"Aşkın iki yüzü var; biri ak, biri kara. İki bedeni var aşkın; biri kılsız, biri kıllı. İki eli, iki ayağı, iki kuyruğu var; evet bütün organları iki tane ve her biri öbürünün tam karşıtı. Ama o denli bütünleşmişler ki, birbirinden ayırt edemiyor insan..."*Virginia Woolf
******
Kulaklıktan gelen sesle timdeki herkes donup kalmıştı. İşsiz olduğunu dile getiren Devrim'in pilot olacağını hatta f-16 uçağını kullanacağını kırk yıl düşünseler tahmin dahi edemezlerdi. Nasıl etsinlerdi ki. Kara bela dedikleri kızın bu kadar cesur ve gözü kara olması herkesi şok etmişti. Herkesten hayret nidası çıkarken iki kişiden ses çıkmıyordu.
Cihangir ve Haşmet Ali.
Cihangir, Devrim'in sesini duyduğu ilk an heyecanlanmış ve gurur duymuştu. Lakin aradan geçen dakikalar sonucunda bir şeyi fark etmişti. Sevdiği hatta aşık olduğu kadın ondan işini bile saklamıştı. Güvenilmez bir adam olduğunu düşünüp içindeki fırtınaya inat sessiz kaldı. Turan binbaşının zafer dolu bakışlarını bile umursamadı.
Umursasaydı eğer; kardeşimi hiç tanımadığın halde nasıl sevebilirsin, diyen imalı gözlerini görüp tüm sinirini ondan çıkartabilirdi. O yüzden sessiz kaldı. Karargâha dönüp evine gidene kadar düşünmemeyi seçti. Zira delirebilirdi.
Haşmet Ali ise düşünmeyi bile kesmişti. Ağzını açıp iki kelam dahi edemiyordu. Az önceki kulaklıktan gelen sesle baldızının işsiz olmadığını hatta rütbe olarak bile onu geçtiğini öğrenmişti. Sonunda kendine gelmiş olacak ki Turan'a bakıp sitemle sordu. "Sen biliyor muydun?"
Turan Haşmet Ali'nin üzgün olduğunu görünce destek vermek amacıyla elini omzuna koyup başını salladı. "Biliyordum."
Haşmet Ali karşısında durup her şeyi bildiğini söyleyen kayınçosuna hayretle baktı. Rütbesini görmezden gelip bağırmaya başladı. "Ulan niye söylemediniz o zaman?!"
Turan herkesin içinde ona bağıran eniştesini gözlerini kısarak izledi. Timine kısa bir bakış atıp uzaklaşmalarını istedi. Sonra da eniştesine bakıp sert bir sesle cevap verdi. "Kendine gel Haşmet! Karşında komutanın olduğunu unutma!"
Haşmet ileri gittiğinin farkına varıp başını salladı. Hem onun hem de kendi timinin önünde bağırmamalıydı. Yine de kırgınlıkla konuştu. "Emredersiniz komutanım!"
Sungur timi ise kendi aralarında konuşmaya dalmış ve durum değerlendirmesi yapıyorlardı.
İbrâhim, Mert'e bakıp parmağıyla daire yaparak f-16 yı işaret etmiş ve konuşmaya başlamıştı. "Gökyüzünde havalanan savaş uçağını Devrim bacım mı uçuruyor şimdi la?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUNGURUN PENÇE İZİ
Fiksi UmumBU BİR ASKER KURGUSUDUR. "Sen nasıl özel kuvvetsin ya? Mayına bastım diyorum. Kasaturayla falan imha etsene yüzbaşı!" Bir yandan da hönkürerek ağlıyordum. "Kal böyle de aklın başına gelsin. Belki akıllanırsın ağlayan bela." Ağlarken küfrettim."Seni...