Selaam.
Bu bölüm +18 hatta +21 sahneler içermektedir.
Dayanamadım kavuşturdum bebeklerimizi. 🫠🫠
İyi okumalar.
♤
"Van Gogh," dedi karşımda gözlerinin içi parıldayan adam. Kulaklarıma dolan notaların sesleri ruhuma iyi geliyordu.
"Virginio Aiello," duraksadım ve nazikçe yanına gidip omzunu okşadım, "...piyano çalabildiğini bilmiyordum."
"Küçükken babam öğretmişti," yüz ifadesi anında soldu, heyecanlı yönü gitti ve piyanoyu çalmayı bıraktı.
"Döndüğümüzde bunu seansta konuşmalıyız Aras," dedim şefkatle, "...ama şimdi lütfen devam et. Seni dinlemek istiyorum."
Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı ve beni kırmadı, devam etti. Aras her konuda o kadar yetenekliydi ki onu yalnızca hayranlıkla izleyebiliyordum. Bu adam benim olmalıydı, her şeyiyle bana ait olmalıydı. Aklım artık başımda değildi sanki uçup gitmişti. Konu Aras Ertekin olduğunda benim için sular duruyordu. Akıl ve mantık denilen şey yok oluyordu.
Usulca hemen yanıbaşımda duran duvara yasladım sırtımı. Kollarımı bağladım akabinde. Bu güzel ellerin çaldığı notaları dinlemek benim için bir lütuf gibiydi.
Keskin yüz hatlarına baktım önce, o kadar güzeldi ki dünyanın en iyi estetik doktoru yapmış gibiydi oysa ki o tamamen doğaldı. Bebeksi burnu ve o dolgun dudaklarıysa en sevdiğim yeriydi vücudunda.
Kırmızı, kanlı ve canlı o dudakları mühürlenmeliydi dudaklarıma.
Kemikli ve damarlı piyanodaki elleri ona kondurulmuş bir diğer lütuftu. Aras bu denli karizmatik olduğunun farkında mıydı acaba?
Melodi kesilince çekti ellerini piyanodan, bakışlarını bana çevirdi.
"Sevdin mi?"
Ona şefkatle gülümsedim. "Bu konuda bu kadar yetenekli olduğunu tahmin etmemiştim."
"Silah kullanmak dışında başka yeteneklerim de var," uzandı ve bileğimden yakalayıp beni yanına çekti, "...yanımda oturmanı istiyorum doktor, benden uzak durmanı istemiyorum."
Başımı omzuna yasladım ve gözlerimi kapattım.
"Ne zaman İstanbul'a döneceğiz Aras? Bafi'yi özledim."
Aras sessizce kıkırdadı. "Sana o küçük itini de getirelim demiştim."
"Mete ile kalması çok daha iyi olacaktı ama."
"Her neyse," bir elini bacak arama attı ve nazikçe okşadı, "...sen sana düşen görevi layığıyla yaptın bundan sonrasını düşünme. Karşılığını alacağız ve birkaç güne dönmüş oluruz."
"Yeni klinik peki, onu yapacak mısın sahiden?"
"Koral Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi döndüğümüzde hazır olacak ve sen klinik şefi olacaksın."
Başımı omzundan kaldırdım ve şaşkınlıkla Aras'a baktım.
"Yok artık!" Şaşkınlığımı gizleyemiyordum.
"Bu kadar hızlı mı?""Evet," dedi gülümseyerek, "...sırf yüzündeki bu mutlu ifadeyi görebilmek için her şeyi yaparım doktor."
"Aras," dedim şaşkınlık ve huzurla, istemsizce kollarına atladım, "...teşekkür ederim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psikiyatristin Savaşı
Teen FictionBütün hayatını akademik kariyerine adamış tecrübeli ve profesyonel bir psikiyatrist, Lizge Koral. Ömrünü demir parmaklar ardında çürütmeye yeminli, korkusuz ve ruhundaki nefretin esiri olan Aras Ertekin. Birbirinden bağımsız, paramparça iki ruh. Onl...