13

391 49 17
                                    

Anahtarları buldum ve evden çıkıp karakola geçtim.

Kapıda Jay'le karşılaştık. "Oo sonunda işe gelebilmişsin."

"Hm hm gelebildim."

"Jaeyun olayını ne yaptın?"

"Benim için eskiden çalıştığı yerleri öğrenebilir misin?"

"Tamam tamam. Sen bulamadın mı bir şey."

"Çıkan sonuca göre bakıcaz."

"Ne sonucu?"

"Dedim ya eskiden çalıştığı yerleri öğren."

"Ha ona göre tamam."

"Sen ne yaptın? Bulabildin mi Jaeyun harici başka birini?"

"Eski sevgilisi ve kardeşinden şüpheleniyorum."

"Niye?"

"Şu çocuğun çalıştığı yerleri bulalım her şeyi detaylıca anlatırım."

"Tamam odadayım ben."

"Hadi kolay gelsin."

"Sağ ol." dedim ve odaya geçtim. Jaeyun'un dosyalarını çıkardım. Dosyada gezerken fotoğrafı karşıma çıktı. Gözleri oldu dikkatimi çeken tarafı. Sonra da dudakları, aynı rüyamdaki gibi...

Gerçekte dudaklarını öyle hissetsem nasıl tepki verebilirdim?

"Kendine gel Heeseung." diyip yanaklarıma vurarken açılan kapıyla duraksamam bir oldu.

"Ne oldu?"

"Amirim bir yangın vakası var da."

"Eee?"

"Ev ölen kişinin evi. Şüpheli üç kişi cinayetten de şüpheli kişiler."

"Kimler?"

"Kim Seoyun, Park Baekhyun ve Sim Jaeyun."

"Sim Jaeyun mu?"

"Evet."

"Yangın ne zaman çıktı?"

"Bu sabah, saat altı civarlarında."

"Kim Seoyun ve Park Baekhyun'u Jay'e yönlendirin ben Sim Jaeyun'u hâlledeceğim."

"Tamamdır. Kolay gelsin."

"Sana da." dediğimde odadan çıktı. "Ya çok gerçekçi yalan söylüyorsun ya da cidden çok şanssızsın."

Odadan çıktım ve Jaeyun'un olduğu sorgu odasına girdim.

Beni görünce "Yine mi sen?"

"Özlemedin mi?"

"Hiç özlemedim."

"Tüh ben de sen istersin diye seni kelepçeleyecektim."

"Rüyanda kelepçelemişsindir."

Elimdeki dosyayı masaya koydum ve ilk gün ki gibi tek kelepçesini açarak arkadan iki elini de kelepçeledim.

"Teşekküre gerek yok. Alışmışsındır hem artık."

"Heeseung-"

"Polis Bey. Konuş bakalım. Çok iyi bir yalancı mısın yoksa sadece çok mu şanssızsın?"

"Neden burda olduğumu bile bilmiyorum."

"Ölen adamın evi yanmış. Kim yakmış olabilir?"

"Ben olmadığım kesin."

"O zaman niye iki olayda da şüpheli sensin?"

"Birincisini sen de biliyorsun ama ikincisini ikimiz de bilmiyoruz kabul et."

"Saat kaçtı gittiğinde?"

"Sabah erkendi."

"Kaçtı?"

"Bilmiyorum güneş açmıştı. Bakmadım saate."

"Altı gibi mi?"

"Sabah altıda hava karanlık oluyo, dalga mı geçiyosun benimle?"

"Ben seninle dalga geçmiyorum ama şüpheli olarak alınıp o saatte olay yerinde olmaman biraz değişik geliyor sanki sen benimle dalga geçermiş gibisin."

"Çünkü suçlu ben değilim ve seninle dalga geçmiyorum."

Yanına gittim. Çenesini tuttum ve kendime doğru kaldırdım.

"Böyle olucağını bilseydim gitmene izin vermezdim."

"Ben bir şey yapmadım."

"Şüpheli olarak alınmanın sebebi o adamın da eskiden orda çalışması."

"Bu benim suçlu olduğum anlamına gelmiyor."

"Ya sana atılan o iftirayı o attıysa?"

"Kimin attığını bilmiyorum ama eğer o atmış olsaydı bile öldürecek kadar nefret etmezdim emin ol."

"Kendin söyledin kendi aklınca intikam almak istediğin için neredeyse orayı yakacağını."

"Arada çok büyük bir fark var."

"İkisi de sonuçta suç."

"Ama sonuçta ikisini de yapmadım."

"Neredeyse yapacaktın."

"Biri öldü. Yapıldı bile. Diğeriyse yapılamadan kaldı. Bak arada yine bir fark var. Ama ortak bir sonuç var ne onun evini ne ormanı yaktım ne de onu öldürdüm. Suç olan hiçbir şey yapmadım."

Çenesini bıraktım ve masadan dosyayı aldım. "Şimdilik gidebilirsin."

Boy You Really Got My Soul | HeejakeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin