Bölüm uyarısı: madde kullanımı."Gereksiz bir atılımdı."
Minho kabanını düzeltirken düşünceli bir şekilde hastahanenin çatısında durdukları için esen rüzgara rağmen gözlerini kırpmadan şehrin ışıklarına bakmaya başladı. Yanındaki çocuğa yine anlam veremediği bir gündeydi. Hyunjin ağzını hafifçe açtı ve dilini dudakların üzerinde gezdirdi. Vücudunu Minho'ya döndürüp cebinden çıkardığı sigarasını dudaklarının arasına yerleştirdi. Ona göz devirip ceplerinde çakmak aramaya başladı. Bulamayınca ağzından bir küfür çıkmıştı. Minho ona gözlerini kısarak bakıp cebinden çakmağını çıkardı. Ona biraz yaklaşıp sigarasını yaktığında tekrar eski pozisyonuna geri döndü. Sadece kendisinin bildiği bildiği bir düşünceye kapılmıştı.
"Bana yaklaşmaması gerekirdi. Bir daha olsa yine yaparım."
Gözlerini kırpmadan söylediği şeylere karşı Minho yüzündeki bıkmış ifadeyle ona döndü. Kısık gözlerini Hyunjin'in üzerinde gezdirip sıkıntılı bir nefes verdi.
"Sana hep iyi davrandığımı biliyorsun," Hyunjin sigarasını diğer parmağına vurduktan sonra tekrar dudaklarının arasına götürdü. Ne diyeceğini merak ediyordu. "Ama ne kadar iyi kalpli olabileceğimi test etmeye kalkma. Sınırına ulaşmak istemezsin."
Minho arkasını dönüp gideceği sırada Hyunjin'in sesiyle duraksadı.
"Sınırına ulaşmanı merakla bekliyorum."
Tam bir umutsuz vakaydı ve Minho bu vakayı gram çözmek istemiyordu. Çünkü çoktan Hyunjin'den umudunu kesmişti. Islah olmaz bir keşe laf anlatmak imkansızdı.
Hyunjin onun arkasından sinirle gülmeye başladı. En nefret ettiği Minho geri gelmiş olmalıydı. Bir sigara daha yaktıktan sonra gevşemiş bir şekilde ameliyathaneye girmeden önce üstünü değiştirdi. Kafasına dikiş atması gereken bir gerizekalı vardı.
"Ben yarayı temizledim ama derin görünüyor, hocam."
Henüz stajyer olan adamlarından birisine başını sallayıp gitmesini söyledikten sonra ona ateş saçan gözlerle bakan adamın yattığı hasta yatağına ilerledi.
"Sikeyim, doktor musun sen?" Hyunjin ona cevap vermeyip hazırlanmış olan tıbbi aletlere baktı. Bir an önce dikişi atıp uyumak istiyordu. "Şu salak adamlar telefonumu aldılar. Söyle, versinler. Kendi doktorum muayene eder beni. Bir de senin eline mi güveneceğim?"
Hyunjin bıkkın nefesini verip adamın gözlerinin içine baktı.
"Bak on beş, bilemedin yirmi dakikan var. Yaran derin görünüyor."
Adam gözlerini kıstı. Yarasının canını acıttığı belliydi. Yine de ısrar etmesi ne kadar salak olduğunu kanıtlar nitelikte gibiydi.
"Senin derdin ne?" Babasının bu adamla ne derdi vardı, bilemiyordu ve bu adamla uğraşmak zorunda kaldığı için de kendine sinir oluyordu. Buna rağmen tane tane açıklamaya çalıştı.
"Bak, ikimizde hatalıydık, tamam mı? Şimdi seni tedavi etmeme izin ver, konu kapansın?" Tek kaşını kaldırıp sorduğunda gerçekten anlaşmaya varmaya çalışıyordu. "Tek bir şartım var," Hyunjin başka bir yöne bakıp kendine birkaç saniye verdikten sonra adama döndü. "Ne istiyorsun?" Adam keyfi yerine gelmiş gibi gülümsese de yarası yüzünden yüzünü buruşturmuştu. "Bana ismini söyle." Hyunjin gözlerini devirip işaret parmağını kaldırıp önlüğünün üstündeki ismi yazan noktaya götürdü.
"Laf atmak istemiyorum ama gerçekten salaksın. Bunu görüp de öğrenebilirdin. Tek şansını da kullanmış oldun. Şimdi uzan ve kıpırdama," adam gözlerini kısıp gösterdiği yere baktı ve dudaklarını oynatıp ismi okudu. "Hwang?" Hyunjin soyismini söylemesine karşı gözlerini ona dikti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forlorn owned childrens | hyunho √
Fanfiction"benim kanım benim kurallarım." • cover by: pittielau •