50-Aile

1.6K 98 15
                                    





Hayatım boyunca kimseye minnet eylememiş, boyun eğmemiş ve kendi gücüyle ayakta duran bir kadındım ben. Üniversite yıllarında hafta sonları ve bütün yaz garsonluk yaparak harçlığımı çıkarır kimseye boyun eğmezdim. Sevmezdim çünkü, annem öyle öğretmişti bana.

''Kimseye boyun eğme Lizge, helal ve doğru olan bir iş bul ve yeter ki kendi paranı kazan, öyle ayakta dur.''

Aklıma ilişen bu sözlerle gözlerim dolmaya başladı. Başımı hemen yanımdaki cama yasladım ve gözlerimi kapattım.

Acaba Koral Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi'ni görseydi annem ne derdi?

Büyük ihtimalle gurur duyar ve bana sarılarak ağlardı.

İstemsizce gülümsedim akan göz yaşlarım arasından, onu özlüyordum.

Bana onlarca yalan söylese de umurumda değildi, o benim annemdi. Bu kadar büyük bir gerçeği gizlediği için ona küsecek değildim, aksine diğer herkes gibi mesleğim gereği onu anlamaya çalışıyordum. Bir anne kızından bu denli bir gerçeği saklıyorsa eminim bir bildiği vardı. Bu tür yalanlar öylesine söylenen yalanlar değildi çünkü. Ona bu konuda hak verebilirdim, yapamıyordum işte ona küsmeyi beceremiyordum. Belki hayatta olsaydı ona küsebilirdim ama şimdi bunu yapamazdım, yattığı yerde onu huzursuzlandıramazdım.

Dün öğrendiğim öz babamın gerçek kimliği aklımı ilk kez bulandırmak yerine aydınlığa çıkarıyordu. Annemin neden senelerce bana beyin cerrahi, psikiyatri ya da nöroloji okumamı istediğini artık çok daha iyi anlayabiliyordum. Anlamadığım tek şey annemin zamanında neden hayat kadını olduğuydu, yalnızca buna aklım bir türlü ermiyordu.

''Sence neden?''

''Efendim,'' dedi Aras beni duymamıştı. Öz babamı görmek için Adana'ya gidiyorduk ve yine Aras arabayı son hız sürüyordu.

''Annem sence neden hayat kadını olmayı tercih etti?''

''Riskli bir soru,'' derin bir nefes aldı, ''...tercih mi etti yoksa zorunda mı bırakıldı? Bu büyük bir cevap güzelim, babanı bulduğumuzda bu cevabı sana o verecektir.''

Torpidodan çıkardığım su şişesini ve ilaçlarımı ağzıma atıp hızla suyu içtim, Aras'ın birkaç gün önceki uyarılarından sonra ilaç içmeyi aksatmıyordum.

''Fazla değil mi?'' Kocamın meraklı bakışları yol yerine benim üzerimdeydi.

''Berbat hissediyorum Aras, boktan ve zavallı hissediyorum. Düşünsene, gittiğimizde öz babam beni görmek istemezse ne yapacağız?''

''Sırf bunun için bu oyunu kurduk ya güzelim, endişelenme.''

Tabii, bir de ilk karşılaşmamız kurduğumuz bir oyunla olacaktı. Bekir Koral, sevgili öz babam, Adana çevresinin bilindik nörologlarından biriydi ve yalnızca sayılı hastaya bakıyordu. Bu hastalar olabildiğince zengin ve paralı olanlardı, böylece masrafını da rahatlıkla karşılıyor olmalıydı. Aras ile sahte kimliğim Kayra Kandemir adına zar zor bir randevu oluşturmuştuk ve ücret sandığımızdan çok daha fazlaydı. Şimdiyse ona sahte bir muayeneye gidiyordum.

İki seçenek vardı, ya ona oynadığımız oyun için bizi kapı dışarı edecekti ya da o da bu oyuna ayak uyduracaktı.

''İlaçlardan,'' dedi Aras bir anda ve düşüncelerimi böldü, ''...bana da versene bir iki tane.''

''Saçmalıyorsun,'' dedim şaşkınlıkla, ''...bunlar öyle şeyler değil.''

''Seninle evlendiğimizden bu yana uyuşturucuyu bıraktığımı biliyorsun güzelim, çok zorlanıyorum.''

Psikiyatristin SavaşıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin