🌼 31

12.5K 1.2K 247
                                    

Keyiflice okuyun la

150 oy, 150 yorum

Aktan ve Tuğran önceki bölümdeki komutanlar

📍

"İmam nikahınız var yani?" Mahir hala ifade veriyordu, saat akşam 11'e geliyordu. Birazdan Celal'in uykusu gelirdi, adam oğlanın ne halde olduğunu merak ediyordu.

"Celal'in uykusu gelir de... Ona bir yatak verir misin komutanım?" Aktan kendisine edilen rica karşısında ilkin ne diyeceğini bilemedi, oğlan 10 dakika önce uyumuştu gerçekten.

"Ben sorguya gelmeden önce uyudu zaten, sen soruma cevap ver." Zaten birazdan salar, kendileri götürürdü evlerine kadar. İki birbirini seven ve apaçık belli olan ikiliye daha fazla zorluk çıkarmak istemiyordu.

"Var komutanım, olmaz mı hiç! Komutanım çok şey istiyom kusura bakma ama hamile de kendisi, üstü açık mı kapalı mı bakabilir mi biri? Çok hassas o hemen üşütüyo." Bunca yıl oğlan baba evinde köpek muamelesi gördüğü için yaz kış demeden hep hasta halde iş görmüştü.

Mahir'in canı sıkıldı yine.

"Bu kadar çok mu seviyorsun sen bu çingene oğlanı?" Mahir'in gözlerinin içi parladı, sevmek çok yavan ve kifayetsiz kalırdı şüphesiz.

"Seviyom tabii komutanım, hem de ne sevmek. Canımı istese neden istiyon demem veririm." Yürekli adammış diye geçirdi içinden Aktan. "Hem çingene de demeyin komutanım."

Çingene de nerden çıkmıştı öyle?!

"Şş sakin ol, sesini yükseltirsen kökten keserim." Aktan komutanın kapıda ve yanında bekleyen iki astsubaya döndü. "Siz çıkın." Sesi sert ve netti, astsubaylar adamın dayak yiyeceğini anlamıştı.

Sessizlik içinde emre uyup dışarıya çıktılar.

Aktan komutanın ise yüzü değişti saniyeler içinde. "Bol bol konuştuk seninkiyle, yolda ömrümüzü yedi. Allah bir dil vermiş!" Mahir dayak yiyeceğini umarak kendisini hazırlamışken, gayet şakavari konuşan adamla şaşkına döndü.

"Nasıl yani komutanım?"

"Ne nasıl? Anlattı da anlattı yolda, nasıl tanıştınız nasıl birbirinizi seviyorsunuz biliyoruz meraklanma. Prosedür gereği seni sorguya çekmemiz lazımdı, ifadene girebilmek için teğmenle tartıştık biraz. Yoksa yiyecektin dayağını oturacaktın aşağıya. "

Mahir adamın iyi niyetine mi hayran kalsaydı yoksa eşinin hallerine mi şaşırdaydı arada kalmıştı.

"Celal her şeyi anlattı mi size?" Hala inanamıyordu, Aktan komutan ise hafif bir şekilde gülümsedi. "Anlattı... Küçücük yüreği var ama seviyor baya seni, hamile kaldığını söyledik bebeğim varsa kocamı niye içeriye aldınız diye bize çemkirdi. Tuğran'la da çok iyi anlaştılar, başında bekliyor eşin uyurken."

Aktan ve Tuğran 8 yılı tamamladıkları ilişkilerinde dağda kimsesiz olarak bırakılmış bir çocuk bulmalarıyla evlat sahibi olmuşlardı.

"Allah bana onu nasıl nasip etti komutanım bilmem amma iyi ki olmuş... Bir tek şey vardı bir onu yapamadım ona, içim ona yanar." 35'ine dayanan adam merakla doğruldu. "Nedir o?" Dostça yaklaşmaya çalışıyordu.

Güvenirse veya güvenilir bir insan olduğunu hissederse aile dostu olabilirdi, ilişkilerini şüphesiz söyleyebilirdi.

Gizli gizli yaşayıp dolaşmaktan çok yorulmuşlardı ikili.

"Komutanım Celal'in ana babası... Nasıl desem ki şimdi... Hep dövmüşler eşimi, her tarafı yara bere halde tarlalarda çalışmış, bir gün bile çocukluk yaşatmamışlar oğlana. Ben ona çocukluğunu yaşatmak istiyodum amma baksana komutanım hamile kaldı. Olacak iş değil."

Aktan alayla güldü.

"Çocuk olunca çocukluk yaşanmıyor muymuş? Çocuğuyla atlar ipini, çocuğuyla misketini oynar... Mahir oğlan sana aşık, hamile olduğunu öğrenince sevincini görseydin anlardın. O senden olan her şeyi seviyor..." evet belki oğlan daha çok küçüktü ama birbirlerini seviyor, sayıyorlardı.

Önemli olan da iki gönlün aynı ölçüde birbiri için atmasıydı.

"Hem sana mısır çorbası yapmış, soğumadan yemen lazımmış öyle diyor seninki." Mahir samimi bulduğu adamla rahatladı epeyce, yüzünden gülümseme belirdi. "Siz de buyrun komutanım? Hem bize bu kadar iyilik yaptınız, bu akşam gelin? Kırmayın bizi, hem Celal sever öyle şeyleri. Köydeyken herkese yaptığından verirdi."

Aktan adamdaki samimiyetin farkına varmıştı. "Gelirim ama bir misafir daha kabul ederseniz." Mahir gülümseyerek olumlu anlamda başını salladı. "Olur tabii komutanım, başım gözüm üstüne."

Bir kaç dakika daha üstünkörü konuştu ikili, ardından komutan suçunun olmadığıyla ilgili belgeleri doldurup dışarıya çıkardı Mahir'i.

Mahir ise odadan çıkar çıkmaz eşinin olduğu odaya götürüldü isteği üzerine. Güzel eşi ağlamaktan kızarmış yanaklarla uyuyakalmıştı. İçi acıdı ağlayan hali her şekilde belli olan oğlanla, canını sıksın bile istemiyordu.

"Güzelim? Benim bir tanem... İnci göz yaşlarını akıtmışın bi de... Uyan hadi güzelim." Celal uyku mahmurluğuyla uyandı ve karşısında Mahir'i görür görmez kocasına sıkıca sarıldı.

"Jandarma abiler bıraktı mı seni? Çok korktum Mahir, ya seni içeri alsalardı. Döverdim hepsini!" Tuğran'a bakarak konuşuyordu Celal, kocanı dövecekler diye kandırmıştı kendisini.

"Bir şey olmadı güzelim, hem böylesi iyi bir şey. Jandarma ne bilecek birbirimizi sevdiğimizi? Sorsun doğrusunu öğrensinler. Hem sen çemkirdin mi komutanlara?" Celal burnunu çekerek başını adamın göğsüne yaslayıp gözlerini kapattı, sarıldı sıkıca.

"Sağ ol mu diyecektim Mahir? Beni bile aldılar götürdüler hamile halimle! Çok ayıp!" Huzurla uyumak istiyordu. "Celal... Onlar işini yapıyo güzel sevgilim benim. Hem bak bize misafirliğe gelecekler şimdi, uyan hadi."

Hamileliği sonra konuşmak istiyordu.

Mahir mutluydu, hatta belki de içten içe hayatının en mutlu anlarını yaşamıştı baba olacağını öğrendiğinde fakat ya Celal?! O daha bu kadar küçükken nasıl olacaktı bu iş?! Hem söz vermemiş miydi olmayacak bir kaç yıl diye?! Hiçbir istediği iş yerinde olmuyordu sanki, Allah ona kendi biçtiği hayatı yaşatıyordu.

"Ayyy Tuğran jandarma abisiyle Aktan jandarma abisi mi gelecek yoksa? Onlar gelebilir ama Aktan jandarma abisine söyle bana bi daha kızmasın, ağladım onun yüzünden. Bi de bana ne dedi biliyon mu kocacım, eğer erkek olursa Ahmet koyacakmışım adını! Koymam ki ben, bana kötü davrandı."

Mahir güldü oğlanın söylenmelerine, ikili kapıda onları seyrediyordu. "Hşşt! Koyacaksın tabii ben seçtim adını. Yok öyle bedava buradan ayrılmak."

Celal başını kaldırdı ve ikiliye bakarak dudak büktü.

"Banane ya! Sizin isminiz ne güzel ben niye oğluşuma o adı koyuyo muşum?" Tuğran güldü kıs kıs. "O zaman komutanım ben Mahir'i alıyorum içeriye?" Aktan tam başını sallayacakken Celal girdi araya.

"Ya kocamdan uzak durun jandarma abiler ya!"

📍

Celal'in tatlılığına ölürmüşüm....

Bölüm nasıldı?

Sizi seviyorum ♥️🌼

Yılgın (Bxİntersex)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin