21.Bölüm

218 11 3
                                    

"Gitmem hep kalırım yuvamda"dedim.
Gülümsedi.beni kendine çekip sarıldı.
"Hep kal yuvanda" dedi
...
Konuşmamamızın üzerinden bir gece geçmişti. Gece sarılıp uyumuştuk.
Fakat hala sorunlar vardı.
Çözülecekti elbet!
Barış çok iyi bir insandı.
Nasıl başladı biliyorum ama nasıl bitecek kestiremiyorum.
Mutlu muyum evet ama kafamın içindeki ses susmuyor ve beni çelişkilere sokuyor.
Delirmek üzereyim.
Kafamı duvarlara vurmak o sesi susturmak istiyorum.
Hastalık gibi yapıştı üstüme ruhumu kemiriyor beni çelişkiye düşürüyor.

Sabahtan barışı işe yolladım erkenden bende şimdi hazırlandım. Anahtarımı kontrol edip evden çıktım.
Yavaş adımlarla düşünceli bir şekilde durağa doğru ilerliyordum.
Telefonumun sesiyle duraksadım. Çantadan telefonumu bulup aryana baktım.
Kardelendi. Uzun zamandır aramıyorlardı allah allah! Telefonu açtım.
"Alo abla napıyorsun?" Dedi.
"İyiyim canım işe gidiyorum sen napıyorsun?" Dedim.
"İyiyim abla napayım evdeyim şey benim bir erkek arkadaşım varda bu akşam tanışmaya gelecek nilüfer ablamlarda gelecek barış eniştemle sizde gelebilir misiniz?" Dedi.
Şaşırmıştım. Acaba tanıma mı? İstememe mi? Hayır canım kardelen çok küçük daha!
"Ne tanışması kız oğlan kim isteme değil değil mi?" Diye sıraladım aklımdakileri.
"Abla isteme değil daha ya sadece sizinle tanıştırmak istiyorum ama ciddi düşünüyoruz bir yıla ya da iki yıla nişan takmayı düşünüyoruz izniniz olursa" dedi.
Zaman ne kadar hızlı geçiyordu öyle.
"Tamam güzelim ben konuşurum eniştenle uygun olursak geliriz alınacak bişey olursa yazarsın öpüyorum seni" dedim.
"Tamamdır abla haberleşiriz çok öptümm" dedi ve kapattı.

Yıllar su misali akıyordu. Kardelen bizim minik kardeşimiz büyümüştü. Ablam ve ben evlenmiştik.
Şaka gibiydi ama evlenmiştik.
Daha dün gibi hatırlıyorum mahallede saklambaç oynayışlarımızı yada ne bileyim barbie bebek kıyafeti için ettiğimiz kavgaları şimdi birbirimizden bir haberdik. Hepimizin hayat telaşesi farklıydı. Birbirimizden ayrılamazken şimdi kopmuştuk.
Telefon elimdeyken ablamı aramak aklıma geldi. Rehberden ablamın numarasını bulup bastım.
Çaldı. Çaldı. Sonunda açıldı.

"Alo efendim gülseren" dedi ablamın ağlamaklı sesi.
"Alo abla nasılsın? Ağlıyor musun sen?" Dedim.
"Yok kızım ya ağlamıyorum bir grip oldum yatak döşek yatıyorum iki gündür enişten bakıyor sağolsun sen nasılsın?" Dedi. Derin bir nefes aldım. Şükür kötü bişey yoktu.
"Napayım ya işe gidiyordum da aklıma geldin öyle bir aradım hal hatır sorayım diye eniştem nasıl?" Dedim.
Güldü. "İyi yaptın canım benim iyi enişten nasıl olsun iyi o da grip ama bana hizmet ediyor. Ee bizim enişte nasıl nasıl gidiyor evlilik işleri alıştın mı?" Dedi.
Kıkırdadım. "İyi gidiyor ya barışta iyi sabah işe uğurladım onu bende durağa gidiyorum alıştım sayılır ya ama az daha zaman lazım pat diye olmuyor hemen" dedim.
"Aa bak sen öyle dedin de kardelen seni ara dı mı akşam annemlerdeyiz" dedi.
"Evet abla aradı aradı. Bende barışla konuşayım müsait olursak geliriz dedim" dedim. Derin bir nefes aldı.
"Öyle işte ne ara büyüdünüz kızım ya! Allah allah daha dünkü sidikliler evleniyor barklanıyor erkek arkadaşlarla tanıştırıyor"dedi esprili bir şekilde.
Güldüm. Özlemiştim onun bu hallerini
"Napalım ablamız hızlı bizde hızına yetişelim dedik" dedim. Kıkırdadı.
"Neyse neysee akşam gene konuşuruz öpüyorum seni çok hayırlı işler" dedi
"Öptüm enişteme selam söyle" dedim ve kapattım.

Ablamla konuşurken çoktan durağa gelmiştim iki dakika sonra dolmuş geldi binip kreşe doğru yola koyuldum.
...

Öğle arası olmuştu. Dört derse girmiştim ve neredeyse pertim çıkmıştı. Ama şükür ki derslerim öğlene kadardı.
Telefonumu çıkarıp kreşten çıkarken barışı aradım.
Uzun uzun çaldı fakat açan olmadı. Belki toplantıda falandır diye düşündüm ve telefonu çantama atmadan bir taksi çağırdım. (Çünkü dolmuş çekemezdim)
Çok kısa zamanda gelmişti taksi hemen binip evi tarif ettim.
Düşüncelerimle birlikte kafamı cama yaslayıp yolu izledim.

Çokta uzun olmayan bir zamandan sonra eve gelmiştim. Ödemeyi yapıp taksiden indim. Barışın arabası evin önündeydi. Hızlı adımlarla evin olduğu yere geldim ve kapıyı açtım.
Mutfaktan sesler geliyordu.
"Heyy!" Dedim. İçeriden adım sesleri geldi ve heybetli eşoftmanlı üstsüz bir barış.
"Hoşgeldin güzelim" dedi ve tek adımda yanıma gelip bana sarıldı.( eridik tabii)
"Hoşbuldum" dedim kinayeli bir şekilde.
Güldü. Benden ayrılıp "seni şöyle şık karşılayayım dedim nasıll" dedi.
Kıkırdadım "süper" dedim ve çantamı çıkarıp vitrine koydum ayakkabılarımıda dolaba koyduktan sonra salona geçtim ve kendimi koltuğa attım.
"Yorgun musun?" Dedi. Gülümseyip " biraz yordu çocuklar ama iyiyim sen yorgun musun?" Dedim.
"Hayır ben hiç yorgun değilim hatta çok enerjiğim niyeyse" dedi.
Aklıma gelen şeyle hemen durdum.
"Şey akşama annemlere gitmemiz gerekiyor kardelenin erkek arkadaşı gelecekmiş aileyle tanışmaya sadık eniştemle nilüfer ablamlarda orada olacaklar bizi de bekliyorlar haliyle" dedim.
Baktı. Derin derin baktı gözlerime yaklaştı tam dudağımın bitişiğinden yanağımdan öptü.
"Tamam güzelim gideriz." Dedi. Sonra ayağa kalkıp arkama geçti ellerini omzuma koyum yavaşça ovmaya başladı.
O kadar iyiydi ki. Mayışmıştım.
" ayy barışş çok sağol yaaa" dedim yayvan yayvan. Kıkırdadı.

Birkaç dakika böyle masaja devam etti. O da yorulmuştu. Ellerinin üzerine ellerimi koyum durdurdum. "Yeter bu kadar çok sağol yoruldun gel yanıma da azcık oturalım" dedim. Hızlıca yanıma geldi oturdu. Başımı omzuna koydum. Erkeksi kokusuyla birlikte mırıldandım.
O da kolunu omzuma atıp beni iyice kendine çekti.
Saçlarımın arasına öpücük kondurdu.

Gözlerimi açıp barışa baktım ama o da bana bakıyordu derin derin yavaşça yaklaşıp dudaklarına bir buse kondurdum.
Gözleri parıldadı. Bu sefer o yaklaştı. Dudaklarını yaladı. Dudaklarıma baktı uzun uzun sonra gözleri gözlerime çıktı. Sonra tekrar dudaklarım baktı ve öptü.
Sonra tekrar öptü ve öpüşü derinleşti. Dili ağzımdan içeriye sızdı.
Sakin olan öpüşleri benim karşılık vermemle hoyratlaştı.
Dudaklarımı ısırıyor fakat acıtmıyordu.
Bu sefer ben onun dudağını ısırdım.
Biraz sert ısırmıştım ki ağzımın içine doğru boğukça inledi.
Kanepede yavaşça kaydık. Şuan barışın altındaydım barış benim üstümde elleri yan taraflarımdaydu.
Ağırlığını üzerime vermiyordu.

Yavaşça ayrılıp soluklandık. Barış hız kesmeden tekrar dudaklarıma yapıştı. Sonra yavaşça ayrılıp boynuma gömüldü.
Bende ona kolaylık sağlamak için kafamı geriye doğru attım. Yavaş yavaş öpüyor ara ara tatlı tatlı dişliyordu.
Göğüslerimi sütyenimin üstünden öpüyordu ki. Bir ses bizi böldü.
Dindon!
Kapı! Allah kapı! Basıldık!
"Hay ben seni gibi kapı-" derken barışın ağzını elimle kapattım.
" barış kalk üstümden kapıya bakalım hadi bak insanlar yanlış anlayacak" dedim.
Yavaşça üzerimden kalkıp söve söve kapıya gitti. Bende o ara üstümü başımı düzelttim fena dağılmıştım.
Kapı kapanma sesinden sonra bir adet sinirli barışla iki kase salondan içeriye girdi.

" gelenler kimmiş?" Dedim. Derin bir nefes aldı. "Komşu sultan teyze aşure yapmış bize de getirmiş seni sordu bende rahatsız biraz uyuyor dedim. Yani sanki aşure zamanı yani ya" dedi sinirli sinirli.
Ayağa kalkıp yanına gittim elindeki aşureleri alıp yanağını öptüm.
"Sakinn olunuz barış bey sakin! Ayrıca git hazırlan çıkalım yola belki yardımlık bişeyler vardır" dedim.
Yavaş adımlarla mutfağa girdim. Barışa arkamdan sert adımlarla geçip odaya girdi.
Aşureleri dolaba koyup bendime bir bardak su koyup içtim.

Ardından yavaş adımlarla bende odaya ilerledim. Barış çoktan giyinmişti bende hazır sayılırdım. Saçlarımı tarayıp parfüm sıktım. Barış ayakkabılarını giymiş girişte beni bekliyordu bende vitrinden çantamı alıp ayakkabılarımı giydim ve evden çıktık.
Arabaya bindikten sonra güzel şarkılar eşliğinde yola koyulduk.
Görelim bakalım kimmiş bu kardelen hanımın sevgilisi...

YALANCI SONBAHAR[+18]Where stories live. Discover now