15. Bölüm

191 9 7
                                    

" off barış cidden gerek var mıydı yani buna hani tensel hiçbir şey olmayacaktı aramızda"diye bağırdım.
Sinirden delirmek üzereydim.
"Napayım ha sen söyle o adama göz dağı vermem gerekiyordu ayrıca karımsın sen benim karım! Hatırlatayım yani"dedi bağırırak
"Karın olmam hiçbişeyi değiştirmiyor anladın mı! Sonuçta biz saht-" diyordum ki hışımla kalkıp ağzımı kapattı.
"Yerin kulağı var gülseren napıyorsun sen!" Dedi

"Boloyırum horholdo oğzomdom olomo çok"diye boğukça konuştum az daha ağzımı kapatırsa boğulacaktım o koca elleri sayesinde.
"Tamam tamam!" Dedi ve çekti.
"Bu olayları sen başlattın barış şimdi gelip te bana karımsın diyemezsin" dedim
"Derim bal gibide derim tamam mı nolmuş öptüysem ha nolmuşş!" Dedi
O zaman olduğu gibi gene dona kaldım.

2 saat önce

Bekle bizi parti biz geliyoruz yaniii!
Hızlıca odadan çıkıp asansöre bindik. Çok heyecanlıydım çok! Yanımdaki yunan heykelide dümdüz karşıya bakıyordu.

Aşağıya indiğimizde bana dönüp kolunu açtı ve "leydim buyurmaz mıydınız?"dedi.
Sırıttık tabi kafa sallayıp hemen koluna girdim. Büyük salona doğru adımladık ve bizi cidden güzel bir anbians karşıladı.
Uzun perdeler şık insanlar ve şarap tadım standları vardı.
"Önce beyaz tatmalıyız bence" dedi. Ona dönüp baktım. "Bilmem ben içmeyeceğim sanırım bana dokunuyor" dedim.

En son içtiğimde sapıttığımı ve evin yolunu bulamadığım için zabıtayı aramak zorunda kaldığımı hatırlıyorum. Niye zabıtayı aradın derseniz sadece numarasını hatırladığım oydu.
"Aaa olmaz ayrıca sadece iki ya da üç yudum içeceksin bişey olmaz ben yanındayım" dedi.
"Tamam ama çok içmem sende ısrar etme" dedim kafa salladı.

İlk olarak beyaz şarap tatmaya gittik. Zaten sıra sıraydı. İlk içtiğim beyaz şarap çok hafif ve hoştu ağızda mayhoşluk bırakmıyordu. Sevmiştim. Beğeni ile barışa döndüğümde onunda beğendiğini fark ettim. " güzel ve hafif sevdiysen alırız bir şişe içeriz evimizde" dedi
"Olabilir ama diğerlerine de bakalım" dedim.

"Az önce içmeyeceğim diyene bak sen" dedi. Yani tamam ama şimdi güzel güzel renk renk önümde duruyorlar napayım.

Tüm şarapları tek tek tattıktan sonra ilk başta içtiğimizden bir tane aldık. (Barış aldı!) sonra ise kendimize bir masa seçip dans eden insanları izlemeye başladık.
Ara da sohbet ediyor sorular soruyorduk fakat ileriye gitmiyordu.
Ve bir anda en sevdiğim dans şarkısı çalmaya başladı. Christina perri'den A thousand years. Bayılırdım.

Barış sanki gözlerimden anlamış gibi bana dans teklif etti. Kabul ettim tabi. Yani yanımızda böyle yakışıklı teklif etmiş kabul etmesek ayıp olurdu.
Pistte farklı insanlar birbirlerine bakıp dans ediyordu.
Gözüme o an biri çarptı.
Aynı an aynı şarkı fakat farklı insanlarlaydık.
Serkan...
Sarışın kadınla dans ediyordu.

Bu...bu benim sevdiğim şarkıydı. Ve o bunu çok iyi biliyodu. Gözlerim doldu.
Ah! Lanet anılar.
Barış çenemden tutup kafamı kendisine çevirdi. Sonra da fısıltıyla "sakin ol ve dansa odaklan insanlara değil" dedi.

Kafamı salladım. Şarkının sözlerini içimden söyledim. Sol gözümden bir damla yaş firar etti.
Dansın sonunda herkes yerlerine geçerken bizde ayrıldık.
Tam yürüyüp pistten inecektim ki onun sesini duydum.
" ben bir tanıdığımı gördüm hayatım beş dakikaya geliyorum" dedi.
"Tamam canım" dedi yanındaki sarışın kız

Arkamda adım sesleri kafamı çeviremiyordum. Korkuyordum. Ondam değil ama onunla olan anılarımdan korkuyordum. Yan tarafımdaki barış sanki sezmiş gibi elini belime attı ve beni kendine yaklaştırdı. Sonra da hafiften gülümsedi.
Kafamı sallayıp bende gülümsedim.
Sakindim. Artık evliyim (sahte de olsa!)
Yani onunla karşılaşmamı engelleyen hiçbir anıyı umursamamam gerekiyor.

"Gülseren" dedi sonra boğazını temizleyip "gülseren hanım" dedi. Döndüm. Barışta benimle birlikte döndü. Belimdeki eli belimi okşuyordu ve bu bana güven veriyordu. "Buyrun" dedim.
"Beni hatırlamadınız mı?" Dedi hala sizli bizli konuşuyor ya mal vallaha mal.
"Hayır hatırlayamadım kimsiniz?" Dedim.
Lafımızıda soktuk vesselam.
Barış alttan altan sırıtıyor. Ölecem ha

"Ş-şey ben serkan liseden" dedi. Kaşlarımı çattım sonra ona bakıp " kusura bakmayın serkan bey anca hatırladım" dedim iğneleyici bir şekilde. Sonra barışa dönüp "hayatım bak bu liseden arkadaşım serkan" dedim. Barış bana gülümsedi fakat serkana döndüğümde yüzündeki gülümsemeyi sildi. Asker adam mimik yapmaz metoduu! Ovv çok iyiydi
"Serkan bu da eşim barış" dedim.

