BÖLÜM 24

138 20 13
                                    


(Gelen erişim engelini kendi içimde protesto edip her şeyden vazgeçmek istesem de içimdeki Divane buna engel oldu. Kendime verdiğim sözler, hikayemle yaşatmak istediğim dostlarım için geri dönmek istedim. Bu hikayedeki çoğu karakterin hayal ürünü olmadığını hatırlayarak bu bölümü atıyorum. Keyifli okumalar... -Firuze)


"Böyle nereye kadar devam edecek komutanım?"

O geniş, heybetli, her türlü yükü taşıyacağına ikna eden omuzlar bir bilinmezlikle inip kalktı. Nereye kadar devam edeceğini, ve nasıl bir sona mahkum edildiğini bilemediği bir konuydu Aybüke'si.

"Bilmem. Başka bir zaman olsa Aykız'ın nazı başım üstüne. Ama bu defa o baş eğildi Begüm. Hem de hayatımıza sonradan giren, daha aşık olmak ne demek onu bile bilmeyen biri yüzünden.''

Begüm binbaşının bir düşünceye inandığı vakit onun aksine asla dönüş yapmayacağını biliyordu. Ve belli ki Mustafa Ali hakkındaki kararını da çoktan vermişti. Ancak Begüm yine de şansını denedi.

"Komutanım, Mustafa Ali komutanım mezuniyetinden bu yana Aybüke'ye aşıkmış. Bence sevgi konusunda bildiği birkaç bir şey var."

Binbaşının gözlerindeki ifade hayal kırıklığından tekrar öfkeye geçiş yaparken kafasını iki yana salladı.

"Seven adam sevgisine sahip çıkardı. Sena Kaleli ile olan ilişkisinden haberim yok mu sanıyorsun. Benim böyle bir adama verecek yeğenim yok. Çok aşıktı madem neden başka birine ihtiyaç duydu."

Binbaşı, var olan öfkesini hasta yatağında yatan Begüm'e kustuğunu fark ettiğinde derin bir nefes aldı.

"Neyse ne. Bakalım zaman bize ne getirecek? Bu arada dün yaşadığın olay hakkında eklemen gereken bir şey var mı? İfade olarak alacağım."

Begüm biraz daha düşündü. Dün onu hastaneye getirenin Mustafa Ali ve Aybüke olduğunu öğrenince konu ifadeden sıyrılıp dert dökmeye dönmüştü. Begüm sadece başını iki yana salladı.

"Yaşadığım her şeyi anlattım komutanım."

Binbaşı Begüm'ün yanına refakatçi gelmesi için Korkut'u arayacağı sırada telefonunun çaldığını fark etti. Sessizde olan telefonunu şansına arama esnasında görmüştü. Deniz Hanım arıyordu.

"Komutanım?"

"Buyurun Deniz Hanım."

Raporun sonlarına geliyorlardı. Ve tim olarak alınlarının akıyla çıkmalarına az kalmıştı.

"Komutanım bugün sabaha karşı tim komutanınız Yüzbaşı Mustafa Ali Tanış'ın karargahtan çelik yelekle çıktığı tespit edildi. Bir bilginiz var mıydı?"

Binbaşı büyük bir yayın kuvvetli bir kol tarafından gerildiği gibi gergindi tüm vücuduyla. Saatlerdir ortalıkta görünmeyen Mustafa Ali hakkında aldığı bilgi ile sınır noktasında olan öfkesi artık taşma noktasına gelmişti. Karşısındaki bakanlık müfettişine karşı saygısını korumak zorunda olduğu için öfkesini sesine yansıtmamayı başarmıştı.

"Henüz bir bilgim yok Deniz Hanım. Malum askerimiz yaralandı. Belki yüzbaşı bu yüzden ihtiyaç duyacağı bir konuma düşmüş olabilir. Ama eğer ki açıklanamayacak bir durum varsa soruşturma dosyasını birlikte açacağımıza emin olun."

Derince bir nefes bıraktı binbaşı.

"Komutanım. Timinizde ihanet dosyası mevcutken tim komutanınızın umarım ki geçerli bir sebebi vardır. Sabahın bu saatine rahatsız ettiğim için kusura bakmayın. İyi günler."

"İyi günler."

Bumin Kağan telefonun kapanma sesi geldiğinde yaptığı ilk şey gözlerini yummak olmuştu. Kafasındaki tüm düşünceler bir surete bulanıp gözlerinin önüne resmedildiğinde saklamak zorunda hissettiği öfkesi açığa çıkmak için adeta binbaşı ile savaş veriyordu.

DİVANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin