BÖLÜM 3

1.6K 302 451
                                    



.
.
.
.
.
.
.

GEÇMİŞTEN BİR AN;

07.02.2020

Korku. Sadece içini değil tüm zerrelerini kaplayan bir korku. Derin bir nefes bırakıp elindeki silahı sıkıca kavradı. Korkusunu düşünmek için iyi bir zaman değildi. Yer değiştirebilmek için ateşin durmasını bekliyordu. Ateş sesleri bir anlığına kesildiği vakit kafasını uzatıp temiz olduğuna kanaat getirince arkasındaki arkadaşlarına işaret parmağı ve orta parmağı ile sinyal verdi.

Duvardan çıkan arkadaşının peşine seri bir şekilde arkasını kontrol ederek o da çıkmıştı. Karşılarına çıkan bir başka silahlıyı daha tek kurşunla yerle bir etti arkadaşı.

"Ertan, ne durumdayız?"

Kulaklığına dolan ses ile korkusu merakla karışmıştı.
"Hala konumlarını koruyorlar komutanım. Ama bir hareketlilik var. Fuat komutanım girdi galiba."
"Galiba ne lan! Düzgün brif ver."
"Emredersiniz komutanım!"

Telsizde ufak çaplı bir azar yaşanırken Fırat çıktığı merdivende hala kendisi ile beraber gelen arkadaşını koruyordu.
İkizi görev gereği bir teslimat gerçekleştirecekti. Teslimat terkedilmiş bir meskun mahaldeydi. Bir silah ticareti teslimatı gerçekleşecekti. Ertan dışarıdan teslimatın olacağı odayı gözlüyordu. Ekrem yüzbaşı ve Mustafa Ali yüzbaşı birkaç askerle beraber binaya önden giriş yaparken, Fırat Teğmen de yanındaki arkadaşı ile beraber arkadan giriş yapmıştı binaya.

"Ne durumdasınız Fırat Teğmen?"
"İlerliyoruz yüzbaşım. Üç leşimiz var."
Görev basitti. Teslimat gerçekleştiği anda Ertan haber verecekti. Geriye kalanlar ise Fuat zarar görmeden teslimatın olacağı odayı basacaktı.
"Komutanım. Fuat komutanım odada. Ancak görüş açımdan çıktılar."

Fırat ilk defa bir görevde bu kadar korkuyla dolmuştu. Bir terslik çıkacağını hissediyordu. Canının yarısı kardeşine bir şey olacak gibi hissediyordu. Önem vermemeye çalıştı bu düşünceye.
Bina içerisindeki silah sesleri artmaya başladığında ön cephede bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Dikkatinin dağılmaması gerekiyordu Fırat'ın çünkü merdivenlerin başında bekleyen iki adam daha vardı. Arkadaşı hemen dizinin üstüne çöküp silahını doğrulttuğunda sağında kalıp diğer adamı da kendisine ayırmıştı. Ancak iki kişi ile sınırlı kalmamıştı gelenler. Merdivende siper edinecekleri bir şey olmadığı için arkadaşı ile açık ateşin altında kalıp silah kullanma becerilerini konuşturdular. Her gelen önceki arkadaşının üzerine devriliyordu.

"Bitti galiba komutanım ilerleyelim mi?"
Kafasını aşağı yukarı salladı. Birkaç basamak ilerlemişlerdi. Temiz görünüyordu. Merdivenin ortalarında yukarıdaki koridorda elinde telefonla ve telaşla haber veren birini gördüğünde kafasına isabet edecek olan bir kurşunu yollamıştı.
Fırat arkasını temizleye temizleye arkadaşlarının yanına doğru ilerliyordu. Telsizden duyduğu tek ses kallavi bir küfür oldu.
Kimden geldiğini anlamamıştı.

Timden arkadaşları tam şu anda Fuat'tan gelecek tek bir haberi bekliyordu. Fuat ise elindeki çanta karşısındaki adamın yemeğinin bitmesini bekliyordu. Bu yemek yeme faslının her anı midesinin bulantısını artıyordu. Karşısındaki pisliğin adamlarından biri perdeleri kapattığında Fuat gerilmişti ancak belli etmedi.
"Kusura bakma asker. Ne kadar bize silah da satsan siz Türklere hiç bir zaman tam anlamıyla güvenemeyeceğim. "

DİVANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin