BÖLÜM 1

3.7K 363 998
                                    


Öncelikle herkese merhaba! Şimdiden Divane'nin yolunda ona eşlik edeceğiniz için teşekkür ederiz. Divane benim karanlığımın doğduğu gün doğdu ve kendi karanlığı ile benim yolumu aydınlattı. Dilerim ki aynı karanlık sizin de yolunuzu aydınlatır...

Divane'nin dünyasına hoşgeldiniz.
Burada ben yokum, siz de yoksunuz, sadece Divane'nin karanlığı var.

.
.
.

"HİKAYEDEKİ KARAKTERLER GERÇEKLİKLE ÖRTÜŞMEKTEDİR."

-O halde başlayalım!-

-O halde başlayalım!-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


🎱

Geçmişten bir an;
.
.
.

Karanlık. Başından, ve devamından bihaber olunan bir karanlık. Aldığı nefes zulüm olmaya başlarken kulağına ciğerinden gelen hırıltılarla beraber asi ve azgın bir köpeğin de hırıltıları doluyordu. Olduğu yerde son kalan gücüyle çırpınırken, bedenini sarmalayan zincirlerin gürültüsü köpeğin sesini daha da korkunç bir hale getiriyordu. Kaç gündür aç ve susuz olduğunu unutmuştu. Bu durum zincirlerden kurtulmasını artık imkansız hale getirmişti. Sökülen tırnakları, kırılan parmakları artık ölüme daha yakın olduğunu hatırlatıyordu her dakika. Bulunduğu mekana tekrardan o mekanik ses doldu.

"Senden istediğimiz şey basit. O kıymetli devletinin sakladığı kara kutunun yerini söyle. Biz de seni en azından aç bir köpeğe yem etmekten kurtaralım."

Adım sesleri git gide yaklaşıyordu. Köpeğin aç olduğunu belli eden hırıltıları da. Köpeğin yere değen patilerinin tıkırtısına kadar duyabiliyordu. Kaç gündür gözlerinin bağlı olmasından dolayı işitme duyusu daha fazla hassaslaşmıştı. Ancak o da aldığı darbelerle etkisini yavaş yavaş kaybediyordu.

"Devletimin sırrını sizin gibi aç köpeklere yem edeceğime bu aciz bedeni yem ederim. Anlamadınız mı hala?"

Acizdi. Her insan gibi. Acziyetleri olmasaydı şu an elleri kolları bağlı bir şekilde düşmana esir olmazdı. Halbu ki tüm bunlardan kurtulabilecek kadar iyiydi.
Birkaç saniye süren sessizlikten sonra üzerine buz gibi koca bir kova su çarpılmıştı. Onu düşüncelerinden sıyırmıştı buzlarla dolu bir kova su. Kahkaha atmaya başladı. "Bu su çok iyi geldi."

"Bu nasıl?"

Yüzüne inen sert bir yumrukla çenesinin yer değiştirdiğini düşünmeye başlamıştı çoktan. Ölürken en azından düz bir suratla ölmeyi isterdi. Ağzına biriken kanlar çoktan yere süzülürken gülümsedi. Dayaktan ya da işkenceden ölmezse eğer, kan kaybı ya da iç kanamadan dolayı mutlaka ölecekti.

DİVANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin