BÖLÜM 12

659 156 48
                                    

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum... ♥️




Mustafa Ali timini toparlamış limanda ikinci unsuru olan yüzbaşı Korkut'u bekliyordu. Güneş gökyüzündeki etkisini arttırmaya başlamış, herkese bıkkınlık vermeye başlamıştı. Gözlükleri bile fayda vermiyordu. Operasyon bitip ortalık durulmuştu.

Ortalığın sakinliğinden fırsat bulup telefonunu açtığında ilk işi Aybüke'ye attığı mesaja bakmak oldu. Geri dönüş almamıştı. Hatta Aybüke mesajını bile görmemişti. İçini derin bir hüzün kapladı. Bir süreliğine de olsa onunla kalplerini birleştirme  umudu yeşerse bile, çiçek veremden solmuştu ona dair olan bütün umutları.

Mustafa Ali çaresizlikle kapattı telefonunu. Biraz köşeye çekilip timini uzaktan izlemeye başladı. Hala komuta ondaydı ve aklını bulandırmaması gerekiyordu.

Begüm gölge bir yer bulup çantasını başının altına alarak şekerleme yapmaya karar vermiş, Çağatay ise başucuna oturmuş telefonu ile ilgileniyordu.

Fırat her zaman ki gibi sözlüsü Meryem ile konuşuyordu. Rusya'da ki maçın tarihinden öncesine nişan tarihi almışlardı. Tim olarak Eskişehir yolculuğunun vakti gelmişti.

Taha ise Asena'dan olabilecek en uzak yerde geziniyordu. Asena'nın konuşma çabaları her defasında boşa çıkınca o da vazgeçmişti konuşmaya çalışmaktan.

Sena ise kumanyasını açmış bir şeyler atıştırıyordu. Mustafa Ali biliyordu ki Sena olur olmadık zamanlarda yemek yiyorsa canı sıkkındı.  Ancak yapılabilecek çok da bir şey kalmamıştı. Biraz daha yaşı genç olsaydı, zamanı geri döndürebilmenin yollarını arardı. Ancak bazen bir şeylerin yaşanması gerekirdi. Ve Sena'nın da dediği gibi bedellerin ödenmesi gerekirdi.

"Yürüsene kızım!"

"Pişman olacaksın. Gerçekten pişman olacaksın."

Mustafa Ali ormanın içine doğru baktığında Korkut 'un birini kendine kelepçelediğini görmüştü. Yanında turuncu saçlı bir kızla gelirken bu kızı operasyonda görmüş olduğunu hatırladı. Çağatay ile göz göze geldiklerinde ayaklandılar.

"Hoşgeldin kardeşim."

"Hoşbuldum Mustafa Ali. +1 geldim. Botta yerimiz vardır inşallah."

Güldü Mustafa Ali. Dışarıdan çok komik duruyorlardı.

"Bir +1 de ben de var. Garson hanım sanırım doğa yürüyüşündeyken karşılaştınız."

Karşısındaki kadın öfke ile bir kere daha çekti elini. Ancak Korkut'u yerinden oynatamamıştı.

"Aynen. Doğada yürüyüş yaparken de bu boz ayısına  denk geldim."

Korkut elini kendine doğru hızla çektiğinde kız da Korkut'un üzerine savrulmuştu. Korkut kızı tutmayıp yere düşmesine izin vermişti. Tek dizini yere koyup kızın suratını avuçladı.

"Bana bir daha ayı minvalinde herhangi bir hakarette bulunursan seni gebertirim."

Yüzünü kurtarmaya çalışırken Korkut sertçe bırakmıştı suratını.

"Ötüken'den elimi kolumu sallaya sallaya çıktığımda dene istersen beni gebertmeyi."

Tim duydukları cümle ile birbirlerine baktılar. Ötüken, karargahlarının operasyon koduydu. Böyle bilgilerin sızmış olması ise büyük tehlike arz ediyordu.

"Sence bu kadar şeyi biliyorken seni salacak adamlara benziyor muyuz?"

Bu sefer öfkeyle konuşan Mustafa Ali olmuştu. Elindeki tüfeği hazırda bekletiyordu. Kız ayaklanıp dizlerini çırptı. Ve yüzünde ise pişkin bir gülümseme vardı.

DİVANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin