Yeni gelmedik, geri geldik...
SİTANSEL CEMİYETİ III
35. BÖLÜM
"SAĞANAK"Hiç sevmediğim şimşeğin
Kumlarıma sağanakmış;
Sığınak sandığım kalbin
Meğer hepsi bir enkazmış...Enkazı kalan bir yerin edebiyatı yapılır mı? Son zamanlarda bu soruyu çok fazla düşünüyorum ve artık beynimin içindeki hüzün yankılarını bastırmak için her seferinde farklı cevaplar veriyorum. Diyorum ki, yapılmaz... Giden gitmiş, ölen ölmüş neticesinde. Ne anlamı var ki bir enkazın edebiyatını yapmanın? Fakat sonra daha derinlere iniyorum... Ve bu sefer söylediğim şey, tabii ki yapılır. Asıl enkazı kalan bir yerin edebiyatı yapılır. Bir kere bir yerde bir yıkıntı varsa oranın insanının içinde de bir yıkıntı vardır ve romanlar da hep hüzünlü insanların anlatımıyla değil midir zaten? Ayrıca o enkazın altından çıkmayacağımız ne malum? Gerçekten giden gitti mi, ölen öldü mü?
Aylardır sığındığım tek liman, ölü bedenini görmediğim sevgilimin mezarıydı. O mezarın toprağına dokunsam da altında Boran'ın uyumadığının bilincindeydim çünkü aylardır boynumda taşıdığım obsidyen bana diyordu ki, o enkazın altında yatan beden sevgilinin değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİTANSEL CEMİYETİ
Fiksi UmumBir elveda bile ağır gelirmiş, Terk edilmiş tüm yüreklere. Ki bazı elvedalar, Dile getirilemezmiş; Çünkü gözlerden anlaşılırmış bazı vedalar, Gözyaşları, kalbinden akarmış bazı insanların. Gitme, diyemezlermiş, Kimsenin dilinden dökülmezmiş veda sö...