özel bölüm

870 78 40
                                    

smut bölüm.

Eski patronum manyaktı. İşi onun her şeyiydi, saçma sapan rutinleri vardı, kendisinden başka hiçbir şeyi düşünmeyen ve duygusal anlamda gerizekalıydı. Gerçekte ne kadar zeki olduğu; birisinin elini bile sıkamadığı, bir taksi bile çeviremediği zamanlarla gölgede kalıyordu.

Artık öyle olmasa bile, şimdi her konuda eşit olsak dahi, manyak oluşu hiç değişmemişti cidden.

"Deli misin sen?" diyerek girdim eve. Elimdeki telefonu ve dişlerimi sıkmaktan canım acıyordu ama umrumda bile değildi.

Kapı arkamdan sert bir sesle kapanırken ben çoktan mutfağa girmiştim, orada yoktu. Mutfaktan bahçeye açılan sürgülü kapıdan da dışarıya baktım. Dışarıda da yoktu.

Bana gönderdiği fotoğrafın içeriden olduğunu bilmeme rağmen, panikten ne yaptığımı şaşırmıştım.

Salonda olmadığını bildiğim için aşağıya giden merdivenlere kararsız bir bakış attım. Yukarıda yatak odamızda olamazdı, gününü odada geçirmekten nefret ediyordu bu yüzden aşağıya yöneldim bir an bile duraksamadan.

"Dora?" diye bağırdığımda sesler aşağıdan hareketlendi ve odaya girdiğimde koşu bandının kenarına çökmüş ayağını tutan adamı görünce rahatlayarak bir iç çektim.

"Seni döveceğim." dedim, ona doğru hamle yaparken. Ayak ucunda durduğumda, kafasını kaldırdı, dudağını hafifçe büzerek masum bakışı beni hiç etkilemedi, yukarıdan ona kızgın bir bakış attım.

Heykel beyazlığındaki teninde inci taneleri gibi birikmiş boncuk boncuk terler yeşil gözlerini daha parlak gösteriyordu. Acı içinde bile olsa, güzelliği her geçen yılda katlanıyordu ve ne zaman ona ciddi anlamda baksam hem bir farklılık ve hem de bir tanıdıklık buluyordum.

Uzun zamandır Psikoloğa giden ve kendi iç huzurunu bulmaya çalışan canım sevgilim, şirketinin haklarından tamamen vazgeçip bağımsız bir çalışan olmuştu ki kendisi bu bağımsız çalışma işinin işsizlik için süslü bir söz olduğunu da sıklıkla derdi, tam olarak bu sebepten kendini her türlü hobiye ve koleksiyona vermişti.

İlk önce at bakmakla ve binmekle başlayan serüvenimiz iki ay sonra atın sırtından düşmek suretiyle ikimizin de bacağının kırılmasıyla sonuçlanmıştı. Onu yakalamak için altına girmiş olmasaydım iki bacağını da kıracak olmasına hiç aldırmamıştı ama sonunda kendisine uygun olmadığını da anlamıştı.

O seneyi sanatçı ruhunu beslemek için kullanmaya devam eden Dora, bu kez de o sergi senin bu sergi benim bu resim benim diğeri senin diyerek denize ve ormana bakan ıssız evimizi bir tür müzeye çevirmişti. Öyle ki sıklıkla ziyaretimize gelen Sanat Tarihçisi arkadaşımız birkaç arkadaşını da davet etmek isteyince büyük bir parti düzenlemek zorunda kalmıştık.

Parti güzeldi ama değnekle dolaşan iki şapşaldan ibaret olduğumuzu diğerleriyle olan fotoğraflarımızı her gördüğümüzde anlamış bulunduk, bir daha da parti düzenlemedik ve çoğu tabloyu da aynı arkadaşa yüksek fiyattan sattık.

Dora'nın hiç bitmeyen bir serveti vardı ve şirketteki haklarından vazgeçse de yaptığı oyunlardan geçmediği için sene içerisinde fonlardan büyük paralar geliyordu. Bu parayı hem hayır işlerine hem de kendisine ayıran Dora bu kez de tutturmuştu bir Avrupa Turu diye ki kendisi zaten Avrupa'da ve Amerika'da okuduğu için bilmediği yer yoktu ancak Londra'da birlikte geçireceğimiz iki sefil haftadan sonra neyse ki bu isteğinden de vazgeçmişti.

Kırık bacağının kaynamasına özen göstermeden bu kez de su sporlarına merak salan arkadaş evimizin önündeki denize bile girerken on kere düşünmesine rağmen kaydolduğu kursla Antalya'da bir koyda dalmaya gitmişti.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 03 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

fake it til feel it [boyxboy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin