Geçen bir haftadan sonra Jeongin yoğun bakımda kalmış ancak bugün gözlerini açabilmişti. Hyunjin bir dakika bile kardeşinin yanından ayrılmamış gözlerini açmasını beklemişti.
Babasının yasını içinde tutuyordu. Çünkü tek o değil, babasının tüm çocukları yastaydı.
"Sırtın iyi mi? İstersen biraz daha yükseltebilirim?"
Hyunjin ilgiyle Jeongin'in yastığını düzeltirken Jeongin sehpadaki bardağı alıp kurumuş dudaklarını ıslattı.
"Ben iyiyim." Bardağı sehpaya bıraktıktan sonra başını cama doğru çevirdi. "Babamız benim yüzümden öldüğü halde niye başımdasın?"
Hyunjin daha uyanalı iki saat olmasına rağmen böyle konuşmasına karşı yavaşça koluna vurdu. Jeongin sızlanarak ona döndü.
"Sen benim kardeşimsin, gerizekalı. Senin suçun değildi. O gün oraya intikam için gelen babamdı. Birilerini kaybedeceğimizi biliyorduk."
Hyunjin güçlü durmaya çalışarak burukça gülümsedi.
"Beni affedebilecek misin?" Jeongin dolan gözleriyle ona baktığında Hyunjin de dolmaya başlayan gözlerini saklamak adına kardeşine sımsıkı sarıldı. "Affettim bile. Babam bizi bir arada görmek isterdi. Düşman olarak değil."
Birkaç dakika öyle sarıldıklarında Hyunjin geri çekildi. Jeongin üst dudağını ısırarak ona bakıyordu. Hyunjin gözlerini kısarak karşılık verdiğinde ise dudaklarını araladı.
"Jisung... Öldü mü?"
Hyunjin bu soruyu bekliyordu. Bu yüzden sadece başını salladı. Ona kızamıyordu. Aşkın ne denli bir şey olduğunu çok iyi biliyordu. Bu bir haftada aklını kaybetmediyse Minho sayesindeydi.
"Merhaba." İçeriye giren bakımlı genç bir adamla gözler ona dönmüştü. Hyunjin eğilerek gülümsedi. Onu tanıyordu. "Ben hastahanenin psikoloğu, Seungmin. Bir süre beraber olacağız, Jeongin."
Jeongin doğrularak bakımlı adama baktığında kahverengi saçlarını arkaya attığını görmüştü. Yutkunarak ona bakıyordu.
"Ben çok kez psikolojik yardım aldım ama işe yaramadı. Fakat sen de etkisini görürsem yine şans vereceğim."
Hyunjin gülümseyerek Seungmin'e baktığında o kendisine ters bakışlar göndermişti.
"Abinin böyle söylediğine bakma. Her şeyi babamıza anlatacağım diye çekindiği için bana hiç kendini açmadı."
Seungmin de kimsesiz sahiplenilmiş bir çocuktu. Annesi ve babasını bir yangında kaybetmiş ve Hwang Mujin ile tanıştığında hayatı değişmişti. Başta doktor olmak için eğitim alsa da psikolojinin kendisine uygun olduğunu düşünerek vazgeçmişti. O yüzden eskiden beri Hyunjin ile tanışıyorlardı. Sadece yakın değillerdi.
Hyunjin de kendi travması ile başa çıkmayı hala öğrenememişti ama artık yanında Minho vardı. Bu yüzden tüm dertlerini bir yumağa sarıp yuvarlayabiliyordu.
Fakat kardeşinin kendisinden başka kimsesi olmadığını biliyordu. Sevdiği adam da, babası da aynı zamanda ölmüştü. Hem de birbirlerini öldürerek. Kesinlikle bir tedaviye başlamasının iyi olacağını düşünüyordu.
Garip bir şekilde de Jeongin bunu reddetmedi. Çünkü karşısındaki adam çok güzel gülüyordu. Nedense içinde ona karşı bir güven oluşmuştu.
"Kabul ederim ama konuştuklarımız bizim aramızda kalırsa. Abimin öğrenmesini istemiyorum."
Jeongin hemen teklif sunduğunda Hyunjin atıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forlorn owned childrens | hyunho √
Fanfiction"benim kanım benim kurallarım." • cover by: pittielau •