Keyiflice okuyun he
80 oy, 80 yorum
📍
Öyle ağırdı ki uykuları sabah 8'i çoktan geçmişti. Mahir oğlanın bacaklarının arasına girip başını da göğsüne yaslayarak uyuyordu mışıl mışıl, ömründe tattığı en güzel uykuydu kuşkuşuz.
Celal ise Mahir'in omuzlarına dolanıp sarılmıştı kendisinin neredeyse iki katı olan vücuda, uykunun en tatlı yerindeydi sanki.
Hafza hanım ise Celal'i bekliyordu hala, oğlunun çok önceden çıktığını düşünmüştü. Şimdi sadece damadını bekliyordu sofrada, iyice acıktığını hissederken kalktı yerden.
En iyisi oğlanı uyandırmaktı, yedikten sonra yine yatardı ne de olsa.
Sofraya tek oturulmazdı.
Hafza hanım gıcık tutmuş gibi boğazını temizleyerek önüne geldiği odanın kapısından bağırdı içeriye. "Celal! Güzel yavrum uyan hadi. Ye de öyle uyu tekrardan."
Celal homurdandı ve daha fazla sarıldı Mahir'e, ondan da aynı karşılığı alırken kalçasının hemen dibinde hissettiği şişkinlikle sürtündü istemsiz, uykuyla yaptığı bir hareketti bu.
Mahir ise aynı uykuyla kendisini biraz daha bastırdı kalçalara, ikili ne yaptıklarına dair bir fikir sahibi olmadan hareket ediyorlardı.
"Celal? Yavrum hadi uyan da kahvaltı edek, acıktım vallahi." Kadın hayıflanarak seslendi oğlana, anasının evinde ne kadar yıpratmışlarsa oğlanı, uyanmıyordu.
Bir şey olabileceği düştü yüreğine, zaten oğlanın bünyesi epeyce zayıftı, ses de gelmediğine göre....
Hafza hanım panikle daldı odaya, ikili uyanırken kadın ağzını kapattı şaşkınlıkla. Oğlu ve damadı sarmaş dolaş yarı çıplak halde yatıyorlardı. Hemen geri çıksa da ikili uyanmıştı neticede.
"Kusura bakman oğlum, vallahi bilmiyodum." Kadın içeriye seslenirken Celal utançla üstünü kapatmıştı, Mahir ise yüzünü ovuşturdu eliyle. Kendisine gelememişti.
"Sorun yok ana, geç kalmışız biz." Anasının bir daha bunu yapmayacağını biliyordu Mahir, o nedenle sorun etmedi. "Utanma Celal, normal bu. Çok geç kalmışız, iki saate anca yetişirim işe."
Celal rahatsızca kıpırdandı yerinde.
"Benim yüzümden, özür diledim Mahir. Aptal gibi uyumuşum, bu saate kalınır mı hiç? Hafza anam da yanlış anlayacak." Üzgündü.
"Ne özrü Celal? Ömründe uyuduğum en iyi uykuydu, koynundan çıkmak bilmemişim, ne diye özür diliyon?" Mahir önündeki şişkinliği kimse görmeden nasıl indirecekti onu düşünüyordu.
"Yine de benim hatam, bak geç kaldın." Mahir'in onu övmesine sonra sevinecekti, şimdi suçlu hissediyordu. "Allah aşkına bir daha duymayayım bunu Celal, tamam mı? Bir daha suçlarsan kendini seninle kavga ederiz."
Başka türlü susturamıyordu Celal'i, mecbur bu yolu tercih ediyordu. Evliliklerinde çoktan üçüncü hafta geride kalırken Celal hala pek çok konuda kendisini geriye çekiyordu.
Oğlan çabucak yatağı düzelterek kalktı, Mahir de Celal görmeden şişkinliği saklayarak odadan çıktı ve banyoya deyimi yerindeyse koştu.
Yüzüne gözüne soğuk su çarparsa iyi gelirdi muhtemelen.
Celal odanın içini düzeltirken bir yandan da Mahir'in giyeceği kıyafeti çıkardı dolaptan. Ayakta adamı beklerken dudaklarına dokundu, dün gece uyumadan önce Mahir onu derince ve ıslak bir şekilde öpmüştü. Celal alışkın olmadığı bu şeyle ne edeceğini bilemezken karşılık vermeye çalışmış, sonucunda hararetli bir önsevişmenin ardından ikili uyumuştu.
Mahir dün beton atıldığı için çok yorgundu.
O düşünürken Mahir sakinleşmiş halde girdi odaya tekrar. "Güzelim sen niye beni bekledin? Açsındır, geçseydin ya sofraya." Oğlanı sıkıca sarmış, uyanmamasına ve aç kalmasına neden olmuştu.
Zaten zayıftı oğlan.
"Olmaz, önce sen giyin. Zaten geç kaldın, bekliyom ben seni." Güzel ellerinin arasında tutuyordu pantolonuyla tişörtü. Mahir'in giymesi için genç adama uzattı, Mahir çabucak giyinip daha fazla kimse beklemesin diye oğlanın da elini tutarak odadan çıktı.
Mahir direkt mutfağa geçerken Celal elini yüzünü yıkamak için banyoya geçti. Yanaklarındaki allıklar hala geçmemişti, utancını yenmek için gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
Onlar evliydi, her şey normaldi. Anasından utanmasına gerek yoktu.
Hafza hanım oğluna baktı. "Vallah kusura bakma oğlum, bilerek olmadı." Kadın çok utanıyordu, hata kendisindeydi, yeni evlilerin odasına girilir miydi hiç?
"Bir şey olmaz ana, Celal utandı o kadar." Hafza hanım oğlunun sakat olmayan dizine vurdu. "Hep senin yüzünden! İnsan bu saate kadar kalır mı evde? Hani işe gidiyodun?"
"Uyuyakalmışım ana işte, bir güzel uyumuşum vallahi." Kadının çok hoşuna gidiyordu ikilinin arasının her anlamda güzel olması. "Belli o canım, yapışmışın oğlana."
Mahir güldü ve çatalını zeytine uzattı. "Tam kendine göre buldun mu yapışacan ana." Anasından tam karşılık alacakken içeriye Celal girdi. Hemen Mahir'in dibine oturdu önüne anası çay uzatırken.
"Günaydın ana."
"Günaydın kuzum benim, kahvaltını et de uyu tekrar e mi? İşimiz gücümüz yok bugün." Gerçekten de öyleydi, işleri güçleri kalmamıştı. "Yatılır mı hiç ana? Ben tarlada boz bir yer kaldı orayı kazmalayıveririm, pırasa ekeriz."
Mahir ekmeği kırıp oğlanın eline verdi. "Kendini yorma diyorum." Celal ekmekten bir ısırık aldı ve çayını yudumladı. "Bura benim de evim değil mi?"
"Elbet evin."
"O zaman ses etmeyin, evimde iş yapmak istiyom ben." İkili susturdu Celal, burası onun eviyse istediğini yapardı elbette.
Kim ne diyecekti ki?
Üçlü sessizce ve hızlıca etti kahvaltılarını, sıra Mahir'i geçirmeye gelirken Celal toparlandı. İkili kapıya ilerledi.
"Sen böyle benim ipimi de ele geçirecen he, ses etmeyin falan?" Mahir yanağını oğlana uzatırken konuştu, Celal hatalı konuştum diye düşündü.
"Yanlış laf mı ettim yoksa?"
"Etmedin güzelim, iyi bile ettin. Zaten erkek dediğin eşinden azıcık tırsacak." Güldü Celal, Mahir'in yanağından öptü. "Sabahta güzelim dedin bana... Şimdi de..."
Muzipçe güldü Mahir.
"Demeyeyim mi?"
"De! Söyle hep yani..."
"Peki... Söylerim hep."
📍
Bölüm nasıldı?
Sizi seviyorum ♥️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılgın (Bxİntersex)
Ficción GeneralTamamlandı📍 🌈 Onu ailesinden kurtaran adama minnetle baktı, elleri çimento kalıntılarıyla ve izleriyle doluydu. Olsun dedi içinden, tek tek silerim ben her bir noktayı... Final: 442k okunma 46.1k beğeni