BÖLÜM 13

591 146 30
                                    

(Çin Prensesi ve Yüzbaşı)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Çin Prensesi ve Yüzbaşı)



Satır aralarında buluşalım...
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum... ♥️






Çalan müzik, insanların uğultusu, ağlayan bebekler, koşuşturan çocuklar ve sürekli kendisine dansa kalkması için ısrarda bulunan akrabaları Aybüke'nin tahammül seviyesinin sonunu getirmişti. Aklı hala mantığının dürtüleri ile attığı mesajdaydı. Duygularına acımadan Mustafa Ali ile tüm bağını koparmak adına atmıştı mesajını. Bir daha karşısına çıkmasını istememişti.


Çünkü bir daha o yeşil gözlerle denk gelirse kalbine yenik düşecekti.

Çünkü bir daha o gülüşe denk gelirse vicdanının üstüne basıp tekrardan o kolların arasında olmak isteyecekti. Elleri ine istemsizce beline kayarken o anın hayalini yaşıyordu.

Mesajını yollar yollamaz görmüştü Mustafa Ali. Kaçacak delik aramıştı Aybüke. Kaçmak istemişti seneler önce müge çiçeklerini verdiği adamdan. O yeşil göze, gamzeli gülüşe ilk defa yenik düşmüyordu.

Mustafa Ali sadece kendisi hatırladığını düşünürken o anı defalarca yaşayan bir diğeri de Aybüke'ydi. Kitabın arasında çiçeklerini gördüğünde çiçekler eskise bile o gün ki hislerinin eskimediğini biliyordu. Ve Mustafa Ali'nin o çiçekleri hala saklıyor olması onu şaşırtmıştı.

Aybüke'yi ikilem denizinde savuran şey buydu. Mustafa Ali'nin kendisini hatırlıyor olmasına rağmen, çiçeklerini saklıyor olmasına rağmen neden bir başka kadını hayatına aldığını düşünüyordu.

Sonrasında mantıklı tarafı ise çiçekleri saklamasına bir anlam yüklememesi gerektiğini söylüyordu.

Daha sonra kalbi antitez sunuyordu. Çin Prensesi'nin kendisi ile olan benzerliğini düşünmesini ve Mustafa Ali'nin de mantıklı bir açıklaması olacağını söylüyordu.

"Aybüke abla bizimle dans eder misin?"

Kendisini düğüne, Kars'a getiren ikiz kuzenlerinden Güney elini uzatmıştı.

"Ablacım, hiç oynayasım yok."

"Bak yarın sabah Kuzey ile yola çıkıyoruz. Bizi bulamazsın. Hadi be abla. Kırma bizi."

Aybüke duygu sömürüsüne daha fazla dayanamayıp kuzeninin elini tuttu. Birlikte sahneye çıktıklarında iki kuzeni ile beraber oynamaya başladı. Çocukluğundan beri her düğünde yaptıkları dansı yaparken keyfi biraz daha yerine gelmişti.

Çalan Gorski'nin ritmine bıraktı kendini. Karşısında büyük bir asaletle oynayan kuzeninin yerinde bir anda Mustafa Ali'yi görür gibi olduğunda delirdiğini düşündü. Görüntü gider gelirken Aybüke kendini bıraktı hayallerine. Her şeyin farklı olduğu bir dünya hayal etti.

DİVANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin