Odasında bir o yana bir bu yana dönerken ellerini durmadan saçlarından geçiriyor, çekiştiriyordu. Acısı öfkeye dönmüş gözünü adeta hırs kaplamıştı. Chungha ve Felix'in yanına gelmelerini istememişti ve şimdi odasında kafayı yemek üzereydi. Arkadaşları ne kadar ısrar etseler de Hyunjin'in belki de yalnız kalması daha iyidir, diye düşünerek ayrılmışlardı.
Chungha ve Felix böyle bir şeyi hiç beklemiyorlardı. Minho'nun amacını asla anlayamamış olmakla beraber Hyunjin'e de nasıl yardımcı olacaklarını bilemiyorlardı. Tek emin oldukları şey, bu durumun fazla şüpheli olmasıydı. Bu yüzden otelin alt katındaki kafede oturmuş, durumu analiz ediyorlardı.
"Minho hiçbir zaman dile getirmese de gözleri her şeyi belli ediyordu. Çünkü Minhyuk'un bana tam olarak nasıl bakmasını istediğim gibi bakıyordu, Hyunjin'e."
Chungha elindeki acı kahvenin olduğu fincanı çevirip durdu. Yaşanan tatsız durumdan ötürü kahve keyfi bile kaçmıştı.
"Belki de bunca zamandır bir yalana kandırdık kendimizi? Hyunjin'e de destek olarak onu daha beter hale getirdik."
Felix kendini suçlamadan duramıyordu. Amcasına sürekli rapor verirdi. Hyunjin ile beraberlerken genelde en kötü şeyleri yaparlardı. Amcası bunu bildiği için ona hep sorardı. Felix bu verdiği raporlarda elbette Minho'dan söz etmezdi ama sanki amcası biliyormuş gibi özellikle bunu sorardı. Minho'dan bahsediyor mu? Bunu niye sorduğunu asla anlamazdı, hala da anlamıyordu ama hiçbir zaman büyük çaplı düşünmemişti. Eskiden beri araları iyi olduğu için ve Minho'nun sözünü dinlediğinden amcası soruyor, diye düşünür, geçerdi.
O yüzden ne içtiyse ya da kullandıysa onu söylerdi. Kişisel meseleleri konuşmazdı.
Ve her zaman Hyunjin'i bu konuda desteklemişti. Kendisi aşk konusunda tam bir kapalı kutuydu. Şu ana kadar sadece takıldıkları dışında hayatına kimseyi almamıştı. Kız da olsa, erkek de olsa. Kendinin tam tersi olan kuzenine bu konuda büyük saygı duyuyordu. Kaç senedir sevdiği adamdan vazgeçmemesi takdir edilesi bir şey değil de, tersleyeceği bir şey mi olmalıydı? Artık hiçbir şeyden emin değildi.
"Avukatım oğlum ben! İnsanların içlerinden ne düşündükleri benim uzmanlık alanım."
Yere dikmiş olan gözlerini kaldırıp arkadaşına baktı.
"Üzgünüm ki, biz iki aptal sarışın artık gerçeklere uyanmalıyız."
Felix'in şaka yapmayan haline karşı oldukça şaşırdı, Chungha. Onun neşeli ve umursamaz hallerine alışmıştı.
"Bu durumun Hyunjin'i daha beter hale sokmasından endişeliyim. Bizi kendinden uzak tutuyorken de ona ulaşmak imkansız."
Başını iki yana salladı. Ciddi durumlar onun moralini altüst ediyordu. Kendini soyutlayıp kaybolmak istiyordu.
"Ne yapacağız?"
Her şeye fikri olan Chungha, bu kez sessizdi. Aşk konusunda asla bilge olmamıştı. Hatta arkadaşından durumu daha beter bile olabilirdi. Belki benim de böyle bir şok aşkımı unutmamı sağlayabilir, diye düşünüyordu.
Hyunjin daha fazla ayakta dolanmaya hali kalmayınca odasındaki telefondan Changbin'in numarasını tuşladı. Bu ev telefonu oteldekilerin odasındaki ev telefonlarına ulaşabiliyordu. Onun dışında aramalar otomatik reddediliyordu. Changbin'in numarasını da post-it kağıda tutturmuş olduğu için numaralardan bulmuştu.
"Efendim, Hyunjin?"
Changbin'in gergin ses tonunu duyduğunda derin bir nefes aldı.
"Kimseye söylemeden Minho'yu evime çağırır mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forlorn owned childrens | hyunho √
Fanfiction"benim kanım benim kurallarım." • cover by: pittielau •