İçeride, büyük bir dejavunun ortasında kalakalmıştık. Üçümüzde mutfak masasında, ilk kez Saliha Teyze'yle tanıştığım günkü gibi oturma planındaydık.
Dora tam karşımdaydı ve ilk günkü kadar masumdu. Sevgili robot patronum, ninesine küçük bir çocuğun inatçı isyanını sürdürmesi gibi kibirle karışık bir öfkeyle bakıyordu. Kolları göğsünde kavuşmuştu.
"Bizi böyle paylaman hiç ama hiç hoş değ–"
"Bir haftadır ortada olmayan birisi için fazla iddialı konuşuyorsunuz beyefendi." Baston yere patladı ve sessizlik çöktü. Kimse Saliha Teyzenin sözünün üstüne söz söylemeye cesaret edemedi.
Manyak patronum bile dilini yutmuşçasına dudaklarını birbirine bastırıyordu.
"Neden gittiniz?"
Dora kafasıyla beni işaret etti. "O gitti."
Kaşlarımı şaşkınlıkla kaldırıp ona baktım. "Neden acaba?" diye sordum üste çıkan bir sesle.
"Neden olduğu önemsiz–"
"Kesin bir şey yaptın! Eşek sıpası!" Saliha Teyze, Dora'nın kafasına patlatıp onu paylarken keyifle oturduğum yere yayıldım. Hiç de beyefendiyi kollayasım yoktu, bak sen şu işe...
"Ya nine!"
"Sus!"
"Nine!" Kollarıyla kafasını kollamaya çalışan yakışıklı patronumu sırıtarak izlerken Saliha Teyze sonunda tatmin olmuş bir halde indirdi sopasını.
"Korkut oğlum olmasa yüz kere polisi arardım, siz yine dua edin... Ne kadar endişelendim. Kalbime iniyordu da Hakan sakinleştirdi beni."
Dora robotluğundan ödün vermeden; "Umarım evimde sakinleştirmemişlerdir seni–"
Saliha Teyze'nin ölümcül nükleer bakışlarıyla patronum susup dudaklarını birbirine bastırdı.
"Evinde parti düzenledim! Eşek!" diyip sopasını, bastonunu, kaldırdığında Dora kedi gibi masadan fırladı.
"Rica ediyorum Caner'in önünde daha fazla canımı yakma!"
İsmimi telaffuz edişi ayrı şirindi, cümlesi ayrı... Of ya... Şimdiden çok özlemiştim onu. Ufak bir temasa bile razı bir şekilde avuçlarımla masaya basarak ayaklandım.
"Canın mı yandı?"
"Yandı tabi!" dedi ve çocuk gibi bana uzandığında ellerinin kollarımın üstüne rahatça koydu. Bir elim hafifçe belinden diğeri ise çenesinden onu kendime çevirdim. Yüzünde sopa izi arasam da zümrüt yeşiller dışında tehlikeli bir şey yoktu.
"İyi görünüyorsun–" dediğim sırada yüzündeki o masumane gülüşün şeytani versiyonuna evrilişine şahit oldum. Çenesini parmaklarımın arasında hafifçe sıkarken dudaklarını kendiminkileriyle örtmeyi ve gülüşünden öpmeyi delicesine istedim. Bu çocuk, su gibi bir şey olmuştu benim için.
"Yalan mı söyledin?" diye gözlerimi kısarak onu sorguladığım sırada yalandan olduğu çok belli bir öksürük sesiyle ikimizde donakaldık.
Aniden varlığını sildiğimiz Saliha Teyze bize üç gözümüz, iki boynuzumuz varmış gibi bakıyordu. Hemen iki adım geri kaçtığım sırada kulaklarımın arkasından mandallar tutuyormuş gibi kızarmıştı duyu organlarım.
"Siz... Siz yine sevgili misiniz yoksa?"
"Nine..." dedi Dora bir nefes alıp yeniden masaya yürüdü ve yerine kaykıldı. "Biz–"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
fake it til feel it [boyxboy]
RomanceKoskocaman bir şirketi yönetsen de bazen hayat istediğin gibi gitmezdi. Başı dertte olan patronuma akıl vereyim derken kendimi onun düzenlediği bir oyunun içinde bulmak hiç hoş değildi. Her sabah imdat çığlıkları atarak gittiğim işe, artık yalnızca...