medya: caner
Haksız sayılmazdım. Günün geri kalanında ayrılmaz ikili hem beni hem de Dora Bey'in asistanı Rüştü Bey'i diken üstünde tutacak bir sürü olay yaşandı. Dora Bey inatla rutin yaptığı şeyleri gerçekleştirmeye ve Saliha Teyze de onu sabote etmeye son hız devam etti.
İkisini sağ salim ofise bıraksam da dışarıya taşan bağırışmalardan anladığım kadarıyla ikisinden birisi ofisi tabutu yapmak üzereydi.
Tam sessizlik ortaya çıkacakken bir şeyler oluyordu; örneğin genel müdürler toplantısı, Saliha Teyze'nin kahve içmek istemesi gibi. En son Dora Bey, "Lütfen susar mısın artık?!" diye bağırmıştı ve kadın kıpkırmızı olmuş bir suratla kendini dışarı atmıştı.
Rüştü Bey'in yanındaki küçük masa bana aitti. Orada gün içinde uyuklama, bütün gün oyun oynamak gibi etkinlikler geçirsem de ilk kez dört kulak patronumun odasını dinlemiştim.
Saliha Teyze dışarı soluk soluğa çıkınca hemen dönen sandalyemden fırladım. Kadına yerimi verdim.
Kadıncağız elini zarafetle kaldırıp reddetti. "Yok evladım. Biraz dışarıda temiz hava almalıyım."
Hemen işaret parmağımla dar koridoru gösterdim.
"Koridorun sonunda bir teras var."
Kadın bana minnetle bakıp ağır aksak adımlarla o tarafa yürümeye başladığında vicdanım asla rahat etmediği için, kadına yardım etmek için kolumu uzattım.
"Ben götüreyim?"
Kadın dudaklarını bastırıp koluma girdi. "Sen gerçekten iyi bir çocuksun değil mi Caner evladım?"
Utangaç bir şekilde başımı yere eğdim. "Deniyorum efendim."
"Bana Saliha Teyze diyebilirsin."
Kendimi inanılmaz rahatsız hissederek başımı iki yana salladım. "Yok olmaz. Teşekkür ederim."
Kadının aklar düşmüş saçları terasa çıktığımız sırada rüzgar sayesinde dalgalandı. Kırmızıya boyanmış dudaklarını yemeye başlayan kadın zoraki bir şekilde ferah terastaki kapıya en yakın masaya oturdu. İnanılmaz yorgun gözüküyordu.
Gidip gitmemek konusunda kararsız kalarak bir kadına bir de kapıya baktım. Birinci önceliğim Dora Bey'i korumak olduğu için aksi söylenmedikçe masamı asla terk etmezdim.
Kadın ikilemde kaldığımı fark edip beni büyük bir yükten kurtardı. "Otur Caner evladım."
Yavaşça oturdum. Sessizlik içerisinde rüzgarın sesini ve uzaktan gelen aşağıdaki trafiği dinledik.
"Asım zor, değil mi?"
Bu, bugün buna benzer aldığım ikinci soruydu. İlki Gizem'leydi ve sonu iyi bitmemişti.
"Ben kolay zorlanmam. O yüzden bir sorunum yok."
Saliha Teyze bana hayranlıkla baktı. Sonra Dora Bey'e miras bıraktığı yeşillerini masanın plastik yüzeyinde gezdirdi.
"Çocukluğundan beri onun hiç ağladığını görmedim. Biraz duygu görmek istiyorum gözlerinde, biraz sevsin ve sevilsin istiyorum. Kötü mü ediyorum?"
"Dora Bey işkolik birisi. İşinden daha çok, kimseyi sevebileceğini sanmıyorum. Kendisini bile o kadar sevmiyordur bence."
Kadın güldü. Küçük bir çocuk gibi gülüşü kıkırtıya evrildi. İnanılmaz şirin bir kadındı, normalde yaşlı insanlardan nefret etsem de, bu kadın bir istisnaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake it til feel it [boyxboy]
RomanceKoskocaman bir şirketi yönetsen de bazen hayat istediğin gibi gitmezdi. Başı dertte olan patronuma akıl vereyim derken kendimi onun düzenlediği bir oyunun içinde bulmak hiç hoş değildi. Her sabah imdat çığlıkları atarak gittiğim işe, artık yalnızca...