smut bölüm.
Konuşmanın iki kişi arasında yapılması gerekse de benim zihnimin, olduğum yerden baya uzak olması sebebiyle onun kızarmış dudakları aralandığında dikkatimi hemen veremedim.
Ondan uzaklaşmama rağmen peşimden tuvalete gelmesi ne anlama geliyordu? Benim titiz, minik ve masum patronum tuvalette dizlerinin üstüne çökmüştü. Benim için. Bunun bir anlamı olmalıydı. Benim kafamda kurduğum bir şey değildi bu. Artık değildi.
"Aklımda birkaç isim var." dediğinde son iki dakikadır neyden bahsettiğini hatırlamaya çalıştım.
Tuvalet kabininden çıkıp, aynı anda kapıya yöneldiğimiz sırada daha demin yaptıklarını kanıtlayan tek bir şey yoktu tavırlarında. Benim her tarafım daha demin bir şeyler yaşandığını kanıtlarcasına bayık, aynı zamanda garip bir heyecan ve yorgun olduğumu bağırıyordu ama onun gözleri eski sığ renginde, bakışları eski halindeydi. Acaba ben mi hayal ettim lan tüm bunları, diye düşünecekken Patronum aksini bana kanıtlamak istemiş olacak; başını eğip dizlerine baktı.
"Of..." dediğinde sordum.
"Ne oldu?"
"Pantolonun dizleri çıktı. Çok kötü duruyor."
Dertlendiği şeye hiç şaşırmadım. Kapıyı açıp dışarı çıkarken durdum ve kendime gelmeye çalıştım. Onunla yeniden odasına geçerken Korkut benim yerimde oturmaya devam ediyordu. Dora'yı görünce ayağa kalktı, selam verdi.
"Efendim, istediğiniz dosyalar geldi." dediğinde benimle konuştuğunu çok geç anladım.
"Tamamdır." Elimi uzattım. Korkut hemen elimin üstüne mavi bir dosya kapağı bıraktı ve Dora hiç duraksamadan içeri girerken Korkut'a benimle gelmesini söyleyerek içeriye çağırdım onu.
Üçümüz uzun masanın çevresine toplandık ve ben Harita Şefi Gürkan'la ilgili bilgileri ifşa ederken ikisi de sessizce beni dinlemekle yetindiler.
"Bu adam olabilir mi?" dedi Korkut, cümlem bitince.
"Çok bariz olmaz mıydı?" diyen ise bendim.
"Ya çok bariz olacağını düşündüğümüz için buna imkan vermeyeceğimizi anlayıp kendini ifşa ettiyse?"
"Ya böyle düşüneceğimizi bildiğinden risk aldıysa?" dediğim an Korkut ellerini göğsüne kaldırıp geri adım attı. Kafasını da hafifçe yana kaydırıp kontrolü bize bıraktı.
Dora; "Gürkan olamaz."
"Neden?' dedim sert bir sesle.
"Telefonuna girdim." dedi her zaman yaptığı bir şeymiş gibi. Korkut'un gözleri büyüdü ama sesi çıkmadı, ben ise başımı onaylamaz bir şekilde salladıktan sonra devam ettim.
Daha demin benim için dizlerinin üstüne çöktüğünü aklıma getirmemeye çalışıyordum ama Dora diliyle dudağını ıslattığı an konuşmak için açtığım ağzımdan bir koyverme duyuldu. Dudaklarının arasında olduğum beş dakikalık mola hiçbir şekilde yeterli değildi. Sadece o küçük pembe dilini dudağının çevresinde görmek bile pantolonumun içinde yeniden sıcacık ve dapdar olmama yetmişti.
Dora'nın zümrütleri benimkileri bulduğunda aklımı okumuş gibi hemen gözlerinin çevresine gölge yapan kirpikleri yanaklarına düştü. Yutkunuşunu duydum. Duyduk.
"Neyse değil işte."
"Olabilir." dedim koyu bir sesle.
"Olamaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake it til feel it [boyxboy]
RomanceKoskocaman bir şirketi yönetsen de bazen hayat istediğin gibi gitmezdi. Başı dertte olan patronuma akıl vereyim derken kendimi onun düzenlediği bir oyunun içinde bulmak hiç hoş değildi. Her sabah imdat çığlıkları atarak gittiğim işe, artık yalnızca...