(Medyadaki şarkı kafede çalan şarkı...)
•
•
•Kürşadlar operasyondan çıktıkları gecenin sabahında binbaşı tarafından bir günlük istirahat almışlardı. Ve Sinan'ın sorgusunu ise istirahat dönüşüne bırakmışlardı. Hem onu çok yormak istemiyorlardı. Hem de alelacele Mersin'den gelen ailesi ile vakit geçirmesi için onları ailece bırakmışlardı.
Korkut onlara çoktan veda etmişti. Ve Fırat'ta bu bir günlük izninde Meryem'i görmek adına hızlı bir karar alıp Eskişehir yollarına düşmüştü. Onu en son göründüğünde Fırat psikolojik olarak çöküntü içerisinde olduğu için sevgilisi ile doya doya özlem giderememişti. Hem de önlerinde onları bekleyen nişan için hazırlıklara da yardım etmiş olmak istiyordu.
Tüm yükü mavişine yıktığını düşündüğü için elinden geleni yapmaya çalışıyordu. Meryem her ne kadar aksini iddia etse de Fırat'ın içi rahat etmiyordu. Tren garında trenin saatini beklerken bir yandan da geziniyordu ne var ne yok diye. Gözüne çarpan anahtarlıkla yüzünde aptal bir gülümseme belirmişti. Anahtarlığın üzerinde Şirine'nin figürü vardı. Hiç düşünmeden satın aldı Fırat. Sevgilisine götürecekti. Çünkü Şirine Şirinler Köyü'ndeki tek dişi şirindi. Meryem de Fırat'ın hayatındaki tek kadın olduğu için zaman zaman ona Şirine demekten geri durmuyordu. Anahtarlığı cebine atıp bilet kontrol noktasına doğru ilerlemeye başladı.
Mustafa Ali ise kendisinden önce hastaneden çıkan Aybüke'nin peşine düştüğünde Taha yalnız kalmamak adına Çağatay'ı davet etti evine.
"Beni bugünlük affetsen Taha. İşim var. Çok müsait değilim."
Taha'nın bakışları Begüm'e döndü.
"Gidip evimde uyumayı planlıyorum Tahacım. Zaten yarın sabah bir daha göreceğiz birbirimizi."
Taha Begüm'ün koluna girdi. "Bizde uyu. Ne olur? Tek başıma sıkılırım evde. Hem FIFA oynarız."
Taha'nın evde yalnız kalamadığını sadece o biliyordu. Begüm başını Taha'nın omzuna koydu. Kendi aralarında bu evet demekti.
"Önce bana uğrayalım. Kıyafetlerimi değiştireyim."
Taha kolunu arkadaşının omzuna attı. "Beni bir tek sen anlıyorsun dişi bozkurdum. Bu hırtolarda iş yok. Gel biz senle önce serpme kahvaltı eşliğinde gıybet yapalım. Ben de bir gıybetler var. Olay.."
Begüm geri çekildi. "Şaka yapıyorsun!"
"Hayırdır Taha? Sinan'ın büyük askeriye gıybeti kazanını artık sen mi karıştırıyorsun?"
Çağatay sessizce onlara eşlik ederken lafa karışma gereksinimi duymuştu.
"Çato, Sinan'a ben el verdim hatırlatırım. Ayrıca biz nizamiyenin gıybet kazanını kaldırıp isyan etmiş adamız."
Çağatay aklına gelen eski anılarla gülümserken bir yandan da Taha , Çağatay'ın onlarla beraber geldiğini fark etmişti.
"Sanırım serpme kahvaltı eşliğinde gıybet fikri sadece Begüm'ü cezbetmemiş."
Çağatay gülümseyerek Begüm'e baktı. Ve karizmatik bir şekilde göz kırptı.
"Açız oğlum, nizamiyede kahvaltı çoktan bitmiştir."
Taha sen yok musun sen dercesine salladı başını Begüm'e çaktırmadan.
Otoparka geldiklerinde Çağatay ön koltuğa davrandığında Taha onu durdurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİVANE
General FictionBen Divane. Resmiyette Türk Silahlı Kuvvetleri ve Millî İstihbarat Teşkilatı'nın ortak personeller ile eğittiği, vatanın birliği ve bütünlüğünü bozacak her türlü eylem ve söylem karşısında edindiğim donanımlar ile gerek savunmada gerekse saldırıda h...