25.BÖLÜM

101 10 19
                                    

Anne kedi, patisini kaldırıp yavrularına birkaç tane şamar indirdi. Annelerini dikkate almayan şaşkın bakışlı yavru kediler, annelerinin kuyruğunu yakalamaya çalışmaya devam ettiler.

∆∆∆

Traktörün römorkünde oturanlara meydanda Zehra Kadınları bekleyen akrabaları ve onların çocukları da eklendi. Kemal, her ihtimale karşı kurbanlık Sultan'ın yanında duruyordu. Traktör, meydandan aşağıya giden ikinci yola girdi, yerdeki bokları eze eze köyün sonuna doğru ilerledi. Mezarlığın gerisinde kalan, tek tük yapılmış birkaç evden ve eski bir okuldan sonra, boş araziler göründü. Öğle üstü vaktinde kızışmaya başlayan güneşin altında otlanan siyah, iri bir atı gören dik sarı saçları olan çocuk traktörde ayağa kalkmaya çalışarak:

-Bu at benim lan! dedi.
-Otur şuraya! diye bağırarak uyardı annesi.

Traktör sallanarak ilerlerken, sağa doğru giden yolun sol çaprazında yerine maden yapılmaktan kılpayı kurtulmuş, gidenin dünyadan başka bir yere gittiğini sandığı yer, muazzam güzellikteki ormanı gördüler.

Ormanı selamlayarak geçtiler ve bir ressam çizmiş gibi hissettiren, yeşil ve canlı renginin önüne havadan mavi bir boya damlası düşmüş gibi duran Rüzgarlı Tepe, zirveye yakın bir yerlerde görünüyordu.

Yolun kenarına dikilmiş, dalları ile yaprakları yola doğru sarkan ağaçların olduğu yere geldiklerinde ağaçların dalları üsterine sürtündü. Başının üstünden dallar geçen Sultan kafasını kaldırıp burnunu yapraklara değdirdi.

Traktörün sesini duyan uzaklardaki kızıl bir tilki, ip kadar ince görünen yola baktı; traktör neredeyse nokta kadardı. Çalıların arasına girdi, koşar gibi yürüdü ve arkasındaki çoğu insanın görmek için uzun yollar kat etmeyi göze alacağı manzaradan bir haber, tavşan kokusu aldı. Kum rengindeki şişko tavşan, henüz tilkinin varlığını hissedemeden tilki havada süzülerek zıpladı ve tavşanın yakınına fırladı, tavşan anında panik oldu; tilkiden kaçmak için normalde zıpladığından çok daha hızlı zıpladı fakat çevik vücudunu esneterek yarı koşar, yarı zıplar halde üstüne gelen tilkinin dişlerinden kurtulamadı.

Tilki yemeğini aceleyle yerken başını kaldırıp etrafını yokluyor, başka bir yabani hayvanın gelip gelmediğini anlamaya çalışıyordu.

∆∆∆

Traktör durdu, içindekiler aşağı indi. Yol bittiği için kalan son yokuşu yürüyerek çıkmak zorundalardı. Yukarıdan akıp gelen su, toprağı çamur yapıyordu; düşmemek için dikkatli olmaları gerekiyordu.

Sultan'ın ayağı toprağa basınca birkaç saniye yürümedi, kafasını yan çevirip içinde bulunduğu doğanın farkına vardı. Kemal, hayvanı çekiştirince Sultan koşmak istedi, özgür olmak istedi, atalarının yaptığı gibi başına buyruk olmak istedi fakat buna izin vermeyen insanlar, onu yukarı doğru gelmesi için zorluyorlardı. Tüm gücüyle gelmemek için direndi ama sonunda Rüzgarlı Tepe'ye getirildi ve düz bir taşa yatırıldı, gözleri bir bezle bağlanmıştı, son kez denedi, ayağa kalktı; başarmıştı! Fakat daha birkaç adım koşamadan, onu bir daha tuttular ve sakinleştirdiler; bir süre sonra boğazında bir acı hissetti ve duyduğu son ses "Bismillahirrahmanirrahim" oldu.

Onu izleyen haylaz çocuk ve çetesi, anlaşılmayan sesler çıkartıyorlardı. Etrafta birsürü insan vardı, yan köyden bir kız yanında süs köpeğini de getirmişti, çocuklar onunla uğraşıyorlardı; gençler bir yandan fotoğraf çekiyor bir yandan da etin ve yemeklerin hazırlanmasına yardım ediyorlardı.

Bayırın yandığını fark eden üç kuzen de yukarıya doğru tırmanmaya çalışıyorlardı. Her ne kadar şekilsiz büyümüş ağaçlara tutunsalar da yuvarlanmaktan kaçamıyorlardı çünkü ayaklarının altındaki kozalaklar yuvarlanıyordu ve onlar da yere düşüp birbirlerine bakıyor, hallerine gülüyorlardı.

DOĞA ANAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin