"Ülküsüz insan çamurdan farkı olmayan bir varlıktır..."*ALPARSLAN TÜRKEŞ
*****Günümüz
Adana'dan İstanbul'a uçakla bir buçuk saatte gitmiştim. Babam sağolsun binmeden önce beni bolca uyarmış bir tonda nasihat vermişti. Herkesin bana akıl vermesinin nedenini anlamasamda he he deyip geçiyordum. Aklım vardı şükür ama param yoktu. Kimse bunu anlamıyordu.
Aradan geçen bir saatin ardından Hakkari'ye giden uçağa binerek koltuğuma oturmuştum. İnşallah yanıma kimse oturmaz diye dua ederken çok geçmeden gelen kişiyle yutkundum. Allah'ım iyiki duamı kabul etmedin.
Boyu 1.90'nın üzerinde olduğuna emin olduğum adamla gözlerim bayram eder gibi onu süzmeye başladı. Saçları kömür gibi simsiyah, gözlerini görmüyordum gözlüklerinden dolayı ama diğer kısımları maşallah sübhanallahdı yani. İçimden ettiğim dualar bile etkisini belli ediyordu bence. Cidden yavşak bir kişiliğim vardı ama güzele bakmak sevaptı yani.
Gözlüğü yavaşca çıkartıp mal gibi onu süzen bana baktı. Gözleri yeşile yakın ama yeşil olmayan bir ela rengiydi. Koltuğumu işaret edip konuşmaya başladı. "Orası benim yerim yalnız hanımefendi."
Hanımefendi kim diye etrafa bakınmaya başladım ama güzel gözleri direkt kahverengi gözlerimdeydi. Yani ben hanımefendi oluyordum. Umut ve Nil bunu duysa anıra anıra gülerlerdi. "Ben de hemen yanınızda oturuyorum beyefendi. Sorun olacağını sanmıyorum. Şuraya oturun işte." Yanımdaki koltuğa vurup gel otur dercesine çağırdım.
Bu hareketimle gözlerine yerleşen şaşkınlık ve öfkeyi görmüştüm. Niye öfkeleniyorsun yiğidim? "Saçmalamayın! Kalkın derhal yerinize oturun!"
Sert sesiyle irkilip gözlerimi kıstım. "Oturmazsam ne olur?"
Gözlerini yumup sessizce fısıldadı ama büyük ihtimalle sabır diliyordu. Yanımıza gelen sarışın hostesle ikimizde başımızı ona çevirdik. Adını bilmediğim ela gözlü adam hostese bakıp gülümseyerek beni gösterdi. "Hanımefendiyi uyardım ama beni anlamamakta ısrar ediyor. Yerimden kaldırırsanız çok sevinirim."
Öğretmenine şikayet eden uslu ama ispiyoncu çocuklar gibi davranmasıyla alayla güldüm. İçimizden övdük diye götü kalktı adamın. "Durun öğretmenim ayy pardon hostes hanım diyecektim, siz hiç zahmet etmeyin ben yerime geçtim bile."
Ayağa kalkıp diğer koltuğa oturdum. Ters ters bana bakıp cam kenarına oturdu ispikçi. Sarışın hostese dönüp, benim aksime gülümsedi. "Teşekkür ederim. Sayenizde," yine bir ters bakış atmıştı bana. "yerime oturdum."
Yüzümü buruşturup başka tarafa bakmaya başladım. Mala bak ya. Ben kalkmazsam o beni nah kaldırırdı ama yüce gönlüm yine kötülük yapmama izin vermemişti. Sessizce mırıldandım. "Altındaki koltuğu padişah tahtı zanneden biriyle daha fazla uğraşamam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUNGURUN PENÇE İZİ
Ficción GeneralBU BİR ASKER KURGUSUDUR. "Sen nasıl özel kuvvetsin ya? Mayına bastım diyorum. Kasaturayla falan imha etsene yüzbaşı!" Bir yandan da hönkürerek ağlıyordum. "Kal böyle de aklın başına gelsin. Belki akıllanırsın ağlayan bela." Ağlarken küfrettim."Seni...