Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 💫
•
•
•Onu senelerdir seviyordu. Her sabah uyandığında, her gece yattığında, hatta ve hatta yanında bir başka kadın varken dahi aklındaydı. Hiç umudu olmamasına karşın, belki bugün hayatıma bir şekilde dahil olur diye umut ettiği tek kadın oydu. Onu hala tanımıyordu, bilmiyordu henüz sevdiğini bildiği kadını.
Bildiği tek şey onunla ilgili en ufak bir detayda bile kalbinin ritminin değişmesiydi.
Bir şimşek çakması gibi birden birbirlerinin hayatlarında bulmuşlardı birbirlerini. Bu kadar hızlı gitmek Mustafa Ali'yi tedirgin dahi etmiyordu. Bu aşkı hak ettiğine inanıyordu. Tanıdıkça sevmeyecekti, severek tanıyacaktı Aybüke'sini.
"Sana kaç kere sordum! Bir sıkıntı mı var diye sordum ve bana yalan söyledin! Yok dedin!"
Mustafa Ali'ye yeni radikal kararlar aldıran o tuzlu öpücükten sonra sevgilisini kollarının arasında sakinleştirmeye çalışıyordu. Ve Aybüke ise birkaç dakikadır da yüksek perdeden konuşuyordu. Mustafa Ali yalan kelimesini duyunca biraz geri çekilip Aybüke'nin kızaran gözlerine baktı. Az önce ellerinden bir bombanın geçmiş olmasının verdiği gerginlikle Aybüke'nin tepkisi karşısında o da sakin kalamamıştı.
"Aybüke ben yalan söylemem! Sen sorduğun zaman bir sıkıntı yoktu zaten. Ayrıca olsa bile sana nasıl söylememi bekliyorsun?"
Aybüke omuzların Mustafa Ali'nin ellerinden kurtarıp göz yaşlarını sildi. Bütün göz makyajı eline geldiğinde daha çok sinirlenmişti.
"Ben çocuk değilim Mustafa Ali. En azından böyle bir durumda bana bunu belirtsen ben zaten ona göre davranırım. Seni burada parçalara ayrılırken görebilirdim farkında mısın?"
"Benim işim bu! Silah arkadaşlarıma bile söylemedim onları tehlikeye atmamak için, sana nasıl söylememi bekliyorsun Aybüke? Senelerdir bir askerle yaşıyorsun. Her şeyin söylenmeyeceğini bilmen gerekir."
"Evet bir askerle yaşıyorum ve evet senin işin belli ki bomba imha etmek! Ama koruyucu kıyafetin olmadan nasıl bunu yaparsın?"
Mustafa Ali sıkıntı ile elini saçlarına attı.
"Şartlar ne gerektiriyorsa onu yaptım Aybüke!"
İkisi de fazla gergindi ve ses tonları ile birlikte öfkeleri de yükseliyordu. Mustafa Ali, Aybüke'sini kıracak herhangi bir söz söylememek adına derin bir nefes alıp öfkesini kontrol etmeye çalıştı.
Aybüke ise içinde Mustafa Ali'nin söylediklerini tarttı. Yüreğindeki o korku silinmese bile biraz sakinleşmeyi denedi. Mustafa Ali sakinleşmek adına ondan biraz uzaklaşmıştı. Aybüke'ye arkasını dönmüş elleri belinde volta atıyordu birkaç adımla. Mustafa Ali hala öfkesi ile boğuşurken Aybüke onun geniş omuzlarına ve beyaz gömleğin içinde fazlasıyla davetkar olan sırt kaslarına gözü değmişti.
Hayır,hayır,hayır diye defalarca tekrarladı içinden. Bu kadar yüksek gerilimin peşine adamın vücut hatları hakkında değerlendirme yapamazsın diye düşündü. Dürtülerine engel olup tekrardan öfkeli haline dönmek istese bile artık Mustafa Ali Tanış batağına düşmüştü. Öfkesi bedenini terk etmiş yerine bir çift yeşil göze tav olan Aybüke serilmişti.
Ki Mustafa Ali de hissetmiş gibi bir anda voltasına son verip gözlerini Aybüke'ye dikti. Gözlerindeki yeşillere sevgiyle öfkenin karışımı ayrı bir renk katmış gibiydi.
"Sakinleştin mi?"
Az önce ortalığı birbirine katan Aybüke değilmiş gibi kırılgan bir sesle nazlanmıştı sevgilisine. Mustafa Ali başta bu naza karşı koymaya çalıştı. Tek kaşını kaldırdı ustalıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANE
General FictionBen Divane. Resmiyette Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı'nın ortak personeller ile eğittiği, vatanın birliği ve bütünlüğünü bozacak her türlü eylem ve söylem karşısında edindiğim donanımlar ile gerek savunmada gerekse saldırıda h...