🌼 39

10.2K 1K 502
                                    

Keyiflice okuyun la

600 oy, 250 yorum

Sınır aşılmamış ama bu seferlik atıyorum bölüm

Bir de yeni yazmaya başladığım bir kitap var o da interseksüel kurgu ve soft olacak

İhtilaf 🤍

Okumak isterseniz göz atabilirsiniz

📍

"Mahir kalk doğuruyom! Aahhh Mahir!" Mahir uykulu halde kalkıp pantolonunda sarıldı, hemen hastaneye yetişmeleri gerekiyordu. "Dur güzelim, dur sevgilim yetişecez hastaneye!" Korkuyordu Mahir.

"Mahir ben üç aylık hamileyim? Kedi miyim ben bu kadarcık zamanda doğurayım?" Mahir tek parçasını giydiği pantolonuyla diğer parçasını elinde tutarken yatak ucundan baktı oğlana.

Doğum gerçekleşemezdi ki.

"Ee o zaman neden kalktım ben?" Anlamıyordu, şuan tüm algıları kapanmıştı sanki. "Beni rüyamda sevmedin, kucağına oturdum ittin beni! O yüzden uyuma." Çok kızgındı Celal, rüyasında bile sevilmek istiyordu işte.

"Güzelim, afeti devranım benim senin niye böyle huyların oldu? Zaten yorulmuşum, aşkından da ölüyom. Sen de beni bir rüya için kaldırıyon. Şimdi senin her yerini acıta acıta ısıracam, sen de kılını kıpırdatmayacaksın."

Celal geriye kaçmak için hamle yapsa bile Mahir yakaladı. "Ya Mahir! Tamam kaldırmayacam bir daha, bırak ya Mahir!" Boynunu, göğsünü ve kollarını Van gölü canavarı gibi ısırıyordu Mahir. Oğlanın kahkahayla karışık acısı evde yankılandı.

"Mememe yaklaşma senin süt hakkın yok!" Tehditkar bir şekilde sakladığı parmağı öptü Mahir, çok uykusu vardı fakat şuan bebeğiyle ilgilenmek de onun ulvi bir göreviydi.

"Sana hak soran kim?" Mahir inadına oğlanın göğsünü hafifçe yaladı,Celal inlememek için kendisini sıkmak durumunda kalmıştı. "Soracaksın tabii, izin vermiyom ki ben."

Mahir oğlanı yatağın kenarına iyice sıkıştırmıştı. "Kaçacak yerin de yok, şimdi izin almasam ne yapacaksın ki?" Celal düşündü, belki de kendisi bir şeyler yapmalıydı Mahir'i şaşırtmak için.

Bacaklarını biraz daha aralayarak adamın beline doladı birden, afallayan Mahir ağzı hafifçe açılmış şekilde baktı oğlana. "Celal.."
Oğlan gülümsedi ve kollarını da kocasının boynuna doladı. "Kocacığım beni azıcık sevse ve sonra uyusak olmaz mı hm? Hem yarın pastanede ben yapacam her şeyi."

Mahir hipnoz olmuş gibi başını salladı ve eşinin dudaklarından öpücük çalıp geriye çekildi. "Hadi uyuyalım o zaman güzelim. Gel bakalım kucağıma." Celal çabucak toparlanıp adamın kucağına yerleşti. Mahir kılını bile kıpırdatacak vakit bulamazken Celal öptü kocasını.

Onun tarafından sevilip sarmalanmak... Bu pek çok dilde ifade edilebilecek bir durum değildi.

Mahir oğlanın sırtını okşuyordu sakin sakin, ilişkilerinin düzeni, hissettirdiği duygu ve huzur... Mahir mutluydu... En çok arzuladığı o mutluluk o aşk onu bulmuştu.

He de küçücük bir oğlan sayesinde.

Anasına da mektup göndermişti çoktan, uzun uzadıya durumlarını yazıp bir bilezik parasını teyzesine de göndermişti zarfla. Kendisini maddi olarak epeyce toparlamıştı.

Hafza kadın mektubu muhtara okutturmuş,  oğlanın hamile olduğunu duyar duymaz tüm köye lokum yapıp dağıtmış, mutluluğunu herkesle paylaşmıştı. Şerife'yle anasına özellikle bir tabak tatlı ayırmışken ballandıra ballandıra da sohbet açmıştı.

Şerife umudu kesmiş fakat yüreğindeki yangına dur diyememişti. O da sevmişti, Mahir onu görsün istesin istemişti. Bir oğlan, bir oğlanda ne vardı da Mahir onu bu kadar sevip sayıyordu anlamıyordu.

Bir şeyleri bir o beceremiyordu sanırsa.

Cevat için ise durum farklıydı, babası onu samanlıkta başka köyden gelen bir oğlanla basmış, evden atmıştı Cevat'ı. Öldüresiye de dövmeyi unutmamıştı.

Şimdi ise sabah yeni aydınlanıyorken kanlı yüzüyle kardeşinin evinin önündeydi. Bir şekilde evini bulmayı başarmıştı. Kapıyı tıklattı utansa da, Celal'e az çektirmemişti, biliyordu.

Mahir kapı sesiyle irkildi birden, duvardaki saat 5:20'yi gösteriyordu. Allah Allah diyip kalktı yataktan, Celal vücudunun çeşitli yerlerinde bulunan morluklarla mışıl mışıl uyuyordu.

Mahir oğlanın omzundan ve başından öpüp çıktı odadan, kapı bir kez daha çaldığında Mahir açtı. Gelen kişiyle ufak bir şaşkınlık yaşadı, sonra gerildi.

Oğlanın yüzü gözü kanlar içindeydi.

"Ne işin var burada?" Acıması falan yoktu, kendi eşi acılar içinde kıvranırken bu oğlan ona vurmaya devam ediyordu. "Enişte... Atıldım evden, Allah rızası için bir güncük kalabilir miyim? Vallahi rahatsızlık vermem." Ağzındaki kanlar dişlerinden belli oluyordu.

Hayır diyecekken ardından Celal yetişti. "Abi! Abi noldu sana? Geç içeriye nolursun, her yerin yara olmuş." Oğlanın gözleri sulanmıştı, merhamet en çok ona yakışıyordu. Cevat ağzını açamazken mahcup halde başını eğdi yere, bunu hak etmiyordu, bu merhameti bu iyiliğini hak etmediğini biliyordu.

"Aşkım kapat kapıyı, su kaynat da abimin yaralarını silelim." Mahir bir kez daha aşık olmuştu eşine, ne olursa olsun yufka yüreğine mest olmuştu. Karşısındaki ne kadar kötü olursa olsun Celal iyiydi.

"Tamam güzelim, siz geçin içeriye." Başını salladı oğlan, abisinin yaralarına bakınca içi acıdı, hamilelikten midir nedir ağlayası vardı. "Ne oldu sana? Kim yaptı abi bunu? Sen nasıl geldin buraya?" Merak ettiği çok şey vardı.

"Anamla babam... Onlar yaptı." Ağzını açacak hali yoktu, zaten laf edecek yüzü de yoktu kardeşine karşı. "Kalacak yer bulunca giderim hemen, rahatsız etmem sizi." Elini yüzünü yıkayınca iş aramaya gidecekti. İş bulur bulmaz kalacak ahırdan bozma bir yer bulacaktı kendisine.

"Ne gitmesi abi? Dur durduğun yerde, önce anlat nolursun. Ne oldu? Niye dövdüler seni? Çok seviyolardı neden vurdular?" En çok Cevat'ı severlerken neden dövmüşlerdi ki?! "Ben... Bir adamla yakalandım... Biz öpüşüyorduk işte.." utanıyordu fakat neyden bilmiyordu.

Kardeşine yaptıklarından mı? Kendisini öpen adamın yakalanınca suçu ona atmasından mı? Yoksa karşısındaki oğlanın kocasını bile elinden almak için türlü çirkinlik yaptığından mı?!

"Babam gördü, dövdü çok, aşağıladı beni... Ben dayanamadım kaçtım, bitti artık, buraya yerleşip çalışacağım." Kaburgaları batsa da derin bir nefes aldı. "Merak etme size uzak bir yer bulurum ben. Sadece gidecek yerim yoktu."

Mahir elinde ılık su bulunan küçük leğenle geldi içeriye. Bezi de kenarına koymuştu, Celal'in eline uzattı. "Abi geçmişte ne olduysa oldu, ben çok mutluyum Allah'a şükür ki, sen de içini ferah tut. Ben hep burdayım."

Bezle yüzünü silmeye başladı oğlanın. Cevat'ın gözleri ağlamak üzere olduğu için kıpkırmızı olmuştu, yanıyordu.

"Özür dilerim."

Mahir lafa girdi.

"Hangi yaptığın için?"

📍

Bölüm nasıldı?

Cevat da ailesinin kurbanı sayılır

Onun iç dünyasını bilmiyoruz neticede

Sizi seviyorum ♥️🌼

Yılgın (Bxİntersex)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin