Kötü Adamın Efendisi Oldum

Bölüm 32

"Bu doğru. Bir problem mi var?"

Onun kayıtsız ve sıradan cevabına yanıt olarak muhalefet sesleri gelmeye başladı.

"Wyvern'ler gelişmiş bir türdür. Ayrıca bir ya da iki taneden bahsetmiyoruz!"

"Güçlü bir büyü hepsini birden yok edebilir."

"Çok yavaş olacak! Bu kadar büyüyü yapmanın ne kadar sürdüğünü biliyor musun?"

Bu, bir amirine söylenecek saygısız bir tutum ve kaba bir sözdü, ancak Kian ne buna şaşırdı ne de astlarının suistimallerine dikkat çekti.

Adamın söylediği gibi, güçlü büyüler tasarlamak ve yapmak genellikle uzun zaman alır.

"Sen büyüyü hazırlarken, kayıplar birbiri ardına gelecek!"

Seyirci öfkelendi.

Ancak Kian, onların itirazlarını görmezden gelerek yalnızca kısaca karşılık verdi.

"Bu olmayacak. Uzun sürmeyecek."

Cevabı o kadar kesindi ki suskun kaldılar.

* * *

"O deli...tamamen deli!"

"Bu çok saçma bir blöf!"

Konferans odasından çıktıktan sonra büyücülerin hepsi aynı şeyi düşündü:

Yeni komutan blöf yapıyor gibi görünüyor.

Birisi onunla alaycı bir şekilde alay etti.

"Bakalım ne kadar iyi iş çıkarıyor."

"Daha sonra ağlayıp yardım istemesi çok komik olmaz mı?"

Duvarın gözetleme kulesinde nöbet tutan büyücüler güldüler.

Endişelerini ve sıkıntılarını gidermek için yeni komutanla alay ettiler.

Uzun süre şakalaşıp gülüştüler.

Sonra aniden nöbet tutan büyücülerin yüzlerindeki kahkahalar kayboldu.

Karanlık, parlak bir bulut kaleye yaklaşıyordu.

"Bu acil bir durum!"

Gecenin sessizliğini alarm zilinin sesi bozdu.

Sığ bir uykuda olan büyücüler sesi duyup dışarı koştular.

"Bu......."

Gördükleri şey, gece gökyüzünü kaplayan ve onu siyaha çeviren bir Wyvern sürüsünün görüntüsüydü.

Yüzün üzerinde bir sayı.

Daha önce görülmemiş büyüklükte bir baskın yapıldı.

Sihirbazlar bile savaşa aşinadır, donup kalırlar.

"Savunma büyüsünü yap!"

Komutan yardımcısının çığlığı üzerine büyücüler büyü topladılar ve bir kalkan yerleştirdiler.

Bu arada, kalenin önünde, üstlerinde, büyük bir canavar ordusuyla tek başına karşılaşan bir adam vardı.

Beyaz pelerini gece gökyüzünde dalgalanıyordu.

"Komutan bu, değil mi?"

"Cidden o büyük orduyla tek başına mı savaşmaya çalışıyor?"

Sanki sorularına cevap veriyormuş gibi gri bir fırtına bulutu çarptı.

Bir kükreme koptu ve bir an için gökyüzünde bir çatlak belirdi.

Binlerce ışık hüzmesi yanıp sönüyor.