🌼 38

10K 1.1K 263
                                    

Keyiflice okuyun la

Okumayan adana sıcağıyla sınansın amin ndksjsms

600 oy, 250 yorum

📍

Arkadaşlar önceki bölümde anlattığım hikaye pek çoğunuzun hoşuna gitmemiş, olabilir fakat her hikaye Celal ve Mahir gibi değil.

O hikaye neredeyse tamamı gerçek bir hikaye, tek farkı interseksüel bir birey değil kimsesiz bir kız vardı orada..

Ve o kızın şimdi o adamla beraber torunları var, o adam dünya tatlısı, anlayışlısı bir adam.

Anlatmak istememin nedeni adam kötü değildi, hatta bana anlatılana göre aylarca nikahına da koynuna da almak istememiş fakat hikaye gerçekte 80lerde geçiyor, haliyle illaki çocuğun olacak diye diretmeleri sonucu olaylar bu noktaya gelmiş.

Evet aldatmış sayılır, buna diyebileceğim hiçbir şey yok. Zaten bunun savunulacak bir tarafı da yok. Sadece bana anlatılanı biraz değiştirerek sizinle de paylaşmak istedim.

Herkesin aşkı maalesef masum değil, keşke öyle olsa... Keşke her aşk Celal ve Mahir'inki kadar soft olabilse...

📍

Mahir güzel eşinin baldırını öptü, Celal gününü anlatıyordu yine. Çoktan 2.5 ayını tamamlamıştı Celal, karnı hafif belirgin olmayacak şekilde topcuktu.

Mahir ve Nihat ise pastaneyi çekip çevirmeyi başardı bu süreçte.

"Yarın ben yapayım mı kurabiyeleri? Bence ben çok güzel yapıyom di mi Mahir? Fatma abla da çok güzel yapıyo ama ben daha güzel yapıyom di mi?" Ufak ufak işletmeye başlamışlardı, akşam üzeri ikili tekstilden dönünce açıyorlar, gece 11 gibi kapatıyorlardı.

"Güzelim hamilesin sen... Bırak Fatma yapsın, sen güzelce otur orda da emir ver." Celal banane dermiş gibi omuz silkti. Çalışmak istiyordu, herkes yaptığını yesin, beğensin istiyordu.

"Ama ben de yapmak istiyom... Yapsam ne olur ki?" Mahir oğlanın baldırına yaslandığı başını kaldırdı. "Kocan kızar." Celal kıkırdadı. "Ama kocacım ben ne yaptım ki şimdi? Sadece kurabiye yapmak istedim." Genç adam oğlanın dillerini yiyecekti şimdi, bir de tatlı tatlı konuşuyordu.

"Güzelim akşama kadar evde rahat durmuyon zaten, bir de oralarda çalışıp kendini yorma. Bırak biz yapıyoz zaten." Kıyamıyordu hiç, oğlanın saçının teli yorulsun istemiyordu.

"Aşkım ama istiyom ben... Nolur... Bak yoksa bebeğimiz sana çok kızar... Sonracığıma ben kızarım... En son da Mahfiruze abla kızar bak!" Mahir gülümsedi ve oğlanı kucağına çekti. Celal'in elleri hemen genç adamın geniş omuzlarını bulurken Mahir'in elleri oğlanın genişleyen kalçalarını buldu.

Artık daha yumuşak, daha dolgunlardı.

"Bak ne yapalım biliyon mu? Haftanın iki günü sen yap, diğer günler Fatma yapsın hm? Doğumdan sonra istediğin kadar yap." Doğurduktan sonra çocuktan vakit bulamaz diye geçiriyordu içinden Mahir. O da kendi ekmeğindeydi.

"Kandırmıyon beni di mi? Bak kızarım Mahir... Hatta hatta sana ceza bile veririm." Celal diline hiç sahip olamıyordu. "Hmm öyle mi? Benim afeti devranım bana ne ceza verirmiş?"

Celal duyduğu iltifatla kızardı. O ne biçim bir laftı öyle!

"Şey... Koltukta yat derim sana... Sonra evden de atarım Nihat abiye gidersin... Sonra... Sonracığıma sana mısır çorbası yapmam." Tehditleri de kendisi gibi minicikti.

Bozmadı Mahir.

"Güzelim ben sensiz sokaklarda ne yaparım? Bana acıman yok mu hiç?" Celal yutkundu, kocasını üzüyor muydu böyle konuşarak acaba?

"Şey ama sen de beni kandırma tamam mı? Yoksa ben zaten kocam olmadan nefes alamam." Duraksadı. "Nefes demişken... Senin de canın böğürtlen çekti mi?"

Mahir afalladı. Nefesle böğürtlenin ne alakası vardı!

"Güzelim ikisi çok alakasız şeyler. Nerden aklına geldi?" Anlamamıştı ikisi de, aşerdiğini anlamamıştı. "Çok alakalı sen anlamazsın, şöyle kapkara böğürtlen olsa yemez miyiz hiç? Yeriz... Hem de çok da güzel olur."

Hele reçeli...

Ağzının suyu akacaktı şimdi.

Mahir ayaklandı. "Manava sorayım bakalım var mıymış böğürtlen, yoksa da şansına." Celal kaşlarını çattı. "Ama bulursun sen aşkım, bul tamam mı? Benim canım çok çekti."

Mahir başını salladı, güzel eşi istiyorsa bulurdu hemen. Apar topar çıktı evden, alt sokaktaki manava hızlı ve seri adımlarla yürüdü, taze meyve ve sebzeleri uzun uzun inceledikten sonra yanına gelen adama sordu.

"Böğürtlen var mı abicim?" Esnaf adam garip garip baktı, böğürtlen ne arardı manavda?! "Delikanlı eşin mi hamile?" Anlamıştı hemen, garip tuhaf istekleri olurdu kadınların.

"Evet.. hamile." Aydınlandı Mahir, güzel eşi aşeriyordu. "Buralarda bulunmaz kardeşim, sen Ziher ormanına git oradan topla en iyisi. Hamile kadın beklemez, hayırlısı olsun Allah analı babalı büyütsün bu arada."

Başını salladı. "Sağ olasın abi. Ben gideyim en iyisi." Adam baş salladı.

Mahir pazar gününü boş geçiren Nihat'ın evini buldu hemen. "Nihat, benimki aşermiş lan. " sevine sevine balkonunda kitap okuyan Nihat'a haber verdi Mahir. Ortaokulu zar zor bitiren Nihat'ın kitaplara olan aşkı onu hep şaşırıyordu.

"Hayy maşallah o zaman! Ee hemen gidip bulana lan ne istiyorsa." Mahir ensesini karşıdı. "Böğürtlen toplamamız lazım..." ne tepki vereceğini kestiremiyordu.

"Dur ben Fatma'ya diyeyim de o geçsin sizin eve, biz de toplayalım bakalım." Elindeki kitabı bırakarak içeriye geçti.

Mahir Nihat gibi bir dost bulduğu için kendisini çok şanslı hissediyordu.

📍

Bölüm nasıldı?

Kısa olduğunu biliyorum ama meşgulüm

Sizi seviyorum ♥️🌼

Yılgın (Bxİntersex)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin