Keyiflice okuyun ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
📍
Aklı almıyordu Mahir, anası ona tek laf etmeden birine resmen erkek görmeye gitmişler, bir de beğenip ayak üstü istemişlerdi oğlanı.
"Oğlum otur hele! Bak konuşalım senle." Mahir yerinde duramıyordu, anasının işleri yüzünden başı hiç beklemediği şekilde bağlanmıştı, bacağının ağrısı bile hafif kaldı bir anda.
"Ne oturması ana? Ya siz nasıl bir erkek görmeye gidersiniz? Aklınız nasıl aldı bunu?" Hafza hanım gergince yutkundu, bunun böyle olacağı belliydi fakat yine de bir umut diyerek sakince konuştu.
İki gün sonra istemeye gideceklerdi ciddi ciddi. Oğlanı bir an önce oradan kurtarmak için en erken tarihi belirlemişlerdi.
"Oğlum görsen oğlan perişan halde, kıyamazsın, bakmalara doyamazsın. Yara bere içinde kalmış vücudu, yüzü gözü solmuş. Eğer koynuma almam dersen evimize bir tabak fazla girer kardeşin olur be oğlum, sakin ol sen bi!" Mahir tersçe anasına döndü ve oturdu.
"Ana sen de bana hele, ben nasıl olur da koynuma alırım? Senin aklın alıyo mu?" Hafza hanım gülümsedi, oğlan pek güzeldi, neden almasındı ki? "Oğlum, oğlan erkek sayılmaz zaten, anlattım ya sana! E pek de güzel maşallah, ben çok beğendim, sen neden beğenmeyesin? Gönlün mü var başkasında yoksam? Bak oğlum gitmek istediğin yol, yol değil. Bu oğlan sana yuva verir, huzur verir, hayat verir."
"Ana tanımadığım bir oğlan bana bunları nasıl verecek Allah aşkına?" Hem Mahir anasına da ayrı şaşıyordu, nasıl oğlanı kabullenip bir de oğlundan onunla evlenmesini istiyordu, bilmiyordu.
"Ah oğlum sen bir oğlanı gör ondan sonra konuş hele, bak göreceksin oğlum, ahan da yazıyom şuraya, bu oğlan bizim evimizin nuru olacak." O evden kurtulduğunda oğlan çiçek gibi açacak, güzelliği ortaya çıktım mı da oğlu kayıtsız kalamayacak oğlana.
Emindi Hafza hanım.
"Tamam ama söz vereceksin ana, ben istemezsem asla koynuma sokmaya çalışmayacaksın! Anladın mı?" Hafza hanımın yüzünde güzel bir gülümseme peyda oldu, emindi artık, oğlu öyle ya da böyle kabul edecekti güzel Celal'i.
"Tamam oğul, sen nasıl istersen!"
"Adı neymiş, kimlerdenmiş. Tarif et bakalım." Hafza hanım heyecanlı heyecanlı anlatmaya başladı, anlattıkça da Mahir'in kafasında oluşan profil tanıdıklaşmış, en sonunda aydınlatmasına neden olmuştu.
"Oğlum görsen bi! Bembeyaz teni var maşallah, gözleri büyük erik gibi, saçları biraz uzun ensesine değiyor, boyu da kısacık benden biraz uzun işte, kolları yara bere içinde. Adı da Celal, Kazgari köyünden. Anası oğlana resmen eziyet ediyor oğlum, oğlanın çektiklerini bir bilsen."
Kadın gördüğü manzara dolasıyla ağlayacak gibi oldu, oğlanın yaralı elleri ve o mahsun bakan gözleri gözünün önünden gitmiyordu. Mahir ise aydınlanmayla ayaklandı.
"Ana gerçekten Celal'i mi istemeye gittiniz ayaküstü? Daha 18 yaşında o oğlan! Küçücük oğlanı istemenize inanamıyorum." Mahir elleriyle başını sardı, baş ağrısı artmış, sinirleri gerilmişti. "Sen nereden tanıyon oğlanı?"
"Bana iki kere su verdi tarla kenarında oturup dinlenirken." Hafza kadın gülümsedi, oğlanın iyilik yüzünden gözünden akıyordu resmen. "Bak oğul, oğlan ne de güzel bir kalbe sahip. Ne de güzel gönlü var, he de sende biz de alalım oğlanı."
Mahir düşünceler içinde odasına ilerledi, üzeri hala harç izleriyle duruyordu. Duş alıp yemek yiyecek ardından sora sora bulacaktı Celal'in evini, oğlanla bu gece konuşmalı, gerçekten rızası var mı öğrenmeliydi.
İç çekti.
Her şey şimdi daha da karmaşık hale gelmişti, öyle güzel bir oğlanın kendisiyle işi neydi bilmiyordu bile. Üstelik nikah düşüyor muydu bunu bile bilmiyordu, bir belirsizliğin içine doğru sürüldüğünü hissediyor, buna hakim olamıyordu sanki.
"Olur mu ki acaba? Olursa nasıl olacaktı ki?" Kendi kendine konuştu, nasıl beraber olacaklardı? Köylüler ne derdi ki? Ya bir şey olursa? Ya insanlar Celal'e de zarar verirse?
Başı patlayacak gibi oldu.
"Düşünme Mahir, önce oğlanın evini bul."
Önce oğlanın gönlü var mıydı bunu bilecekti, bunu bilip buna göre hareket edecekti şüphesiz.
††††
"Hadi yine iyisin, defolup gideceksin bu evden, karılık yapacaksın Mahir'e." Evin büyük oğlu mutfakta bulaşıkları yıkayan Celal'e dalga geçer gibi baktı. "Gerçi bir insan sana nasıl el sürer onu da bilmiyorum ya! Şu paspallığa, çirkinliğe bak!"
Kahkaha attı.
Kardeşini üzmekten zevk alıyordu, herkesin yakışıklı ama sakat diye dilinde dolanan adam gelmiş kardeşini istemişti. Celal sustu, bir şey demeye dili varamazdı.
Babası döverdi.
"Şansına küs Celal, Mahir Şerife diye bir kıza aşık, sen onun anca yatak arkadaşı olursun." Celal'in tabağı suya tutan eli durdu, Mahir ondan hoşlandığı için anasını göndermemiş miydi yani?
Sustu yine.
Yine de ağlayacak gibi oldu, kimsenin onu sevmeyeceğini kabullenmişti fakat üzülmekten kendisini alamıyordu bir türlü. Demek Şerife denilen bir kıza aşıktı.
Olsun dedi içinden, beni sevmese de olur, en azından karnı doyar az iş yapar mutlu mesut yaşardı. Celal'in abisi ise kıs kıs gülerek odasına geçti, kardeşini bu gece uykusuz bırakacağını biliyordu elbet.
Artık herkesin yatma saati gelince millet teker teker geçti odasına, Celal ise salondaki tahta oturma yerine geçti uyumak için, gece serin olmasına rağmen ince bir battaniye aldı üzerine.
Evde pek istenmediğinden kendine ait odası yoktu, herhangi bir odası da yoktu, eşyaları tahta oturma yerinin altında kutunun içindeydi.
Sert yastığa başını koyup gözlerini kapattı, Mahir'in yakışıklı yüzü gözlerinin önüne gelince iç çekerek gözlerini açtı.
Duvardaki saat gece 12'yi gösteriyordu.
Bir kaç dakika boyunca öylece duvara bakmış, kapının çalınmasıyla ev ahalisiyle beraber yerinden doğrulmuştu. Anası kapıyı açmış, gelene bakmıştı, kim olduğunu bilmediği için yabancı bir bakış attı.
"Mahir ben, gece gece rahatsız ettim kusura bakmayın... Celal neredeydi acaba?" Oğlanın babasıyla anası şaşkınca birbirlerine baktılar, ciddi ciddi oğlunu mu seviyordu bu genç adam yani.
"Celal!" Celal kendisine seslenen anasının yanına kapıya gitti. "Mahir..." Celal gördüğü yüzle heyecanla baktı adama. "Ben Celal'le biraz konuşabilir miyim? Çok tutmam onu." İkili izin verirken Celal üzerine bir şey almadan ayakkabısını giydi ve dışarıya çıktı.
Oğlanın kardeşleri ise cama dizilmiş sinirli bir şekilde bakıyorlardı ikiliye.
"Mahir... Abi." Ne diyeceğini bilememişti.
"Abi mi?" Mahir şaşırdı, kabul etmemiş miydi kendisini?!
"Yok... Sadece Mahir."
Sadece Mahir'di artık adı.
Sadece Mahir.
📍
Sizin için sabah kalkıp bölüm yazdımmmm
Bölüm nasıldı?
Sizi seviyorum ♥️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılgın (Bxİntersex)
Ficción GeneralTamamlandı📍 🌈 Onu ailesinden kurtaran adama minnetle baktı, elleri çimento kalıntılarıyla ve izleriyle doluydu. Olsun dedi içinden, tek tek silerim ben her bir noktayı... Final: 442k okunma 46.1k beğeni