Harley isss backkk beybilerim ama Türk yapımı diye hahshahf bu bölüm biraz Lizge'nin deli dolu olduğu, tam da hayalimdeki karakter olduğu şekilde geçti.
Bu bölüm biraz ağır şeyler yaşanıyor ayrıca tam da kafamdaki senaryo tam istediğim gibi ilerliyor. Bazı yorumlarda bu senaryonun beğenilmediğini, Lizge'nin Aras'ı iyileştirmesini ve mutlu huzurlu evlilik yaşamalarını isteyen çok isteyen olmuş ama ben durağan bir hikaye yazmayı hiç düşünmedim, olabildiğince aksiyon dolu, defalarca benzetme yaptığım (tabiiki de alakası bile yok aslında) yerli Harley diye adlandırdığım Lizge'yi bu şekilde çok seviyorum.
İyi okumalar, yorumlarınızı eksik etmeyin.
♤
''Yeter Lizge!''
''Görmüyor musun sana karşı çıkamıyor bile!''
''Bırak onu artık Lizge, o senin gücünün çok altında!''
Bakışlarımı kocama çevirmedim, intikam arzusuyla altımdaki bedeni yumruklamaya devam ettim.
''Aras,'' diye kükredim öfkeyle, ''...bana karışma!''
Bir çift el çekiştiriyordu kollarım arasındaki bedeni, umursamadım.
Bir yumruk daha patlattım hemen yere yatmış olan cansız bedene, hızımı alamadım.
''Yeter artık kızım! Durmak zorundasın!''
Aras var gücüyle tuttuğu gibi çekti bedenimi ve yerdeki cansız bedenden ayırdı beni. İlk kez ama ilk kez Aras beni çekiştirirken zorlanmıştı. Ondan güçlü bir kadın değildim ama tam şu an o kadar sinirli ve öfkeliydim ki hiçbir şey nefretimden daha güçlü olamazdı.
Aras'ı ilk defa bu dehşet ifadede görüyordum. Birinin can çekişmesinden zevk alan ve haz duyan bir adam ilk defa endişeli görünüyordu. Bu endişesi, yerdeki cansız bedenden ziyade benim için gibiydi. Saçlarımı endişeyle okşadı akabinde kanlı ellerime baktı. Bir adamın leşini çıkaran kanlı ellerimi inceledi yüzündeki o dehşet ifadeyle.
Bugün sabır taşımın çatladığı o gündü, her şeyi yolunda sanırken bombok ilerlediğinden bir haber olduğunu öğrendiğim o gündü. Haftalardır Aras, Bülent ile gece yarısı bir anda bir yerlere gidiyor ve sabaha karşı dönüyorlardı. Bana sürekli bir bahaneler uyduruyorlar ve çekip gidiyorlardı. Zavallı ben, olan bitenden bir haberdim. Halam, namı değer şeytani varlık olan halam birkaç ay öncesinde peşime beni öldürmek için adam takmıştı. Şimdiyse kini ve nefreti ne kadar büyüdüyse sıra Aras'a geçmişti. İstanbul'un mafyalarından biriyle anlaşmış ve resmen ikimizi öldürtmek için adam tutmuştu.
Halam ya, dedi iç sesim.
İnsanın öz be öz halası, bunu neden yapar?
Ne istiyordu benden?
Bütün hayatımı, varımı yoğumu, ruhumu paramparça etmişti bu kadın. Ben ona karşı ne zaman nazik olmaya çalışsam o da o denli nefret dolu yaklaşıyordu bana. Şimdiyse sıra Aras'taydı. Meğer haftalardır Aras ve Bülent halamın peşime taktığı adamları bulmaya çalışıyorlardı ve ben bunu henüz öğrenmiştim. Sabah saatlerinde Aras ile koşuya çıktığımızda kıstırmışlardı herifler bizi. Ne olduğunu anlamadım önce, şaşırdım. Neyse ki sonra kontrollü bir şekilde alt etmeyi başarmıştık.
Fiziksel şiddet dozunda olduğunda her şeyi çözerdi.
Ne ilginç bir kadın oldun sen Lizge, iç sesim konuşmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikiyatristin Savaşı
Genç KurguBütün hayatını akademik kariyerine adamış tecrübeli ve profesyonel bir psikiyatrist, Lizge Koral. Ömrünü demir parmaklar ardında çürütmeye yeminli, korkusuz ve ruhundaki nefretin esiri olan Aras Ertekin. Birbirinden bağımsız, paramparça iki ruh. Onl...