🌼 16

14.4K 1.1K 317
                                    

Keyiflice okuyun tamam mı?

80 oy, 80 yorum

📍

"Hafza kadın biz geldik he?!" Köyün kadınlarından üçü misafirliğe gelmişti, içten içe oğlanı merak ediyorlardı. "Gelin kız gelin."

Hafza hanım evine gelen misafirlere çok sevinmişti, hepsini çok severdi.

Selamlaşma sohbet muhabbet derken salona geçip oturdu kadınlar. Neşe hanım hemen etrafa bakındı, oğlanı göremeyince merakla kadına döndü.

"Kız Hafza! Senin oğlan nerde?" Celal mutfakta elindeki köpükleri temizleyip içeriye girdi Hafza hanım ağzını açarken. "İşte burda!"

Oğlan hepsinin elini öpüp başına koyarken Neşe hanım oğlanı süzdü bir güzel. Züleyha'nın laf soylememesini umdu.

Şerife'nin anası Züleyha.

"Oğlan da güzelmiş he, güzel olmasına güzel de erkek erkeğe biraz şey kaçıyo sanki he Hafza." Hanife ağzının yayı gevşemiş gibi ayakta bekleyen oğlanın yüzüne yüzüne konuşmuştu.

Öğleden sonra 6'ya geliyordu saat, Celal laflara mı üzülecekti yoksa kocası için yemek mi hazır edecekti.

"Yo, niye kaçsın? Oğlumla damadımın arası çok güzel sübhanallah, biz memnunuz halimizden. Köyün bazı oğlanlarını da biliyoz Hanife şimdi beni konuşturma. Bi sigara paketi için orman kenarlarında ne döndüğü belli."

Köy yerinde dedikodu sonsuz bir hazine gibiydi, sahip olanlar efendilerdi.

"Mahir gibi civan bir delikanlıya yakışmamış bu oğlan." Züleyha memnuniyetsizce baktı oğlana, kendi kızı dururken buna ne diye bakmışsa Mahir...

Şaşırtıcıydı.

"Mahir'im koynuna alacağı kişiyi sana mı soracaktı Züleyha? Kuyruk acından konuşma böyle." Hem kızı isteyince ağızlarına geleni söyleyen onlardı, hem de şimdi böyle....

Tövbe estağfurullah çekti içinden Hafza hanım, Allah iyi ki nasip etmemişti o kızı oğluna.

"Ne acısı Hafza, hiç erkek alınır mıymış koyuna? Nasıl miden alıyo anlamıyom ben seni." Kadın Celal'den bile utanmadan konuşuyordu ortaya.

Oğlanın gözleri dolmuştu, başı öylece yerdeydi.

"Öyle bi alınıyomuş ki bak oğlum almış! Hem de severek, görücü usulü de değil. Tabii sen çatlıyon burda di mi? Ben kızını istemeye gelsem bile oğlum istemedi ya, çatlıyon." Saçını başını yolacaktı kadının şimdi.

İyice sinirleri bozulmuştu.

Neşe devreye girdi hemen, huzur bozmaya gelmemişlerde ne de olsa. "Ay kız boşverin şimdi erkeği kadını, şş oğlan! Gel otur bakim dibime." Celal'in üzülmesine fırsat vermeden kolundan tuttuğu gibi oturttu yanına.

Kulağına sessizce fısıldamaya başladı. "De bakalım bana güzel oğlan, Mahir sana sık sık dokunuyo mu? Bana söyle bunları, sana aşık mı değil mi bilelim hm?" Neşe'nin süt oğluydu Mahir, oğlundan farksızdı kesinlikle.

Eğer Mahir aşıksa oğlana, ne önemi vardı ki cinsiyetlerin, alan memnundu veren memnundu.

Celal utançla yutkundu, bu öylece söylenir miydi hiç, hem bu kadın da kimdi? "Şey... Siz kimsiniz ki acaba? Yanlış anlamayın ben sade-"

"Ay güzel oğlum Mahir benim süt oğlum, sen söyle şimdi bana. Bak kimse bizi duymaz." Kadınlar sakinleşip sohbet etmeye başlamışlardı bile. Gerginlik her zamanki gibi çabucak son buldu.

"Şey... Nasıl desem ki ben şimdi.." utanıyordu, kendisi bile hala alışamamıştı bu duruma. "Utanma yavrum, belli ki gönlü var sende amma ne kadar? Öğrenelim hm? Haftada kaç kere dokunuyo sana de bakalım." Aynı zamanda ebe olan kadın duruma göre kontrol da yapabilirdi.

Evleneli 3 haftayı geçmişti ne de olsa, evlenen herkes hemen gebe kalırdı köylerde.

"4... 4 kez dokundu bana. Bi de... Bazen öpüşüyoz biz." Neşe oğlanın anlatışına kahkaha attı, ne de güzel ne de tatlıydı oğlan. Hınzır Mahir diye geçirdi içinden, haftada 4 gün ne demekti öyle.

Bir de bacağım da bacağım diye dolaşıyordu etrafta, demek ki sağlam olsa... Vah Celal'in haline.

"Yerim senin ağzını yüzünü, bu Mahir işini biliyo vallahi he. Öper tabii hep, bana bak o kunduz kocana de ki ben fırt fırt doğuramam bu kadar dokunma bana." Celal ensesine kadar kızarırken başını öne eğdi.

"Ben.. diyemem ki öyle." Hem o memnundu halinden, hep öyle sevsin öyle ilgi göstersin Mahir. "Sen de az değilsin güzel oğlan. Hem adamı aşık et kendine hem de diyemem öyle de, 5 yıl sonra 4 beben olunca görürüm seni."

Celal'in gözleri büyüdü, olmazdı ki o kadar, kandırıyorlardı onu.

"Olmaz ki o kadar, bizden başka kimse birlikte olmuyo mu sanki." Akıl emareleri gösterirken Neşe kıkırdadı, yaşına rağmen yönlü 15'lik bir çıtırdı.

"Ben bilmem güzel oğlan, söyleyeyim de ben." Devamında Celal'i çokça utandıracak laf etmişti Neşe, oğlanla konuşmak onun epeyce keyfini yerine getirmişti.

Ardından yemek yapmak için mutfağa geçtiler, diğer kadınlar hala sohbete devam ediyor, tüm çevre köylerin dedikodularını değerlendiriyorlardı.

"Mısır çorbası mı yaptın güzel oğlan?" Mis gibi de kokmuştu evde zaten, yapması kolay olsa da lezzetini tutturmak zordu. "Mahir de pek sever."

"O seviyo diye yaptım, anamın evinde hep yiyoduk biz." Daha doğrusu kurutulmuş ve öğütülmüş, iri mısır yiyorlardı. Tadı pek de iyi değil ve Celal'in nefret ettiği şekildeydi.

"İyi yapmışın iyi, bende şunlardan salata yapam bari." Kıvırcığı yıkayıp doğramak için bıçağı eline aldı. Bahçeden topladığı biberleri kızartmak için yıkadı Celal, pek yemek yapmayacaktı bugün, 3 kişi pek yemiyordu neticede.

"Celal..."

"Efendim Neşe teyze."

"Mahir'im seni çok sever yavrum, sen de sevgini esirgeme olur mu? Sen de çok sev onu." Mahir eve gelmiş odaya geçerken durmuştu.

Celal'in ne diyeceğini çok merak ediyordu.

"Ben seviyom ki onu zaten, çok seviyom hem de."

📍

Böyle böyle günlük hayatlarından bile onlarca bölüm yazabilirim la

Bölüm nasıldı?

Sizi seviyorum ♥️🌼

Yılgın (Bxİntersex)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin