Dediğim gibi, bölümün aynısı değil devamı :') Yanlış anlaşılmalar olmasın, yeniden keyifli okumalaarr <3Bölüm müziklerimiz:
Dedublüman - Çözemezsin, Sakladığın Bir Şeyler Var
Cem Adrian & Mark Eliyahu - Derinlerde
•Bölüm içerisinde italik yazıyla yazılan bazı cümleler geçmiş bölümlerden flash backlerdir. Aklınız karışmasın. 💅
•Ayrıcacığıma şarkıları koyduğum yerlerde açın okuyun dizi gibi izlemiş kadar olacaksınız. DENENDİ ONAYLANDI.
27. BÖLÜM DEVAMIDIR
🎼
Müzayedeye girdiğimiz andan beri kulağımdaki kulaklık beni rahatsız ettiği için işe odaklanamıyordum ve çok tuhaf bir duyguyla baş başaydım. Korkuyordum, geriliyordum fakat mutluydum da çünkü belki de Selçuk'un ileride zarar vereceği insanları koruyordum şu an. Bu nedenle üzerimde en çok sorumluluk duygusu vardı.
Selçuk masadaki kokteyli bana uzatırken "Ada'nın kardeşi Kumsal," deyip kokteyli elime bıraktı. Maalesef bardaklarımızı tokuşturmak zorunda kaldık. Masadaki adamlar selam verirken iğrenerek ablama döndüm çünkü Selçuk'tan midem bulanıyordu.
"Sizi daha önce haberlerde görmüştüm. Sanırım yanlış bir anlaşılmaydı... Öyle hatırlıyorum." Yeşil gözlü, gözlüklü olan adam söylemişti bunu bana.
Selçuk kıkırdadıktan sonra "Basın şakası," deyip kokteylinden bir yudum aldı.
"Evet, öyle bir aksilik oldu tabii... Daha doğrusu babamın bir planıydı." diyerek itibarımı kurtarmaya çalıştım.
Ablam "Evet, evet..." dedi hemen. "Kumsal asla hırsızlık yapacak biri değil. Şu minnoşluğa bakarsanız anlayacaksınız."
Kızıl adam sırıttı. "Gerçekten öyle."
Kulaklıktan bir ses yükseldi. "Ne diyor lan bu lavuk?" Boran'ın sesiydi.
Devrim kahkaha attı ve "Sakin ol..." dedi zar zor.
"Boran, karın elden gidiyor." dedi Deniz Can.
"Yok artık, ne karısı?" diye bir çıkışta bulunduğumda masadaki herkes bana baktı.
Selçuk tek kaşını kaldırdı ve "Bu delirmiş ha," diye fısıldadı ablama. Daha sonra kafasını kaldırdı ve masadaki diğer adamlara "Kumsal komik kızdır, alakasız şeyler söyleyerek insanları güldürmeyi pek sever. Kendisi baldızım olur." diyerek beni övdü.
Adamları umursamadan Boran'ın alakasız çıkışını düşündüğümde dudaklarımı birbirine bastırdım ve gülümsedim. Kızıl adam "Kaç yaşındasın Kumsal?" diye sorduğunda öksürdüm.
"Yirmi üç olacağım."
"Ada'yla aranızda dört yaş mı var?" diye sorunca kafamı salladım. Yeşil gözlü adama döndü ve "Ben de Ada'yla yaşıtım hatta lise son sınıfta sıra arkadaşıydık." diye mırıldandı.
"Aaa!" dedim merakla ablama dönerek. "Bizim okulda mıydı?"
Ablam kafasını salladı. Kızıl adam "Sen o sırada kumral bir çocukla sevgiliydin hatta, neydi adı..." diyerek düşünmeye başladığında kulaklığımı çıkarmayı bile düşündüm. "Berkay."
"Hı evet..." dedi ablam yüzünü ekşiterek, sanki yanında Selçuk yokmuş gibi. "Seçimleri berbattır."
Ablamın söylediğine yalandan kahkaha attım. "İnan, seninkiler kadar değil."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTANSEL CEMİYETİ
General FictionBir elveda bile ağır gelirmiş, Terk edilmiş tüm yüreklere. Ki bazı elvedalar, Dile getirilemezmiş; Çünkü gözlerden anlaşılırmış bazı vedalar, Gözyaşları, kalbinden akarmış bazı insanların. Gitme, diyemezlermiş, Kimsenin dilinden dökülmezmiş veda sö...