Selaam.
Önceden belirtmek istiyorum, psikoloji alanında herhangi profesyonel bir donanıma sahip değilim. Sadece ilgimi çeken ve değinmek istediğim bir konsept diyelim.
Olaylar tamamen hayal ürünüdür ve gerçek terapi seanslarından, gerçeklikten ve günümüz prosedürlerinden tamamen uzak ve bağımsızdır.
İyi okumalar.
♤
Hayatın iki yüzü vardır.
İlki; tamamen birinci sınıf insanlara gösterdiği yüz. Rahatlığa kılını bile kıpırdatmadan ulaşıp para ve bolluk içinde yüzenlerin bildiği o yüz.
İkincisi; hayatı boyunca sürekli çalışıp çabalayanlara gösterdiği yüz.
İnsan yaradılışı gereği üzerine düşünüp, uğraştıkça üretebilen bir canlıdır. Fakat son yirmi yılı aşkın süredir insanlık değil üretmek uğraşmaya bile tenezzül etmiyor. Tam da bu noktada evren insanlığın önüne iki seçenek sunuyor.
Üretmek istemiyorsan ve maddi gücün varsa, çabalamasan da hayatta kalabilirsin.
Üretmek istemiyorsan ve maddi gücün yoksa, çabalamak zorundasın. Aksi halde hayatta kalamazsın.
Geçmişten günümüze her geçen gün daha büyük bir savaş halindeyiz aslında. Açlıkla, susuzlukta, parasızlıkla, doğal afetlerle, vicdansızlık ve insafsızlıkla... İnsanı en çok hırpalayansa kendi içinde verdiği savaş oluyor günün sonunda. Bir bireyin içsel çatışması beraberinde birçok psikolojik ve fizyolojik sorunu da beraberinde getirebiliyor üstelik.
Şimdi soruyorum; bizi bu çatışmaya iten koşullar beraberinde bizden nasıl sağlıklı bir bünyeye sahip olmamızı bekleyebilir?
Soruyorum; küçük bir kız çocuğuna baba sevgisini aşılamayan ve ondan uzak olan bir baba nasıl yıllar sonra kızı reşit olduğu ilk anda evlenmek istediği için onu yargılayabilir?
Soruyorum; eşi ve akrabaları tarafından terk edilmiş, yalnızlığa mecbur bırakılmış, çocuklarıyla ortada kalmış ve onların bakımlarını üstlenmiş bir anne, nasıl her gece pavyona çıkıp para kazandığı için toplum tarafından hor görülebilir?
Yine soruyorum; doğduğu an itibariyle cinsiyetini kabul etmeyen, edemeyen, ilgisini kadınlığın çektiği bir erkek ilerde ailesinin karşısına cinsiyetini değiştirip çıktığında ailesi onu nasıl yargılayabilir?
Yine ve yine en basitinden soruyorum; defalarca sevdiği tarafından aşağılanmış, hor görülmüş ve ezilmiş bir genç kız, seneler boyunca kimseye güvenemediği için nasıl kendini yargılayabilir?
Bütün bunların cevabı aslında çok basit.
Psikoloji.
Psikolojide her şeyin bir cevabı vardır. Cinsiyet değiştiren o genç, pavyonda çalışmak zorunda kalan anne, bir daha kimseye güvenemeyen o genç kız dahil herkese bir cevabı vardır. Önemli olan tek şey anlamaktır.
İnsan beyni karmaşık ve oldukça komplikedir. Bilinçaltı ise bambaşka bir evrendir. İnsanın çocukluğunda yaşadığı minicik bir olay ona seneler boyunca psikolojik sorunlar yaşatabilir. Çünkü bilinçaltı bunun için vardır. Geçmişte onu yaralayan bir olayı zihne bir sinyal olarak gönderir ve kendini korumak için sürekli o sinyali günümüze kadar yakmaya devam ettirir.
Bir bakıma beyin tamamen kendini koruma altına almak için bireylere psikolojik duygu durumları yaşatır.
En basit örnek, hayvanat bahçesinde attan düşen bir çocuk bir daha uzun süre boyunca ata binemeyecek ve at fobisi oluşacaktır. Hatta travma seviyesi çok daha yüksekse, her at gördüğünde panik atak krizleri bile geçirmesi oldukça yüksek ihtimaldir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikiyatristin Savaşı
Teen FictionBütün hayatını akademik kariyerine adamış tecrübeli ve profesyonel bir psikiyatrist, Lizge Koral. Ömrünü demir parmaklar ardında çürütmeye yeminli, korkusuz ve ruhundaki nefretin esiri olan Aras Ertekin. Birbirinden bağımsız, paramparça iki ruh. Onl...