♤''Sen...''
''Seni hain!''
Halam büyük bir öfke patlamasıyla üzerime yürüyüp beni öyle bir itti ki arkamdaki koltuğa çarpıp yere düştüm.
''Seni nankör! Benim kızımı elimden aldığına seni bin pişman edeceğim!''
Yerdeki bedenimi tekmelemek için yaklaştığında halamdan tam iki dakika önce evime gelen Bülent onu zar zor tutup durdurdu.
''Hanımefendi, durun!"
Bülent, halamla aramdaki gerginliği bilmediğinden bu arbede karşısında oldukça şaşkındı. Eğer şu an burada olmamış olsaydı halam beni resmen darp edecekti. Gerçi bu halamdan beklediğim bir performans sayılırdı.
Tam iki saat önce sosyal hizmetler ile görüşüp avukatım eşliğinde üvey yeğenim Berna'yı halamdan yasal olarak ayırmıştık. Sosyal hizmetler ekibi tamamen denetleme amaçlı halamın evine geldiklerinde gördükleri manzara karşısında şoka uğraşmışlardı. Yalnızca onlar değil ben de inanamamıştım. Halam Berna'ya eli yüzü gözükmeyecek kadar barbarca şiddet uygulamıştı. Berna ise kendini yatak odasına kilitlemiş ve odada öylece baygın yatarken bulmuştuk. Avukatıma bile gerek kalmadan sosyal hizmetler bu manzaradan hemen sonra Berna'yı halamdan ayırmışlardı. Bütün bunlar göz önünde bulundurulunca halamın beni darp etmeye çalışmasını normal karşılıyordum.
Zar zor yerden kalkıp dağılan üzerimi düzelttim.
"O kızın güzel bir hayata ihtiyacı var ve bu seninleyken mümkün bile değildi!"
"Sana mı soracağım ben!"
Sesi öfkeli ve tok çıktı. Onu uzun zamandır bu kadar sinirli ve gözü dönmüş bir şekilde görmemiştim. Öfke duygusu böyle bir zehirdi işte, insana bulaştığı an iliklerine kadar işlerdi.
"Kendi kızıma istediğimi yaparım!""Yapamazsın hala!"
Halam öfkeyle yeniden üzerime yürüdüğünde bir adım geriledim. Yeniden bana saldırmasına izin vermeyecektim.
"O kızı bana geri getirmek için üç günün var. Eğer getirmezsen seni bu defa seni gerçekten öldürürüm Lizge."
"Anlamadım?" dedim şaşkınlıkla. "Sen şimdi beni tehdit mi ediyorsun?"
"Hanımlar..." dedi Bülent aramıza girerek. "Biraz sakin olmaya ne dersiniz?"
"Sen de duydun Bülent, beni düpedüz tehdit etti. Bir avukat olarak ne demek istersin?"
"Bu işe karışmasam daha iyi olacak..." dedi kararsız bir şekilde.
"Seni uyardım, Lizge. Eğer üç gün içinde Berna'yı bana geri getirmezsen sözümü tutarım, beni sakın hafife alma."
Halam çantasını alıp bana tiksinircesine baktıktan hemen sonra evimi terk etti.
"Gördün mü!" dedim Bülent'e dönüp inanamayarak, "Allah bana öyle bir hala vermiş ki resmen kendi yeğenini öldürmekle tehdit ediyor!"
Bülent halamın ardından kapıyı kapattı. "Bir sakin olup neler döndüğünü anlatır mısın?"
"Halamın evlat edindiği küçük bir kız çocuğu var, adı Berna. Berna'ya o kadar kötü davranıyor ki hem fiziksel hem de ruhsal olarak bitik bir durumda. Ben de sabah sosyal hizmetler ekibi ile halamın evine gidip durumu görmelerini sağladım. Karşılaştığımız manzarayı görsen inanamazdın Bülent, Berna'yı şiddet görmüş ve baygın bir şekilde yerde yatarken bulduk. O daha küçücük bir kız çocuğu onda yarattığı travmanın farkında mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikiyatristin Savaşı
Teen FictionBütün hayatını akademik kariyerine adamış tecrübeli ve profesyonel bir psikiyatrist, Lizge Koral. Ömrünü demir parmaklar ardında çürütmeye yeminli, korkusuz ve ruhundaki nefretin esiri olan Aras Ertekin. Birbirinden bağımsız, paramparça iki ruh. Onl...