15. Bölüm: İzmir

17 2 6
                                    

𝖲𝖾𝗅𝖺𝗆𝗅𝖺𝖺𝖺𝗋𝗋𝗋.

𝖸𝖾𝗇𝗂 𝖻𝗈̈𝗅𝗎̈𝗆 𝖺𝗇𝖽 𝖻𝗂𝗓 𝖽𝗄𝗇𝖽𝗄𝖽𝗇𝖽𝗄𝗇𝗇.
𝖡𝗂𝗅𝗂𝗒𝗈𝗋𝗌𝗎𝗇𝗎𝗓 𝗌ı𝗇𝖺𝗏𝗅𝖺𝗋ı𝗆ı𝗓 𝖻𝖺𝗌̧𝗅adı ve acayip yoğunuz. 𝖧𝖾𝗉𝗂𝗆𝗂𝗓𝖾 𝖾𝗇 𝗂𝖼̧𝗍𝖾𝗇 𝖻𝗂𝗋 𝗌̧𝖾𝗄𝗂𝗅𝖽𝖾
𝖻𝖺𝗌̧𝖺𝗋ı𝗅𝖺𝗋 𝖽𝗂𝗅𝗂𝗒𝗈𝗋𝗎𝗆.

𝖨̇𝗇𝗌̧𝖺𝗅𝗅𝖺𝗁 𝗍𝖺𝗍𝗂𝗅𝖽𝖾 𝖺𝗋𝖽 𝖺𝗋𝖽𝖺 𝖻𝗂 𝗄𝖺𝖼̧ 𝖻𝗈̈𝗅𝗎̈𝗆 𝗒𝖺𝗒ı𝗇𝗅𝖺𝗆𝖺𝗒𝖺 𝖼̧𝖺𝗅ı𝗌̧𝖺𝖼𝖺𝗀̆ı𝗆.

𝖲̧𝗂𝗆𝖽𝗂𝗄 𝗌𝗂𝗓𝗅𝖾𝗋𝗂 𝗒𝖾𝗇𝗂 𝖻𝗈̈𝗅𝗎̈𝗆𝗎̈𝗆𝗎̈𝗓 𝗂𝗅𝖾 𝗒𝖺𝗅𝗇ı𝗓 𝖻ı𝗋𝖺𝗄ı𝗒𝗈𝗋𝗎𝗆. 𝖨̇𝗒𝗂 𝗈𝗄𝗎𝗆𝖺𝗅𝖺𝗋 :)

         YANKI Ailesi Büyüyooorrr :)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

         YANKI Ailesi Büyüyooorrr :)

"Yoo kaçamazsın. Önce işe geri döneceğini söyle. Ondan sonra ben seni kendi ellerimle eve götüreceğim." 
dedi. Sabır çekerek yüzüne doğru eğildim. "Ben, o, işe, dönmüyorum, Arlas, anlıyormusun?" dedim tüm kelimeleri bastırarak. Ayağa kalkıp belimden tutarak beni kendine çekti.
"Sen, o, işe, dönüceksin, Gece, anlıyormusun?" dedi benim gibi kelimeleri bastırarak. Ellerini belimden çektim. "Sen bana o gün her işe burnunu sokma dedin mi demedin mi? Dedin. Çık dedin mi demedin mi? Dedin. Bende senin dediğini yaptım işte. Daha ne istiyorsun benden!?" dedim dişlerimin arasından.

Arlas gözlerimin içine baktı. "Seni" dedi ciddilikle. Şaşırdım. "Ne?" dedim şaşkınlıkla.

O an olan oldu tabi. Dudaklarıma kapandı. Evet arkadaşlar ben eridim. Ben bittim. Şuan tamamen kendimi kaybettim. Arlas dudaklarımla meşgulken ben ise hâlâ şaşkındım.
Zorda olsa dudaklarımızı ayırdığımızda Arlas'ın pis sırıtışı görmem ve sinirlenmem bir oldu.

"Manyak herif!" dedim sinirle. Arlas ise hâlâ gülüyordu. "Ne diye dudaklarıma kapanıyorsun?" dedim afallayarak. Aslında hoşuma gitmedi de değil yani.

"Bence sen halinden gayet memnunsun" dedi sırıtmaya devam ederek. O değilde, bu dağ ayısının boyu neden bu kadar uzun? Ve ben neden bu kadar kısayım? Bence ben kısa değilim. Bu dağ ayısı uzun.
Aman ya düşündüğüm şeye bak.

"Aloo Gecee, dondun kaldın?" sesi duymamla tekrar kendime geldim. Resmen kendi kendime konuştum lan az önce! "Ne var be?" dedim asabilikle. Arlas bu halime kahkaha attıkca daha da sinirlerim bozuluyordu.

Tek kaşımı havaya kaldırdım ve Arlas'a bakmaya devam ettim.
Hayır yani, ne var bu kadar gülecek?
"Şu anahtarı vericekmisin artık?" dedim sadece dudaklarımı oynatarak.
Arlas yalandan düşünür gibi bir elini çenesine götürdü ve "Dur bi düşüneyim." dedi. Hâlâ tek kaşım havadayken Arlas gözlerini gözlerime çevirdi. "Cık, veresim yok." dediğinde yumruğumu sıktım. Tam şuan gözünün ortasında bi tane morluk bırakabilirdim. Madem bu dağ ayısı güzellikden anlamıyor, o zaman bizde gerekeni yaparız.

YANKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin