•
•
•Geçmişten;
1,2,3,4... 7,12,16.. Kaçta kaldığını hatırlayamadı, ya da nereden devam etmesi gerektiğini. Saydığı yıldızlar birbirine karışmışken gözleri de ona oyun oynamaya başlamıştı. Düşündü genç adam sokak lambalarının göğe uzanacak kadar uzun olup olmadığını düşündü. Sonra iyice karıştı kafası. Başını gökten indirip ayakkabılarını inceledi.İçine derin bir nefes çekti. Bütün akciğerlerin dolduracak kadar derin bir nefesti. Her sabah koşuda yaptığı gibi yapmıştı. Ancak bu sefer sabahın kokusunu değil, alkolle karışmış, et kızartmaktan yanmış yağ kokusunu içine çektiğinde iç organları isyan bayraklarını çekmişti. Az önce incelediği ayakkabıları, akşam yediği dürümle buluşurken midesi iyice kendinden geçip bir kere daha fazlalıklarından kurtulmuştu.
Elini yanındaki duvara yaslayıp gözlerini kırptı. Kusması ile birlikte aklı biraz daha berraklaşır olmuştu.
"Taha, hadi gidelim artık. Daha kötü olacaksın.''
Aşina olduğu sese kulak kabarttı. İsmini duymuştu. Çok sevdiği sesi duymuştu. Ama dönen başı ona dönmesine izin vermiyordu. Birkaç gün önce yaptığı hataların bedeli olarak terk edilmişti. Ancak ne yaptığı hatalar ne de öfkesi sevgilisinin ondan vazgeçmesine sebep olmuştu. Ne kadar kızsa bile yine dönüp ona gelmişti.
"Kime diyorum? Bak bırakıp gideceğim şimdi seni!"
Zaten ağır olan cüssesi kafasının da ağırlaşması ile daha da ağırlaşmıştı. Kendisini çekiştiren sevgilisine yüklediği yük daha da artmıştı.
"Git hadi. Yine git. Sevdin bu gitmeleri.''
Kolunu kendine çekip ona daha fazla yük olmamaya çalışıyordu. Ama karşısındaki kız daha fazla inatçıydı. Karşısına geçip sert bir tokat attı. Taha yamulan çenesi ile birlikte beyni de ufak bir sarsıntı geçirdi. Onun bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordu.
Sonra suratına değen su ile irkildi. Su yüzünden ve ensesinden akarken Taha'nın görüntüsü de netleşmişti. Karşısında çatık kaşlarla ona bakan sevgilisini daha net seçebiliyordu."Korkuyorum diyorum. Gidelim artık. Kendine gel ve beni evime götür. Yarın sen ayıkken konuşalım bir daha."
Taha elini başına götürdü. Sevgilisinin her cümlesi beynine çivi gibi batarken sadece başını salladı. Sevgilisi bir daha koluna girdi. Bir iki adım atmaya kalmadan ismi sokakta yankılandı.
"Taha! Gel lan buraya!"
Sevgilisi ile birbirlerine baktılar. Onlar gelmişti. Sevgilisinin gözünde gördüğü korku ile aklı başına gelmeye çalışıyordu.
"Sana gidelim dedim. Gördün mü yakaladılar bizi."
"Kaç! Ben oyalarım onları!"
Taha yumruklarını sıkarken sevgilisi reddetmişti.
"Seni bu halde bırakamam."
"Sana git dedim Betül! Koş!"Betül kafasını inatla iki yana sallarken Taha daha da öfkeleniyordu. Korkusu ile öfkesi birbirine girmişti. Ona zarar vermelerinden ziyade şu an da onu koruyamayacak olduğunu bilmek Taha'yı öfkelendiriyordu. Sokağın başından bu yana koşan grupla artık burun buruna gelmişlerdi.
"Ne var lan? Ne istiyorsun yine?"
Elinde çakısı olan öne çıkmıştı bir adım. Taha ise sevgilisini arkasına sakladı tek hamlede. Sarhoş olmak için hiç de uygun bir zaman değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANE
General FictionBen Divane. Resmiyette Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı'nın ortak personeller ile eğittiği, vatanın birliği ve bütünlüğünü bozacak her türlü eylem ve söylem karşısında edindiğim donanımlar ile gerek savunmada gerekse saldırıda h...