"Ne zaman ki iyiliğim, kötülük olarak algılandı, anladım ki ben doğru yoldayım."*ŞEMS-İ TEBRİZİ
******
"Enişte enişte enişteeee-"
Haşmet eniştemin öfkeyle bana bakması sonucu seslenmelerim hızla kesilmişti. Yoldan gözlerini ayırarak dişlerinin arasından tıslayarak sordu. "Ne var lan?! Yine ne var?!"
Alınarak başımı cama çevirdim. "Sadece kolunu soracaktım enişte. Ama görüyorum ki sormakla hata etmişim."
Tekrar yola bakıp yorgunca cevap verdi. "Sorma Devrim. Sorma canım baldızım. Zaten şu geldiğin iki günde saçıma aklar düştü. Tansiyonum üç buçuk geziyorum. Kolumdaki hasardan bahsetmiyorum bile düşün yani."
Söylediklerinin hepsi yalandı. İftiraydı. Ters ters bakıp kendimi açıklamaya başladım. "Ben buraya anamın zoruyla geldim enişte, bu bir. Hakkari'ye geldiğim ilk saat içerisinde teröristler tarafından kaçırılmayı da ben istemedim, bu iki. Saçına aklar düşmesi ve tansiyonun ise artık kartlaştığın için, onu da bana yükleme bir zahmet! Bu da üç etti!"
Yüzündeki ciddi ifadeyle bana döndü. "Her şeyi anladım baldız. Cidden hak veriyorum da ama komutanıma ne yaptın da iki askerle bizi kapı dışarı etti. Onu anlamıyorum bak."
"Bana değil sana kızdı. Yüzbaşı sana siktir git dedi enişte. Sen niye hala orada duruyorsun ki? Yüzbaşı kızmakta haklı vallahi."
"Ulan annemgile haber vermedim diye karargâhın ortasında çığıran kimdi?" Ben ne güzel unutmuştum onu ya. O kadar kaçırılmışım ama arkamdan kimse üzülmesin diye söylememiş ya. İnanılır gibi değil.
"Ben dağda kaçırılayım arkamdan kimse bir damla yaş bile dökmemiş enişte. Niye dökmemiş çünkü sen kimse üzülmesin diye söylememişsin? Bu nasıl bir empati yeteneği ya! Biraz da benimle empati yapsana!"
Elimi uzatıp sinirle kornaya vurdum. Çıkan sesle eniştem korkarak beni itmiş önümüzdeki araç ise sağ şerite geçerek bize yol vermişti. Ha şöyle be. O ne öyle, uyuz uyuz sürüyor arabayı. "Lan şimdi de kaza mı yaptıracaksın bize?! Çoluğum çocuğum var benim baldız!"
Gözlerimi devirdim. "Korkma. Ablama ve yiğenlerime ben bakarım."
Kavşakta dönmemizle alayla bana bakıp o malûm soruyu sordu. "Nasıl bakacaksın baldız. İşsizlik maaşınla mı?"
Beni küçümsüyor muydu? Hürrem Sultan'ın dediği gibi hahtı yani. Koltuğa yaslanıp bacağımı torpidoya uzatarak cevap verdim. "İşsizlik maaşımı küçümseme enişte. En azından yattığım yerden para alıyorum. Benim dışımda böyle bir zekâya sahip olan kim var?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SUNGURUN PENÇE İZİ
Ficção GeralBU BİR ASKER KURGUSUDUR. "Sen nasıl özel kuvvetsin ya? Mayına bastım diyorum. Kasaturayla falan imha etsene yüzbaşı!" Bir yandan da hönkürerek ağlıyordum. "Kal böyle de aklın başına gelsin. Belki akıllanırsın ağlayan bela." Ağlarken küfrettim."Seni...