"İşler nasıl gidiyor? Bir sıkıntı var mı?"
Yaklaşık bir ay olmuş ve zaman su gibi akıp geçmişti. Duygular, düşünceler, eylemler bambaşka hallere bürünmüştü. Hyunjin artık Minho'yu görmezden gelmeye alışmaya çalışıyordu ve başarılıydı da. Felix'e başta ne kadar kızsa da bu yeni uğraş ile beraber tamamen meşgul olmuştu. Hastahane, iş ve ev arasında bir mekik oluşturmuştu. Bugün uzun zaman sonra aile toplantısı için herkes büyük evde toplanmışlardı.
"Gayet iyi. Önceden oluşturduğunuz sisteme bağlı kalmaya çalışıyoruz. Değil mi, Felix?"
Hyunjin karşısındaki kuzenini bu vesileyle olaya davet etti. Kaç gündür dalıp gittiğini fark ediyordu ve henüz nedenini bulamamıştı.
"Ah, evet. Hyunjin'in başından beri beni yalnız bırakmamasına bu kadehi kaldırmak istiyorum."
Herkes gülümseyerek kadehlerini tokuşturduğunda Minho göz ucuyla ikisine baktı. Bu yeni işlerinden memnun olmayan tek oydu. Ona fazla tehlikeli geliyordu. Çünkü ikisinin de tecrübesi yoktu.
"Eklemek gerekirse Changbin çok yardımcı oluyor. Bir süre daha bizimle çalışmasına izin verirseniz sevinirim, amca."
Changbin bu masada oturmuyordu ama Felix yine de ondan bahsetmekten geri kalmamıştı.
"İşinize yarıyorsa elbette. Yalnız bugün bir müzayede yer almamız istendi. Chan yerine istersen sen gel bu kez, hm? Ne dersin, Felix?"
Hwang Mujin'in ortaya attığı davet ile gözler onda toplandığında Felix alt dudağını dişleyerek Hyunjin'e baktı. İş dünyasına atılmıştı ama hala davetlerden nefret ediyordu. Resmiyeti sevmezdi. Bakışlarını yanında oturan abisine çevirip dişlerini göstererek gülümsedi.
"Sanıyorum ki bu defa da bensiz gideceksiniz, amcacığım. Kendimi bir sonrakine affettireceğim."
Bir anda kullandığı saygılı ifadesine karşı herkes gülerken o bundan yırtmanın zaferini yaşıyordu.
"Sonrakine de gelmeyeceksin. Bari adamı heveslendirme."
Chan kardeşinin kulağına fısıldadı. Küçüklüklerinden beri bu durum böyleydi. O yüzden Chan alışıktı. Başını iki yana sallayarak yemeğine geri döndü.
"Minho sen bize eşlik et. Minhyuk sen de evde kal."
Babasının emrine karşı ikisi de sorgusuz kabul ettiğinde Hyunjin göz devirmemek için yemeğine odaklandı.
Uzun zaman sonra Minho ile aynı yerde bulunmak... Fazla yorucu gelmişti.
Müzayede de herkes oldukça şık bir şekilde katılım sağlamışken Hyunjin oldukça zarif bir takım giymeyi tercih etmişti. Fakat boynundaki inci parıldadıkça dikkatleri üzerine çekiyordu. Hyunjin her ortamda dikkat çektiğini bilirdi ama bunu sever miydi, hala bilmezdi.
"Bugün babalarımız bizim seçtiğimiz bir şeyi alacaklar, biliyor muydun?"
Hyunjin ve Chan bir masada, babaları da başka bir masada oturuyorlardı. Hyunjin başını iki yana salladı.
"Öyle mi diyorsun?" Chan başını salladı. "Bu sene senin de artık işlerde yer almandan ötürü ödül niyetine. Ben de nasipleneceğim."
Hyunjin kahkaha atmadan zarif bir şekilde gülümsedi. Chan ile araları iyiydi ama bir Felix kadar değildi. Bu yüzden gereksiz bir mesafe içerisindeydi.
"Sence pahalı olan mı, ilgimi çeken mi alınmalı?" Chan oturdukları koltukta biraz daha Hyunjin'e yaklaşıp aralarındaki mesafeyi kapattı. Kimsenin duymasını istemiyor gibiydi. "Bu gece herkesin ilgisinin üzerinde olduğu tek bir şey var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forlorn owned childrens | hyunho √
Fanfiction"benim kanım benim kurallarım." • cover by: pittielau •