Donakaldı. Sakince barışa elini uzattı. Barış elini sıkarken serkan "memnun oldum" dedi. Sonra ise arkasına dönüp sarışın kıza gel işareti yaptı. Kız pullu ve inanılmaz abartı bir elbise giymişti.
"Gel tatlım bak bu benim liseden arkadaşım gülseren." Dedi ve ekledi " gülseren bu da nişanlım selin" dedi. Kafamı sallamakla yetindim.
"Aaa ne güzel siz liseden mi arkadaşsınız bu beyefendi kim" dedi.

Barışı soruyordu herhalde "eşim barış" dedim ona bakarak. Kız elini uzattı fakat barış sıkmadı bende yeltenmedim bile eli havada kaldı. Bu kız niye kin kenafir bakıyor ya barışa hayırdır!?
"Neyse biz müsade isteyelim sonra tekrar oturur konuşuruz oda numaramız 711 bekleriz sohbet etmeye" dedi serkan
Kafa sallayıp geçiştirdim.

Barışa baktım. Sanki gözlerimden anlamış gibi bana sarıldı. " sen çok güçlüsün gülseren" dedi. Gözlerimdeki yaşları silip ondan ayrıldım.
Tam ağzımı açıp bişey diyecektim ki bir anda dudaklarımın üzerinde yumuşaklık hissettim gözlerimi açtığımda barışın duduakları olduğunu fark ettim. Çok uzun bir öpücük değildi fakat kalbim için etkiliydi.
Bocalamıştım.
Niye böyle bişey yaptı ki.
Birbirimize öylece baktık sonra zihnimdeki ses konuştu "çok yanlış çok" dedim ve yavaş adımlarla salonu terk ettim tabi barışta peşimden geliyordu. Konuşmuyorduk
Ya da konuşamıyorduk.
Tensel temas yok!
Aşık olmak hiç yok!
Sözleri beynimde yankılanıyordu. Asansöre bindiğimizde ben tuşa uzandım o da uzandı ve ellerimiz çarpıştı.
Hemen ellerimi çektim.
Ona aşık olamazsın gülseren altı ay sonra bitecek bişey için saçma davranma!

Beynimin içindeki ses bir susmak bilmiyor ya her şey hakkında fikri var ama haklı bir ses o.
Altı aylık bişey bu saçmalamamalıyım.
Ama ilk öpen ben değilim ki
O öpsede sen uzak dur bu yanlış!
Off kafayı yiyeceğim.

Duran asansörden hızlıca indim. Odaya doğru ilerleyip kartı okuttuğum gibi kendimi içeriye attım. O da peşimden geliyordu ve hala konuşmuyorduk. Yanlıştı. Yaptığı yanlıştı. Biz sahte evliydik! Dayanamadım ve " off barış cidden gerek var mıydı yani buna hani tensel hiçbir şey olmayacaktı aramızda"diye bağırdım.
Sinirden delirmek üzereydim.
"Napayım ha sen söyle o adama göz dağı vermem gerekiyordu ayrıca karımsın sen benim karım! Hatırlatayım yani"dedi bağırırak
"Karın olmam hiçbişeyi değiştirmiyor anladın mı! Sonuçta biz saht-" diyordum ki hışımla kalkıp ağzımı kapattı.
"Yerin kulağı var gülseren napıyorsun sen!" Dedi

"Boloyırum horholdo oğzomdom olomo çok"diye boğukça konuştum az daha ağzımı kapatırsa boğulacaktım o koca elleri sayesinde.
"Tamam tamam!" Dedi ve çekti.
"Bu olayları sen başlattın barış şimdi gelip te bana karımsın diyemezsin" dedim
"Derim bal gibide derim tamam mı nolmuş öptüysem ha nolmuşş!" Dedi
"Bu yanlış barış anladın mı beni yanlış altı ay sonra bitecek bişey için hemde!" Diye bağırdım.

Ondan değil kendi duygularımdan korkuyordum. Ona bağlanmamalıydım. O yüzden bu kadar sinirliydim.
"Ben...ben sana bağlanamam anladın mı ayrıldığımızda daha çok acı çekerim lütfen kendini düşünmüyorsan bile beni düşün barış sevgiye aç bir insanım susamış bir çiçek gibiyim eğer suyu tattırırsan dahasını isterim ve vermezsen solarım ben solmak istemiyorum alıştığım şekilde devam etmek istiyorum...yani of" dedim.

Derin nefes aldı "özür dilerim sadece...yani seni iyi hissettirmek ve o serkan denen adama göz dağı vermek istedim" dedi. Cidden üzgün olduğunu sesinden anlamıştım.
Arkamı döndüm eğer yüzüne bakarsam kıyamazdım. "Sorun değil odadayım yatacağım" dedim ve seri adımlarla odaya geçtim.
Üzerime pijamalarımı geçirip hızlıca yatağa girdim.
O an gözlerimin önünden gitmiyordu.
Offf uyu gülseren uyuu!
Gözlerimi yumdum ve uyumak için dilekler diledim.

YALANCI SONBAHAR[+18]Where stories live. Discover now