Hyunjin elinde dumanı tüten kahvesiyle mutlu bir şekilde hastahane koridorlarında yürürken keyfi yerindeydi. Bazenleri kendisinde kişilik bozukluğu olduğundan şüphelenir ve bir psikoloğa gitmeyi düşünürdü. Daha sonra bunun sadece kendi gelgitleri olduğu kanısına varır, vazgeçerdi. Zaten öncesinde denemişti ama terapiye güvenmemişti. Aile içinden birisine, kendisini anlatmak, güvensiz hissettirmişti.
"Hocam," Hyunjin kendisine seslenildiğini duyarak arkasını döndü. "502 de olan hasta sizi görmek istiyor."
Hyunjin tıbbi sekretere şaşkın bir şekilde bakarak işaret parmağı ile kendini gösterdi.
"Beni mi? Niye olduğunu söyledi mi?"
Başını olumsuz anlamda sallamasıyla elindeki kahveyi ona uzatıp asansöre doğru ilerledi.
"Yeni almıştım. Al, sen iç."
502 de ki hasta intihar vakasıydı. Hastahaneye geldiğinde neredeyse altı saat dolmak üzereydi ama Hyunjin yine de mide yıkanmasını talep etmişti ve hasta onun sayesinde hayattaydı.
Asansör geldiğinde kalabalık olsa da araya sıkıştı. Bugün nedense çok durağan ilerliyor, diye düşünüyordu. Öğlen saatleri bitmek üzereydi ve kendi hastaları dışında bir şeyle uğraşmamıştı.
"Şaka mı bu ya? Asansör durdu."
Hyunjin söylenen bir kadının sesiyle elini telefonuna götürdü ve asansörde ki kodu okuttu. Gerçekten kimsenin dırdırını çekmek istemiyordu. Günü sakin bitirmekte kararlıydı.
"Haber verdim. Birazdan çıkarırlar. Sakin olun."
Kadın zoraki bir şekilde gülümseyip yerinde sallanmaya başladı. Hyunjin sırtını dönerek asansörün açılmasını bekliyordu.
"Önce ülserin var diyorlar sonra da asansöre hapis ediyorlar."
Söylenen bir amcaya karşı göz devirmemek için kendini gülümsemeye zorladı, Hyunjin. Bazı hastalar cidden dayanılmaz oluyordu.
"Midem bulanıyor, kusacağım!"
Gelen öğürme sesiyle hızla arkasını döndü. Gördüğü görüntüyle şoka uğrarken kendisinden başka doktor olmadığını görünce işin başa düştüğünü anlamıştı. Ülseri olduğunu söyleyen amca şimdi kan kusuyordu.
Elinde tıbbi malzemeler olan bir çalışanın da asansörde olduğunu görünce ondan entübasyon için malzemeler sordu ve adamı başı kucağında olmak üzere yatırdılar. Herkes endişeyle bakan gözlerini dikmiş bir şekilde Hyunjin'e bakıyorlardı.
Hyunjin sinirle elini saçlarından geçirdi.
"Ses tellerini göremiyorum, kahretsin."
"En büyük anjiyo kateteri hangisi var elinde?" Adam elindeki aletlere baktı. "Yeşil."
"Olur, ver."
Hyunjin bir süre düşündükten sonra hastayı ters entübasyon işlemi uygulamış ve bu sırada da asansördekilerden yardımlar istemişti. Alnında ki terlere rağmen hastanın boğazından elini çekmeyerek kapının açılmasını bekliyordu.
"Oğlum?"
Hyunjin başını kaldırdığında açılan kapı ile babasını ve Minho ile Minhyuk'u görmüştü. Oldukça garip bir halde yakalanmış olmanın verdiği tuhaflıkla derin bir nefes aldı.
"Doktor bey hastayı iyileştirdi. O olmasa adam ölürdü belki de!"
Kadının konuşması ile Hyunjin utançtan kıpkırmızı olurken Minho ile göz göze geldiler. Minho saklanamaz bir hayran oluş ile ona bakıyorken yutkundu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forlorn owned childrens | hyunho √
Fanfiction"benim kanım benim kurallarım." • cover by: pittielau •