Çift cinsiyetli bireyler elbette tedavisiz hamile kalamazlar fakat burası Wattpad, yani her şey mümkün.
Bunu baz alarak okuyalım lütfen.
Not:
Konuşmalardaki yazım hatalarını bilerek yapıyorum, ağzı anlayabilelim diye.📍
1998;
Çimento torbasını yüklendiği gibi merdivenlere yöneldi Mahir, sıcak tepesinde zaten kavrulmuş vücudunu daha da kavuruyordu. Her sabah iki köy uzaklıktaki köye gitmek bir yana, ev iki katlı olduğu için bir de çimento taşıyordu üste.
"Al ustam." Adamın önüne fırlatır gibi koydu, yapılacak ve bitmemiş çok fazla iş vardı. "Yavaş be Mahir'im, sakin ol. Ağratacan bak bacağnı." Annesinin otlarla ovduğu diz kapağı son yarım saattir zaten mevcut olan bir ağrı içindeydi.
"Ağrıyo zaten ustam, bitirdi bu bacak beni." Bir kaç yıl önce yine inşaatta geçirdiği kaza yüzünden hayatı mahvolmamış gibi hala inşaatlarda çalışıyordu.
Ekmek parası diye geçirdi içinden, insana her şey yaptırıyor.
"Ah be oğlum hiç bakmıyon ki kendine, sende gönlü olan çok kız var Mahir'im, bul şöyle güzelinden evlen barklan artık. Baksın güzelce sana." Güldü Mahir, hatta utanmasa kahkaha atacaktı, sorun kızların sevmesi değildi ki, sorun babalarının o kızları ona asla vermeyecek olmasıydı.
Her şey yine ağrıyan bacağına kalmıştı.
"Boşver ustam, ben istemem kimseyi." Usta usta çimentodan harç yaparken kendisine su tutan Mahir'e baktı acı acı, onun derdini de biliyordu ya, çözümü için elinde hiçbir şeyi yoktu. Bir kaç ay önce sadece bir kez anası kız görmeye gitmiş, ağzının payını evin kadını tarafından almıştı.
Sütten bir kere ağzı yanmıştı Mahir'in, bir daha yoğurt bile yemezdi.
Yorucu işine ara vermeden geri döndü Mahir, akşam 6'dan önce evde olmalıydı ki anası onu merak etmesin. Kadıncağızın oğlundan başka kimsesi olmadığı için oğlan eve azıcık geç gelse telaşlanıyor, içini korku sarıyordu.
Bir kaç yıl öncesi gibi oğlunu kanlar içinde göreceği için yüreği bir telaş içindeydi.
"Ustam benden bu kadar, bitti benim işim. Saat de epey oldu." 5 buçuğa gelmişti çoktan, yarım saatte evine anca giderdi zaten. "Benim de bitti işim, haydin kalın sağlıcakla." Diğer çalışanlara da selam vermiş, yola koyulmuştu Mahir.
Ayakları artık onu taşıyamayacak kadar ağrıdığında çaresizce bakındı genç adam, biraz dinlenmek istiyordu fakat etrafta ne su vardı ne de dinlenecek zamanı. Bir kaç dakika ayakta dikildi sakince, nefeslenmesi gerekiyordu.
"Kesip atacağım artık seni." Söylene söylene oturdu yolun kenarına, alnında ter boncuk boncuk olmuştu. Derin bir nefes aldı.
"Şey... Abi su ister misin? Terlemişsin çokca." Arkasından gelen sesle hızla döndü Mahir, kısa boylu beyaz tenli bir oğlan çocuğu ona bardakla su uzatıyordu. "Bizim tarla burada da abi, seni gördüm susamışsındır diye geldim."
Mahir gülümsedi.
"Vallahi çok susamıştım, sağ olasın kardeş." Oğlan anası görmeden su getirmiş hemen verip geri dönmeyi planlanmıştı. Yoksa etini mıncırır mosmor ederdi kollarını. "Afiyet olsun abi." Gözleri yerdeydi, insan içine aile pek çıkarmadığı için utanıyordu insan görünce.
"Bu köyden misin sen? Adın ne? Kaç yaşındasın, çok küçük duruyon." Zayıftı da, sanki evde ekmek yedirmiyorlardı oğlana, kollarında derman yok gibi duruyordu. Mahir üzüldü birden, çok da masum duruyordu bu utangaç halde.
"Hm hm bu köydenim, Celal benim adım, 18'ime yeni girdim. Çok küçük değilim yani." Başı yerde olsa da son kurduğu cümleyle güldürdü Mahir'i, ne demek küçük değildi. "Vallahi bir avuç duruyon kardeş, şu kollara bak." İncecik kollara dokundu Mahir, bembeyaz olmasına karşın dikenler hep cizmişti iş yaptığı için.
"Büyürüm ki çabucak, bir kaç yıl sonra gör beni sen." Kendinden emin konuşmak için ellerini yumruk yapması gülünçtü. "Evin tek oğlu sen misin? Hep çalıştırmışlar seni."
Celal kendisini geriye çekti hemen, olur da anası görürse bu sefer abileri öldüresiye döverdi onu. Açıklayacak bir şey de yoktu ortada. Hem kollarını o şekilde görsün de istemiyordu adamın.
"Şey abilerim var ama onlar diğer tarlada, ben anamlayım burada." Mahir tam ağzını açmışken uzaktan gelen bir kadın sesi duyuldu ve Celal panikle ardına dönüp koşmaya başladı.
Adam olduğu yerde kalakalmış halde oğlanın arkasından baktı, ona daha kendi adını bile söylememişti. Arkadaş dâhi olamamışlardı daha, olsun dedi içinden belki bir daha karşılaşırlardı.
Gülümseyerek ayağa kalktı, üzerindeki harç tozlarını silkeledi ve köyüne doğru tekrar yola koyuldu. Bu sefer yol ayağından kaynaklı epeyce uzun sürerken anası kapıda onu bekliyordu, kaşları çatık, endişeli bir ifadeyle bakıyordu köşe başını dönüp kendisine gelen oğluna.
Mahir hızını artırıp bahçe kapısından girdi. "Oğlum! Bu saate kadar ne kadar korktum, nerdesin sen?" Mahir gülümseyerek anasına sarıldı ve kadının şakaklarından öptü. "Geldim işte anam, ne diye korkuyosan, haydin açım valla yemek yiyelim."
Oğlunun her tarafını kontrol ettikten sonra derin bir nefes aldı kadın, ardından Mahir'i başıyla onaylamış, zaten hazır olan softayı göstermişti eliyle. "Elini yüzünü yıka da otur hemen, yine canın çıkmış."
Mahir yorgun bir gülümsemeyle lavaboya ilerledi, işlerini bitirince vakit kaybetmeden aç karnını doyurdu, akşam aldığı yevmiyesini anasına teslim etti. Kadın biriktirip oğlunun düğünü için hazırlık yapıyordu.
"Oğlum ben yarın teyzene kalmak için gidecem, üç dört gün kalacam, kendine yemek yaparsın emi oğlum." Mahir başını salladı sadece. "Yaparım ana, selam söylersin bol bol."
"Söylerim oğlum." Anası oğluna söylemese bile kız bakmaya gidecekti yarın, belki tam oğluna göre oğlunu kabul edecek bir kız bulurdu da oğlunun mürvetini görürdü.
Artık iş yapacak hali kalmamıştı, oğlunun bir an önce evlenmesi şart olmuştu.
Yarın tam oğluna göre birini bulacaktı, emindi.
☘️
Bölüm nasıldı?
Günde bir bölüm gelecek
Sizi seviyorum ♥️🌼
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılgın (Bxİntersex)
Ficción GeneralTamamlandı📍 🌈 Onu ailesinden kurtaran adama minnetle baktı, elleri çimento kalıntılarıyla ve izleriyle doluydu. Olsun dedi içinden, tek tek silerim ben her bir noktayı... Final: 442k okunma 46.1k beğeni