23-İltifat

6.5K 302 133
                                    





''Def olun.'' dedim öfkeyle titreyen sesimle.

''Evimden def olun.''

''Hocam...'' dedi Bilge korkuyla.

''Sakın!'' dedim Bilge'ye dönüp. ''Ona sakın acıma Bilge, sakın!''

''Yapma Lizge!'' Bülent bu defa yalvarırcasına konuştu. ''Onu bu halde bırakamazsın!''

''Def olun, Bülent!'' dedim bir kez daha. ''Sana bir daha karşıma bu herifle alakalı bir şey için çıkarsan seni de mahvederim demiştim hatırlıyor musun?''

''Evet ama...''

''Aması falan yok Bülent! Beni kandırdın sen, beni Manolya yaralandı diye kandırdın!'' dedim öfkeyle. 

''Şimdi ikiniz de siktirin gidin!''

Bilge korkuyla yanıma geldi. ''Yapmayın hocam, ne olur yapmayın! Çok kan kaybetmiş! Hekimlik yemininizi hatırlayın...''

''Sus.'' dedim Bilge'ye bile bakmadan. Beni bu şekilde ikna edemezdi.

''Yemininizi hatırlayın hocam,'' dedi ağlamaklı bir ses tonuyla, ''...dil, din, ırk, inanç, politik düşünce, mezhep, toplumsal konum ya da herhangi bir durumun hastayla aranıza giremeyeceğini hatırlayın...''

''Kes sesini.'' dedim ve sesim bu defa ölümcül bir tonda çıktı. Bilge, yanlış yapıyordu. O, siktiğimin boktan vicdanına oynuyordu.

''Onu öylece bırakamazsınız hocam,'' dedi korku dolu bir halde, ''...ne olursa olsun onu ölüme terk edemezsiniz!''

Bakışlarımı adi heriften bir an olsun bile çekmeden o boktan halini seyrettim. Ona acımak dahi istemiyor, ona karşı vicdanımı bir kez daha dinleyip yenilmek istemiyordum. O, benim hiçbir iyiliğimi hak etmeyecek kadar kötü ve duygusuz herifin tekiydi.

Bakışlarım bu defa korkuyla bana bakan Bülent'e hemen ardından Aras Ertekin'i iyileştirmem için yalvarırcasına bakan Bilge'ye kaydığında onların suratındaki o vicdanlı tını beni öyle bir öfkelendirdi ki hızla arkamı dönüp masamın üzerindeki her şeyi öfkeyle devirip haykırdım.

''Evimden siktirip gidin!''

Sırtımı onlara dönüp nefes almaya ve sakinleşmeye çalıştım. Ellerimi tezgaha dayayıp gözlerimi kapattım. Acilen sakinleşmeli ve toparlanmalıydım. Bu adamın baygın halinin bile beni alt üst etmesine izin veremezdim.

''Ben yapacağım.'' dedi Bilge. Duyduğum cümleyle hızla gözlerimi açtım.

''Ben yardım edeceğim.''

Aptal, dedi iç sesim Bilge'ye. Aptal kız. Vicdanın sana yanlış yaptırıyor.

Bülent ve Bilge Aras Bey'i koltuğa yatırdığında Bilge önce onu muayene etti. Karnında belli ki bir yara vardı ve dikiş atılması gerekiyordu.

Aras Bey değişmişti, saçlarını epey kısa kestirmiş ve sanki biraz da zayıflamış gibiydi. Az önce göz göze gelebileceğimiz kadar dinçken şimdi bilinci tamamen kapanmıştı.

Bilge hızla yere çöküp Aras Bey'in kanamasını durdurmaya çalıştı. Bu herif şimdi saatlerdir bu halde miydi? Kan kaybından ölmediği için şanslı olmalıydı.

Bülent yanıma gelip şüpheyle önce Bilge'ye sonra bana baktı.

''O ne yaptığını biliyor mu?'' dedi Bilge'yi kast ederek. ''Bir stajyerin onu iyileştirebileceğini düşünüyor musun, ya bir hata yaparsa?''

Psikiyatristin SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin