29. GÖĞÜN MAHZUN ÇOCUKLARI

738 200 454
                                    




Bu bölümün medyasını yapay zekâ tasarladı. Üstteki fotoğraf, cemiyetmiş :') Bir tık otele benziyor ama olsun... Bununla yetinelim şimdilik.

Biliyorum, bunu her gördüğünüzde sıkılıyorsunuz ama hatırlatmam gerekiyor. Oy ve yorumlarınızı, özellikle yorumlarınızı Sitansel'den esirgemeyin lütfen. Sonra sınır koymak zorunda kalıyorum ve en sevmediğim şeydir.

Keyifli okumalar dilerim.

🎼

SİTANSEL CEMİYETİ II

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SİTANSEL CEMİYETİ II

29. BÖLÜM

GÖĞÜN MAHZUN ÇOCUKLARI

Bir elveda bile ağır gelirmiş,
Terk edilmiş tüm yüreklere.
Ki bazı elvedalar,
Dile getirilemezmiş;
Çünkü gözlerden anlaşılırmış bazı vedalar,
Gözyaşları, kalbinden akarmış bazı insanların.
Gitme, diyemezlermiş,
Kimsenin dilinden dökülmezmiş veda sözleri
Ama bir gün yağmur yağarmış,
Şimşek çakarmış;
O gün tarih tekerrür edermiş.
Bazı insanlar, bir kimsenin bile hiç kimsesiymiş.
Göğün mahzun çocuklarıymış, göğe bakarlarmış;
Bu yüzden yağan yağmur onların hıçkırıklarıymış,
Çakan şimşek onların haykırışlarıymış.
Bu yüzden hep susarlarmış
Ve yine susmuşlar.

Geçmişimden kaçmak yerine geçmişimle ilk yüzleştiğimde 1 Mart gecesiydi, şimdiyse geçmişimden kaçmak yerine geçmişimle tekrardan yüzleşmiştim fakat bunu kendi isteğimle yapmamıştım, bunu yapmak zorunda olduğum için yapmıştım.

Neredeyse yirmi metrelik bir uçurumdu, atlarken ne düşündüğümü hatırlayamıyordum bile fakat yine de doğrusu oymuş gibi bırakmıştım kendimi sulara. O an korkularımdan, aşkımdan, nefretimden hatta hayatımın tümünden iliklerime kadar nefret etmiştim.

Üstümdeki battaniyeye sanki tek sığınağım oymuş gibi sarılıyor, birkaç saat önce yaşanan her şeyin sebebini arıyordum. Bu hayatta hiçbir şey nedensiz olamazdı, o uçurumun kenarında oluşumun da bir nedeni vardı ve kendimce "Neden?" diye soruyordum göğe bakarak. Tırnaklarımı battaniyeye her bastırdığımda geçmişimle tekrardan yüzleşerek defalarca bir neden arıyordum, bir ya da iki saattir yaptığım tek şey buydu.

Gözlerim yanıyordu, ellerim buruşmuştu ve üşüyordum. Etrafımda onlarca cemiyet üyesi, bu karışıklıktan faydalanmak isteyen birkaç sivil ve önümde nasıl olduğumu merak eden onlarca insan duruyordu. Kimseyle konuşmak istemiyordum, kimseyle göz teması kurmak istemiyordum hatta mümkünse burada yalnız başıma kalıp sadece asfalta bakmak istiyordum.

Uçurumdan atlarken gözlerimi kapatmıştım ve üç saniye geçmeden kendimi suyun içinde bulmuştum. O anlar aklıma geldikçe gözlerimi tekrardan kapatıyor, uçurumdan tekrardan atlıyor ve tüm vücudumu suyun altına tekrardan gömüyordum.

SİTANSEL CEMİYETİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin