XXXI.BÖLÜM: HEDİYE

149 10 5
                                    

Beğenmeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayın mavişler.

Keyifli okumalar!

Keyifli okumalar!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

XXXI. BÖLÜM:HEDİYE

Hiç bir zaman savaşmadım. Ne kendim için, ne katledilen ailem için ne de ölümünü emrettiğim o güzel çocuk, Gök için.

Her zaman kaçtım ve her zaman yenildim.

Ama bu sefer ne yenilmek ne de kaçmak istiyordum.

Barın'ın koyu gözlerindeki parlaklık geceyi parlatan yıldız misali parlarken, ağır ağır yutkundum. Benim Gökyüzüm sensin.

Ve benim sana ihtiyacım var.

Barın'ın söylediklerinden çıkardığım anlam buydu ve bu garip bir hisle dalgalandırıyordu ruhumu. Kalbim, bu cümleyle kasılıyor ve yerinden çıkacak kadar şiddetle çarpıyordu.

Barın, derin bir gülümsemeyle bana bakarken dudaklarını hafifçe ıslattı ve aramızdaki sessizliği " Etkilendin, değil mi?" diye sorarak bozdu. " İtiraf et. Bu sefer güzeldi."

Ağır ağır yutkundum. Gözlerimi hızla kaçırdım ve derin bir nefes alırken " Saçmalama.." diye homurdandım heyecanla. " Sadece-"

Ne diyeceğimi bilemeyerek sustuğumda Barın'ın dudaklarındaki tebessüm büyüdü ve " Az önce sana en büyük zayıflığımı açıkladım. Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?" dedi yavaşça. Yutkundum. Benimle dalga geçtiğini söylemesini öyle çok istiyordum ki...

Aramızdaki mesafeyi, bedenini hafifçe öne eğerek kapatırken mırıldandı: " Bu benden uzaklaşamazsın demek." Sesi sıcak, yavaştı. " Beni zayıflatmana izin vermeyeceğim Mavi.."

Hadi ama...

Yakınlığı kalbimin şiddetle çarpmasına neden oldu. Bana bu kadar yakın olması, bana böyle gülüsmemesi ve bu şekilde sözler söylemesinin bende yarattığı etki, tam anlamıyla kaostu.

Ve o bundan zevk alır gibi görünüyordu.

Şaşkı şaşkın ona bakarken, ağır ağır yutkundum ve dudakları dudaklarıma değeceği o kısa dilimde, kendime gelmeyi başararak ellerimi kaldırıp Barın'ın göğsüne dokunarak " Bileğin nasıl?" diye sordum hızlıca. Sadece hatırlamasını istiyordum.

Ona ne yaptığımı hatırlarsa, bunu yapmaktan vazgeçerdi belki.

Barın'ın yüzündeki kıvrım artarken gözleri alayla parladı. Koyu gözleri yavaşça yüzümde gezinirken bedenini yavaşça doğrulttu ve " İyiyim." dedi alaylı bir sesle. " Hala ölmedim ama bunu garanti edemem tabii." Bileğini hafifçe kaldırdı ve hala morarık olan bileğini gösterirken devam etti. " Hala geçmedi ve geçecek gibi durmuyor. Belki de beni yavaş yavaş öldürüyordur."

KİMSESİZ MAVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin