•
•
•
Kaçıncı adımlayışı olduğunu sayamamıştı soğuk zemini. Su ısıtıcının kaynama noktasına gelmesi her zamankinden daha uzun sürmüş, attığı adımların üzerindeki yük her zamankinden daha ağırdı.
Elindeki poşet çaydan yükselen meyve kokusu düşüncelerine karışıp her şeyi daha zor bir hale getiriyordu. İlyas onu açığa çıkardıktan sonra onu bir nevi ev hapsine mahkum etmişti. Eski bir apartman dairesine tıkılmıştı birkaç gündür. Time haber uçuramaması için telefonuna ve bilgisayarına el koymuştu. Ona gelen her aramadan ve mesajdan haberi vardı. Binbaşı için çalıştığını öğrenmiş olması onun için büyük bir zaafiyetti. Açığa çıkması an meselesiydi. Bu da hayatının son günlerini yaşıyor olduğunu gösteriyordu.
Ölümü için olası günleri hesaplarken ısıtıcıdan gelen tık sesi ile korkudan sıçramıştı. Vücuduna yayılan adrenalin kısa bir sürede yok olurken kafasını iki yana sallayıp sanki mümkünmüş gibi düşüncelerini düzene sokmaya çalışmıştı. Tezgahın üzerindeki mavi kupasına su koyup Korkut'un ona verdiği meyveli çayı içine bıraktı. Kaynar suya çayın rengi yavaş yavaş dağılırken yüzüne de çayın kırmızlığından bir gülümseme yayılmıştı.
Korkut'un onu düşünmüş olması Süeda için büyük bir kırılma anıydı. Korkut'un Begüm'den başka birini düşünmeyeceğine bu kadar eminken şimdi ona meyve çayı ve dudak kremi vermiş olması Süeda'nın aklı ile kalbinin yerini değiştiriyordu. İstemeden o karanlık gözlerin hakimiyeti altına çoktan girmişti. Ve o karanlık gözlerin Begüm'e her aydınlanmasında kalbi Korkut'un vazgeçtiği karanlığına bulanıyordu.
"Zeynep."
Sesi duymuştu. Ancak dönüp o yüzü görmeye tahammülü yoktu.
"Ne var?""Acıktığını söylemiştin. Şimdi sadece çay mı içeceksin?"
Süeda kod adından daha çok nefret etmeye başlamıştı. Tezgahın üstündeki çaydan bir yudum alıp daha çok gülümsedi.
"Hayır yemek siparişi vereceğim şimdi."
"Sana koskoca bir malikane ve de onlarca hizmetçi vaadetmişken dışarıdan sipariş etmene anlam veremiyorum. Ve bu da beni daha çok şüphelendiriyor. Binbaşı bu kadar ensemdeyken sana asla güvenemem. Benden hallet sipariş işini."Süeda alayla gülümserken hala İlyas'ın yüzüne bakmıyordu. Cama çevirdi kafasını.
"Senin parana ihtiyacım yok.''
"Olduğunu söylemedim. Benden hallet. Senden her türlü ihaneti beklediğim için benim telefonumdan halletmeni istiyorum."Süeda çayı tekrar tezgaha bıraktı. Aslında aç değildi. Sadece Korkut'a ulaşmasının tek yolu yemek siparişi vermekten geçiyordu. Time ulaşabileceği bütün yollar İlyas'ın elindeydi.
"Tamam Allah'ın cezası. Ama kendi paramla öderim."
İlyas gülümseyerek telefonunu uzattı. Süeda masanın kenarındaki sandalyelerden birine çöktü. Öylesine bir yemek siparişi verdi herkesin kullandığı online siteden.
Daha sonra telefonu masaya bıraktı.
"Kartımı alıp geleceğim."Sandalyeden kalkıp mutfağın kapısına yaklaştığında İlyas kolunu yakaladı.
"Tek bir yanlış hareketinde biliyorsun, söz verdiğim herkesi öldürürüm."Süeda sertçe kolunu kurtardı. Hemen hemen aynı boyda olduğu İlyas'ın gözlerinin ta içine baktı.
"Merak etme. Ben senin aksine insanların yaşaması için uğraşıyorum. Gereksiz tehditler savurmana gerek yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANE
General FictionBen Divane. Resmiyette Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı'nın ortak personeller ile eğittiği, vatanın birliği ve bütünlüğünü bozacak her türlü eylem ve söylem karşısında edindiğim donanımlar ile gerek savunmada gerekse saldırıda h...