraksamıştı. "Ya Mahir ona mı takıldın? Ben sana çatlıyom diyom." Utanmıştı canım! Nasıl da ağzından kaçırmıştı öyle!

"Ona takıldım elbet, bundan sonra Mahir demek yok. Kocacım diyecen bana, tamam mı?" Celal gülümseyerek olumsuz anlamda başını salladı. "Olmaz!"

"Ne demek olmaz? Nedenmiş?" Mahir oğlana garip bir şey varmış gibi baktı, ne diye olmayacaksa, oğlan naz ediyordu elbet. "Utanırım ben Mahir, kimseciklerin yanında diyemem öyle. Ayıp!"

Bal dudaklarından dökülen kelimeleri bile öpmek istiyordu genç adam, bu nasıl bir naz, bu nasıl bir cilve ki onu bir kaç kelimeyle baştan çıkarıyordu.

"Dersin güzelim, öyle de güzel dersin ki sen bile şaşar kalırsın." Oğlan gür kirpiklerini kırpıştırarak baktı ve ofladı Mahir'in yüzüne doğru, akşam yemeğinde yediği vişne ağzına sinmiş, hoş bir koku gelmişti Mahir'e.

"Allah rızası için çıkarma beni yoldan daha fazla, ben vallahi böyle bir adam değildim." Bir anda neye uğradığını şaşırdı oğlan, ne olmuştu yine yahu diye düşündü. "Ya yine ne oldu Mahir! Sen de hep beni suçluyon aaa. Bi gün sana çok kızacam."

"Böyle cilveli işveli konuşup da güzel meyveler yiyerek yüzüme doğru oflarsan ben de yoldan çıkarım ama!" Celal duyduğu kelimelerle kahkaha attı kendini tutamayarak.

Ne diyordu bu adam be?!

"Ya Mahir bence sen yoldan çıkmaya sebep arıyon... Ben oturuyom sen yoldan çıkıyon, sırtını keseliyom sen yoldan çıkıyon, tişörtüm kayıyo omzum görünüyo sen yoldan çıkıyon... Hiç doğru yolun yok mudur senin?" Hoşuna gidiyordu adamın bu halleri elbette fakat onu mu daha çok seviyordu yoksa bedenini mi bilemiyordu bazen Celal.

Arafta kalıyordu.

"Benim yolum sensin... Hem ben de bilmiyom vallahi, sabahtan akşama kadar güzel gülümsemen, tatlı sözlerin, narin hareketlerin aklımdan çıkmıyo... Eve bi geliyom hoşuma gidecek şeyler yapıyon... Ben de sana dayanamıyom, doyamıyom işte." Yaramaz çocukların yaramazlık yaptıktan sonra yaptığı açıklama gibiydi onunkisi.

Resmen eşinden etkilendiği için eşine rapor veriyordu.

"Yaaa sen benim gülümsememi güzel mi buluyon? " Bunca konu ve laftan aklında kalan tek şeydi bu Celal'in. Adam onunla beraber olmayı değil, onu tümüyle seviyor ve istiyordu. "Tabii güzel buluyom... Mesela benim eşim olman... Elimi tutman... Bana kocacım demen... Hepsini eşsiz buluyom ben.."

Ona denk gelmeseydi bu dünyadan mutsuz bir adam olarak göçüp giderdi şüphesiz. Mahir'in mutluluğu evliliğinden değil, Celal'dendi. Başkasıyla evlenmiş olsa asla yüreğine böylesine bir aşk düşmez, böylesine sevdalanmazdı.

"Ben... Seni çok seviyom kocacım... Hep sevecem seni. Şey yarın akşam yıkanıyom ben.. şey için... Bitiyo yani." Onca süredir defalarca birlikte olmamışlar gibi hala konuşurken utanıyordu oğlan.

Mahir aklına daha öncesinde gelmiş olan fakat hiç dillendirmediği şeyi sordu merakla. "Celal... Ne kadar doğurabiliyor olsan da sen de erkeksin... Eğer istersen... Sen de yapabilirsin... Şeyi yani anladın mı?"

Üstte olabilirsin demek istemişti alttan alttan. Birini sırf kendi zevkleri için olan bir uzvu pasifize edip görmezden gelemezdi, bu eşine yaptığı büyük bir saygısızlık olurdu şüphesiz.

"Mahir... Şey güzel düşünüyon amma ben hiç edemem öyle şeyler... Hem minicik benimki." Mahir beklemediği cevapla gür bir kahkaha attı, gerçekten Celal sürprizlerle doluydu. "Ya ne gülüyon Mahir! Ciddi diyom ben... Küçücük şeylen yapamam ki, sevmem zaten."

Celal'e göre kendi penisi anca pipi olabilirdi, gerçeği saklamanın bir manası yoktu, Allah bir özelliğini daha baskın kılarak ona doğurma imkanı tanımıştı.

"Tamam güzelim tamam, ben sormuş bulunayım da... Neyse." Celal sevdiği adamın boynuna doladığı kollarını gevşetti bir süre sonra. İkili için uyuma vakti gelmiş çatmıştı, üstelik bu gece elektrikler de yoktu.

"Mahir... Bizim bebemiz olsa.. aralarından bana benzeyen olur mu?" Merak ediyordu, o da çift cinsiyetli doğurabilir miydi?" Olsun istemem amma Allah'a karşı da gelecek değilim ben. Benim gibi olursa senin gibi adamı nerden bulcak ki? Sen Dünya'da teksin ve benim kocamsın."

Mahir gülümseyerek eşinin alnından öptü. "Güzelim nasıl ki Allah iki farklı insanı birbirne nasip etmek için elinden geleni yaptıysa, bizim güzel bebemize de en delikanlısından bir yar nasip eder."

Soluk aldı.

"Ama ben nah izin veririm!"

📍

Bölüm nasıldı?

Telefonum çekmiyor bu akşam

Üzgünüm

Sizi seviyorum ♥️🌼

Yılgın (Bxİntersex)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin