Bol bol yorum yapmayı ve yıldıza dokunmayı unutmayın mavilerim ;**
Keyifli okumalar.
XXV. BÖLÜM: OYUNUN SONU
O gün hava güneşli, rüzgar durgundu.
Lema, kırmızı elbisesinin eteklerini düzelterek elindeki poşeti bırakmadan yürümeye devam ederken, yolun ortasında oynayan iki küçük çocuğu gördü. Lema'nın kendiyle aynı yaşta bir arkadaşı ya da bir arkadaşı hiç olmamıştı. Her arkadaş gördüğünde, hüzünle duraksar ve sessizce o ortamı izleyerek kendini o eğlencenin arasında hayal etmeyi severdi.
Yine öyle yaptı. Adımları duraksadı ve küçük bedenini kaldırımdan indirip, kaldırımın kenarına oturdu yavaşça. Elindeki poşeti kucağına çekip, eteğini dikkatle düzeltti ve oynayan çocukları seyretmeye başladı.
Yakar top oynuyorlardı ama Lema, bu oyunun ismini bilmiyor, bu yüzden merakla neden birbirlerinin üstüne top attıklarını düşünüp duruyordu. Kendisinin annesiyle oynadığı oyunlar, saklambaç veya yapboz tarzı oyunlardı. Ve düşününce, annesi ve babasıyla da çok fazla oynayamıyordu...
Bir süre küçük çocukları izlemeye devam etti. O sırada, oynayan çocuklardan birinin bakışları Lema'ya kaydı ve yüzünde alaylı bir sırıtış oluşurken, " Şuna bak.." dedi yanındaki arkadaşına. " Yine burada. Bizi neden izleyip duruyor ki?"
" Bilmem ki." Omuz silkti çocuk. " Belki de arkadaşı yoktur."
" Olmadığı belli." Çocuğun dudaklarındaki kıvrım artarken küçümseyen bir ifadeyle Lema'ya baktı ama Lema o çocuğu fark etmemişti bile. O sırada, toptan kaçan iki kızı seyretmekle meşguldü.
" Hah!" Çocuk eline geçen topu arkadaşına verip, Lema'ya doğru koşarak ilerlemeye başladı. Lema, hayranlıkla izlediği iki kızdan bakışlarını ancak, çocuk gelip ona " Hey!" diye seslendiğinde çekebilmişti.
İrkilerek bakışlarını çocuğa çevirdiğinde, önündeki çocuk küçümser ifadesini bozmadan, " Sen neden bizi izliyorsun?" diye sordu. Lema, ne diyeceğini bilemeyerek " Şey.." diye mırıldandı ve ayağa kalktığında, kucağındaki poşet yere düştü ve içindeki çikolata paketleri yere saçıldı.
Çocuk, Lema'nın düşürdüğü poşetten saçılan çikolatalara baktığında ağzı çoktan sulanmıştı.
" Hiç arkadaşın yok." dedi acımasız bir sesle. " Bu kadar çikolatayı ne yapacaksın ki?"
Lema ağır ağır yutkundu ve dudaklarını birbirine bastırıp, " Eve götüreceğim." diye mırıldandı sessizce. Sonra eğilip yere saçılan çikolataları poşete koymaya başladığında, önünde dikilen çocuk hızla eğildi ve bir çikolatayı alıp doğrularak, " Bu kadar çikolata sana zararlı!" dedi alaylı bir sesle. " Bir tane yiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSESİZ MAVİ
Viễn tưởng"Yakalandın, mavi. " Dedi karanlık bir sesle. Hemen ardından boynumdaki baskı arttı, gözlerim karanlığa düştü ve ben karanlığın önüne yığılırken yine o sesi duydum. " Artık olman gereken yerdesin." Ve sonra her şey sessizliğe büründü. Zihnim karanlı...