🌼 34

10.8K 1.1K 332
                                    

Keyiflice okuyun la

600 oy, 250 yorum

Sınırı geçersiniz, ben size inanıyorum aşklar

Önceki bölümdeki yorumlar geçmemiş ama olsun


📍

"Her ayın 14'ünde iğne olmak için geleceksin, senin doğumun tahminlerimize göre çok zor olacak. Vitamin yazıyorum, sakın aksatma bunları bak!" Doktor gözlüğünün gerisinden Celal'in eşine baktı. "Umarım maddi durumunuz yeterlidir, maliyetli olacak tüm işlemler."

Mahir bir anlık bile olsa maddi durumunun kötülüğünü düşünmek istemiyordu, ne gerekirse yapılacaktı.

"Maddi durumum beni ilgilendirir, siz ne lazımsa yazın. Ben alacam hepsini." Doktor uzatmadan kafa salladı, kimsenin özel hayatı onu ilgilendirmiyordu. "O zaman alman gereken sebzeler meyveler var, hemşire sana listeyi verir. Bir de... Dikkatli olman şart küçük bey, düşük riskin var. Vücudunun hamileliğe adapte olması uzun sürecek gibi duruyor."

Celal hiçbir şey demeden başını salladı, kendisi hiçbir şey anlamamıştı ama olsun. Kocası zeki adamdı, ona her şeycikleri anlatırdı.

"Şey doktor abi... Düşmez di mi? Ölmez bebem?" Ölürse bunu nasıl atlatırdı bilmiyordu hiç, böyle bir ihtimal bile yüreğini yakıp kavuruyordu. "Sağlıklı bir kadında bile bu ihtimal var, senin çok daha dikkatli olman lazım. Neyse, iki hafta boyunca ilaçları düzenli kullan, iki hafta sonra gel de bir bakalım durumun ne."

İkili başlarını salladılar, Celal üzerini başını toparladı ve beraber hastaneden ayrıldılar hemşireye uğrayıp. Mahir listedeki her şeyi eksiksiz alacak ve hem eşi hem de bebeği için elinden geleni yapacaktı.

Yarından itibaren ek iş bakmaya başlasa iyi olurdu, en azından üç beş kuruş kazanır, cebine para girerdi.

"Mahir kumpirik yemeyelim olur mu? Paramız biter." Celal üzgündü, kocası zaten o bacakla hep yorgundu, şimdi kazandıkları tüm para bebeklerine gidecekti.

Her şeyden tasarruf etmelilerdi.

"Bitmez güzelim, ben biricik eşime bir kumpir alamayacak kadar parasız mıyım?" Mahir gerekirse uyumazdı yine de evini parasız eşini de ilgisiz bırakmazdı.

"Ama doktor dedi! Bissürü şey alıncakmış, nasıl alıncak ki?" Dudakları büzülmüştü yine, üzülüyordu. Derin bir nefes verdi...

"Benim biriciğim, güzelim... Sen sadece yiyeceğin kumpiri dert et. Hadi gidelim kumpir yemeğe." Elini oğlanın eline kenetleyerek elinin üzerini öptü. Mis kokusunu biraz bile olsa duyumsamak iyi gelmişti.

"Bugün Ömer geldi evin önüne... Özür diledi benden, sonra konuştuk. Biraz düşününce haklı olduğunu anladım. Yani ya beni zorla yanında tutsaydın? Bissürü insan varmış biliyon mu zorla tutulan. Çok kötü insanlar varmış kocacım, tecavüz ediyorlarmış eşlerine." İçi acımıştı Celal'in, Ömer ona kimleri neleri anlatmıştı öyle!

"Allah kimseyi düşürmesin Celal'im, muhtaçlık ve kimsesizlik zor iş. Nice kadınlar kızlar var evlerinde zulüm görüp evlenmeyi kurtuluş sayan. Evlenince de kocasından çeken, zulüm gören... Çok var Celal, ben elimden geldiğince iyi davranıyom sana ama ya kötü olsaydım? O zaman ne yapabilecektin ki?"

Hak verdi Celal, kocası çok çok mükemmel bir adamdı yahu!

Sevinçle zıplayarak kocasının yanağını öptü. "Çok aşk bir adamsın sen ama! Beni seviyon di mi sen?" Nazlı nazlı, cilveli cilveli eşinin elini bırakıp koluna girdi. Kocası kaslanmış mıydı neydi?

Birazcık, çok azıcık sinirlendi Celal. Adam zaten yakışıklıydı, bir de kaslanmıştı daha da.

"Seviyom tabii, hem de ne sevmek! Sen böyle yanaşıp durma da bana, sonra her yerini ısırasım geliyo." Oğlan kıkırdadı, sevişmeseler bile Mahir'in onun çenesini ısırmasını ya da gerdanına diş geçirmesini seviyordu.

Hele de Mahir'in izlerini taşımak... Bu onun en sevdiği şeydi.

"Isır... Napim yani? Hem sen niye kas yaptın? Ne bu kollar? Niye yapıyon ki kas maş?" Şuradaki kadın kocasına mı bakıyordu?! "Ne bakıyon benim kocam o!" Kadın şaşkınca ikiliye baktı.

Mahir ise oğlanı susturmak için elini kullandı. "Güzelim ne diyon sen öyle? Ne bakması Allah Allah! Sana ne oluyor bu günlerde anlamıyom hiç." Oğlan ağzındaki eli çekip kızgın kızgın baktı kocasına.

"Derim, kocama bakıyo utanmadan. Gözünü bilem çekmiyo senden, ne yapam? He sen dersen bırak baksınlar... Baksınlar o zaman." Burnunu dikmiş, hıhlamıştı. Mahir kadından özür dileyip oğlana verdi ilgisini.

"Her gün kol kola iki erkek görmüyo ki güzelim, ondan bakmıştır. Sen de bana küsmeye yer arıyon. Bakmasın elbet bana kimsecikler." Dudaklarını büze büze önden yürümeye başladı oğlan, umrunda değildi.

Kocası elaleme gösteriş yapıyorsa o da umursamazdı hiç! O öyle miydi? Kimseler bakmıyor, kimselerin dikkatini çekmiyordu. Sadece kocasına özel ve güzeldi.

Ama madem kocası herkese yakışıklı olmak istiyordu, bir şeycikler demezdi Celal.

"Tribini yediğim yolu da bilmiyon, yürüyon öyle." Celal durdu, hakikaten yolu bilmiyordu. "Sen git önden, ben arkadan gelirim. Mazallah kısmetin kapanır ben yanında durursam." Mahir oğlanın bu tatlı ama zehir kusmaya çalışan dili akşam olunca bir güzel acı biberle yakacaktı.

Kocaya trip atılmazdı.

"Benim bir tane kısmetim vardı, o da sensin işte. Daha ne arayacam kısmet diye? Gel yanıma hadi, bak bebemiz kızar babaya böyle davrandığın için." Hayır, kızmazdı ki! Kızmazdı galiba.

"Kızmaz ki! Niye kızsın? Kızacak olsa sana kızar anneyi üzdüğün için." Burnunu çekmişti, böyle celalli duygular onu yoruyordu hemen.

Nefret bile edemeyen biri için tripli davranmak ne zordu!

"Ben annesini ne yapmışım da üzmüşüm? Hem geldik kumpirciye, tut elimi de içeriye geçelim." Celal istemeye istemeye tuttu eli, kocasıydı neticede. Atsan atılmaz satsan satılmazdı.

"Kadınlar sana bakıyo hep, gidiyon özür diliyon onlardan. Baktı işte sana! Hatta dudağını ısırdı! Ne fena kadın! Bak yine kızdı bebem." Acaba Mahir tuvalete götürme bahanesiyle kenarda köşede sıkıştırıp öpse miydi biraz, böyle çirkef çirkef konuşunca daha bi yenilesi olmuştu sanki.

"Sen böyle konuşmaya devam et, gece her tarafını ısırmazsam adam değilim." Celal'in burnu müthiş kumpirin kokusunu almıştı, karnı da acıkmıştı bak. "Of ısıramazsın, izin vermiyom artık. Kendi kendine kal da gör. Kumpirik yicem ben."

"İzin istemiyom ki ben, sen ne dersen de. Abi bize iki büyük kumpir, bol malzemeli olsun sana zahmet!" Oğlanın belinden tutarak iki kişilik bir masaya yönlendirdi.

"Dokunamazsın ki bana..." bunu ciddiyetle değil de biraz albenili söylemişti Celal, napsındı, dayanamıyordu hiç. Söz konusu kocası olunca akan sular duruyordu sanki. "Dokunamam öyle mi?"

"Cık! Dokunamazsın." Dudağının kenarını ısırdı, aralarındaki sexual tension hat safhadaydı fakat dokunma mevzusu tamamen öpme meselesiydi. "Sen ye önce kumpirini, sonra bakalım dokunabiliyor muyum yoksa dokunamıyor muyum hm?"

Celal uslu uslu başını salladı, dokunacağını adı gibi iyi biliyordu fakat yine de problem çıkartmaktan zarar gelmezdi.

Önlerine gelen kumpirle Celal neşeli neşeli söylendi. "Kumpiriğim!"

Mahir'in neşesi Celal'in neşesiyle yerine gelmişti, işte tüm kalbi bu küçücük oğlanın avuçlarında, mutluluğu da o küçücük suratındaki ifadeye bağlıydı.

Çatalını aldı ve çoktan yemeğe başlamış oğlana eşlik etti. Sincabı yanaklarını çoktan doldurmuştu.

📍

Bölüm nasıldı?

Sizi seviyorum ♥️🌼


Yılgın (Bxİntersex)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin