"Yeni getirilen çocuklardan birisiyle ilgilenmem lazım. Size afiyet olsun. İzninizle."
Minhyuk gelen mesaj ile ayağa kalkıp eğildikten sonra onay almış ve gitmişti. Minho ve Hyunjin, babaları ile baş başa kalmışlardı. Siparişleri geldiği zaman şef bizzat getirmişti.
"Hyunjin, önce ızgara balık." Hyunjin yemek çubuklarını sushilere uzatacakken babasının araya girmesiyle dudaklarını büzdü. "Kılçıklarını ayıklamak çok zahmetli. Bu yüzden yememeyi tercih ettiğimi biliyorsun."
Babası gülümseyerek Hyunjin'in tabağını Minho'ya ittirdi.
"Onun için ayıklamalısın."
Minho önüne koyulan tabağa ve Hyunjin'e baktı. Her istediği olan bir prens gibiydi. Bunu bir kez daha somut haliyle hissetti.
"Ayıklayayım."
Hyunjin araya girmedi. Çünkü eskiden beri bu böyleydi. Minho onun için hep balığın kılçıklarını ayıklardı. Bu sayede onu izleme fırsatı kazanmıştı.
Özenli bir şekilde kılçıkları başka tabağa koyuyordu, bunu yaparken elinde ki damarlar ilgisini çekiyordu.
"En sevdiğim iki oğlum ile beraberim. Sakın, Minhyuk duymasın ama üzülür."
Hwang Mujin gülümseyerek ikisine baktığında Hyunjin başını babasının omzuna yaslamıştı. Minho ise sadece gülümsemiş balığı ayıklamaya devam etmişti.
"Minho bahsetti; bardaki satış işini. Ben de onayladım, haberin olsun."
Hyunjin babasının yanağına bir öpücük kondurdu.
"Zaten reddetmeyeceğini biliyordum." Havalı bir şekilde saçını arkaya attığında babası gülmeden edememişti. "Sen gelmediğin için hep ben geliyorum, farkındasın, değil mi? Minho ve Minhyuk ile tüm gün beraber olmak ne kadar sıkıcı biliyor musun? İkisi de birbirinden ciddi ve mimiksiz adamlar."
Şakaya karışık konuştuğunda Minho ayıklamayı bitirmiş olduğu tabağı ileriye uzattı. Hyunjin ve Minho karşılıklı, Hyunjin de babasının yanında oturuyordu. Minhyuk kalktığı için babasının önündeki sandalye boştu.
"Öbür türlü olsalar bir numaralı adamların olmazlardı." Hyunjin, Minho'nun uzattığı tabakta ki balığı keyifle yemeye başlarken konuştu. "Haklısın, ihanete ve saygısızlığa hiç affım yok."
Minho ile göz göze geldiklerinde Hyunjin su dolu bardağı kafasına dikti. Babası onu uyarmasına rağmen Minho ile beraber olmuştu.
"Dün seni aradım ama ulaşamadım. O gün geldiğinde hep ortadan kayboluyorsun. Aksine özellikle o gün beraber olmalıyız."
Hyunjin babasının aramalarını elbette görmezden gelmişti. O geceyi hatırlamak zaten üzücüydü. Bir de babası ile kalırsa travmasının daha da tetikleneceğini biliyordu. Bu yüzden sadece gülümsemekle yetindi.
"Minho'nun o gün yanında olmasına sevindim. Gerçi ben söylememiştim ama o seni iyi tanıdığı için gelmiştir, değil mi?"
Babasının bakışları kendisi ve Minho'nun üzerinde gezindiğinde yutkunarak gözlerini kaçırdı, Hyunjin.
"Gelmesi için çok mesaj attım."
Hyunjin uydurduğu yalan ile ortamı düzeltirken Minho ile göz göze geldiklerinde masanın altından ayağını ona yaklaştırıp hafifçe sürttü.
"Kötü bir şey olmaması adına ben de gittim. Kalmadan eve döndüm ama zaten."
Minho gergin olduğu belli bir şekilde balığı yemeye çalışırken Hyunjin'in dokunuşunu hissettiği için sakinleşiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forlorn owned childrens | hyunho √
Fanfiction"benim kanım benim kurallarım." • cover by: pittielau •