Sisli puslu bir yolu yürüyordum, aceleci adımlarımın arasında alkışlar, pis gürültüler duyuluyordu. Birileri sırtıma vuruyor, birileri kulağıma yuhalıyordu ama ben durmuyordum, yürüyordum. Hızım acayip bir ivme almıştı, önümdeki adam durana kadar durmayı aklımdan bile geçirmiyordum.
"Ne yapacağını biliyorsun!" Bu adamı tanıyordum. Koçumdu. Sakallarını kaşıyıp beni ringe ittirirken arkamdan gelen birisi beni boks eldivenleriyle dürttü. Bandajlı ellerimi uzattım, giydirilmelerini izledim. Kırmızı eldivenler ellerimi kapladığı sırada ringin karşısından birisi daha yürümeye başladı.
Sadece saniyeler sonra o da ben de birbirimize öldürücü bakışlar atarak dikiliyorduk. Bir sunucu bizi tanıtıp isimlerimizi söylediği sırada ringe tırmandık. Biz ringe çıkınca kalabalık daha da coşkulandı. Korkunç bir gürültüydü ve kalbimin gümbürtüsünü tamamen bastırması iyi bir şeydi.
Dişlik ağzımda, ellerimde eldivenler ve yüzümde bir maskeyle dümdüz duruyordum. Keza o da öyleydi. İsminin Barbar olduğunu biliyordum, onu araştırmıştım. Ortama yeni girmişti, bundan önce merdiven altı yerlerde dövüştüğünü, hırslı olduğunu biliyordum.
Gözlerimiz ringin ucundan birleşti ve kahveleri benimkileri yıkmaya çalıştı. Hırsına bir örnekti işte bu.
Düdüğün kulakları yakan sesi duyulduğunda birbirimizin üstüne yürüdük. Yüzündeki maskenin irrite edici bir yanı vardı, söküp atmak istediğim.
Kolları hareket pozisyonunda, belini korurken bacakları sürekli hareket halindeydi. Üzerime adımladığını anladığım an geriledim ve savunma pozisyonuna hazırladım kendimi, bedenim gerildi ve tekmesi koluma indiği an bacağını ittirip saldırıya geçtim. Çevik yumruğumu savuşturdu ve aynı anda saldırıya yumrukla karşılık verdi. Kolumu kaldırdım ve mavi box eldiveni beni sıyırırken bir çelme çakıp diğer yumruğumu karnına indirdim.
Bedeni sarsılmazdı, büküldü ama kırılmadı. Çenesini sıkarak bana bir yumruk savurdu, bloke edip geriledim. Alan açtım, tekmemi üst bacağına indirip dengesini bozdum yeniden ama bu kez çabuk toparladı hatta o arada derede güzel bir yumruk indirdi bana.
Sonraki birkaç dakika birbirimizi yumrukladık, tekmeledik. Üstünlük kurmaya çalıştık, birbirimizi kıstırdık ama asla istediğimiz gibi bir fark yaratamadık. Ben ondan güçlüydüm, uzundum ve daha tecrübeliydim ancak onun hırsı onun benziniydi ve tükenmiyordu. Çoğu zaman haşatı çıkan o olsa da, elimden kurtulmanın bir yolunu her seferinde buluyordu.
Sinir bozucuydu.
Çok sinir bozucuydu.
Arkamda koçum bağırıyordu, insanlar haykırıyordu ve bizim üzerimize oynanan bahis sayesinde etraf baya ateşlenmişti, her kafadan bir ses çıkıyordu.
Sonunda bu işin bitmesini istediğime karar verdim: Bu çocuğu buraya gömecektim. Kararlı adımlarla üzerine yürüdüm ve daha yumruğu bana inmeden yumruğunu uzattığı kolunu sıkıştırıp onu söylediğim gibi ringe gömdüm. Aslında üzerine oturup onu yumruklamak istesem de bir şekilde beni üzerine çekmeyi başardığı için beraber düştük.
Üzerine oturup yumruğumu kaldıracağım sırada belini bana doğru kaldırıp kaşla göz arasında yerlerimizi değiştirdi. Öyle şok oldum ki tepki veremeden yumruğunu bana indirene kadar altta kaldığımı anlayamadım.
Şokla yumruklardan ilkini yesem de ikincisi yüzüme bir santim kala başımı çevirdim, gücümü kullanarak onu yeniden altıma aldım. Beni şaşırtmasına müsaade etmemek için bacaklarımı belinde sıkılaştırıp yumruklarımı kullanmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake it til feel it [boyxboy]
RomanceKoskocaman bir şirketi yönetsen de bazen hayat istediğin gibi gitmezdi. Başı dertte olan patronuma akıl vereyim derken kendimi onun düzenlediği bir oyunun içinde bulmak hiç hoş değildi. Her sabah imdat çığlıkları atarak gittiğim işe, artık yalnızca...