Kendimi karanlığın kollarına bıraktım...
...
Sabah uyandığımda barış yanımda yoktu. Yavaşça yataktan kalktım. Fakat kasıklarıma saplanan ağrıyla olduğum yerde kaldım bir süre. Yavaş adımlarla koridoru geçiyordum ki mutfaktaki seslerle oraya yöneldim.Barış tezgahın üzerinde kasede yumurta çırpıyordu.
Arkasındaki hareketliliği fark etmiş olacak ki bana doğru döndü.
Gülümseyerek "günaydın güzelim ağrın var mı?" Dedi
"Günaydın birazcık" dedim yüzümü buruşturarak. Tek adımla yanıma geldi.
Dudaklarıma ufak bir öpücük kondurdu. Elini kasığımın üstüne koydu ve ovalamaya başladı.
İyi gelmişti. On beş yirmi dakika sonra elinin üzerine elimi koyup "teşekkür ederim" dedim.Yavaşça ilerleyip masaya oturdum. "Ne hazırlıyorsunuz komutanım" dedim.
"Senin komutanım diyen dillerini varya" dedi. Gülümsedim.
"Menemen yapıyorum" dedi.
"Bakalım becerebiliyor musun?" Diyerek ayağa kalkıp yanına gittim.
"Tabi kızım biz dağda kendi yemeğimizi kendimiz yapıyoruz evelallah"dedi.Güldüm "o zaman bundan sonra hep sen yap yemekleri" dedim. Yüzüme baktı. "Yaparım tabii karım istesin" dedi gurula
Yerdim ayol!
"Bak sen bakk" dedim.
"Öyle tabii hanımım ne derse o" dedi.
Eridik vesselam.Kahvaltı masasını beraberce hazırladık. Masaya oturduğumuzda barış bana dik dik bakıyordu. Ben gözlerimi kaçırdım.
Dünkü anılar gözlerimin önüne geliyordu.
"Gülseren pişman mısın?" Dedi. Öyle masum sormuştu ki bunu.
"O nerden çıktı" dedim. Tabağıma beynir aldım.
"Sabahtır gözlerini kaçırıyorsun, ben bişey demediğim sürece konuşmuyorsun. Doğruyu söyle bana kötü mü hissediyorsun pişman mısın?" Dedi.
Kıyamazdım ki ben ona.
Üzülmüştü demek ki."Hayır canımıniçi pişman değilim. Bak bazı şeyleri kafamda aşmam gerekiyor biraz çekingenlik var hayatımda ilklerimin birini paylaştım seninle ve ekstra olarak ağrım var gececek ama birazcık zaman lazım" dedim. Derin bir nefes alıp eline uzandım ve "sana pişman olduğumu düşündürdüğüm için özür dilerim" dedim.
Kafasını salladı hemen "özür dileme asıl ben...ben özür dilerim yani seni üzmek istemedim sadece off saçmaladım" dedi.
Elimin altındaki eli sıktım "hayır hayır öyle düşünme bak bundan sonra ne düşünürsek ne hissedersek birbirimizden saklamak,gizlemek yok tamam mı? Çünkü biz artık karı kocayız, hayat arkadaşıyız, sırdaşız barış" dedim. Bana bakıp gülümsedi."Tabikide ben senden hiçbir şey saklamam saklayamam gülseren sen benim artık herşeyimsin herkesimsin"dedi. Daha da konuşmadık bakışlarımızla birbirimize anlattık dertlerimizi tasalarımızı sevgimizi.
...
Kahvaltımızı yaptıktan sonra müdüre hanımı arayıp bugünlük izin istedim kadıncağız hemen kabul etti.
Ağrı kesici aldığım için ağrım yoktu çok şükür.Barış zaten neredeyse bir aydır evdeydi. Komutanları kendini toplayana kadar gelme demişler. Allaha şükür o da iyiydi.
Bir ay dile kolay yani.
Zaman aslında su gibiydi vesselam ne ara geçip gittiğini anlayamaz oldum.
Bir hafta sonra barışın dikişleri alınacaktı.
Dün vücudunu dikkatli incelememiştim ama duştayken dikkatimi sırtındaki ve karın boşluğundaki izler çekti.
Vatanı uğruna aldığı yaralar..."Güzelim daldın gittin gene"diyen barışın sesiyle ona döndüm. Gülümsedim.
"Bişey düşünüyordum da öyle" dedim.
Sırttı. "Ne düşünüyorsun bakalım bende bileyim" dedi. İyice yanıma yaklaştı.
"Hiçç öyle bişey değil ayrıca sen çay suyu koyacaktın koydun mu bakim" dedim.
(Konuyu değiştirme hızım ilk bölümden beri aynı vesselam maşallah deyin)"Koydum,koydum da sen niye kızardın"dedi. Muzipçe de gülüyordu gıcık şey.
Yani evet her dibime girdiğinde dünkü anılar gözümün önüne geliyordu ve ben inanılmaz derecede utanıyor ama bir yandan da mutlu oluyordum. Ellerini yanaklarıma koyup beni kendine çevirdi.
Allah öpecek vallaha öpecek! Vallahi heyecan bastı haa!
Susarmısın demek isterdim ama bu sefer haklıydı iç sesim.
Heyecan basmıştı. Yani evet belki ilk defa öpmüyordu ama işte o anlardan sonra insanı hem utanç hem arzu hemde heyecen sarıyordu.Dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Yavaşça öptü. Ardından biranda geri çekildi. İçimde kötü bir his oluştu ama dile getirmedim. Sadece barışın benden uzaklaşan yüzüne baktım.
"Bakma bana öyle" dedi sesindeki farklı bir tınıyla.
"Nasıl bakıyormuşum" dedim. Trip atmak istiyordum fakat ona beni öpmediği için trip atamazdım yani.
"Böyle istekli istekli böyle davetkar davetkar bakıyorsun ben zaten kendimi zor tutuyorum" dedi. Dibime yaklaştı.
"Zaten kokun, gülüşün ve gözlerin beni çıldırtırken şöyle bakma" dedi."Tamam da ben bilerek yapmıyorum ki yani sen dibime şey edince şey oluyor yani ondan" dedim. Sıçtım sıvadım vesselam. Yani nasıl bir salağım bilmiyorum ama dibime girince aklım bulanıyor.
Kahkaha atmasıyla yerimde sıçradım.
Kahkahası yavaşça sönerken.
"Seni yerim ama" dedi. Sonra kafasını sağa sola sallayıp ayağa kalktı.
"Nereye yaa" dedim."Duşa soğuk bir duşa yoksa fena olacak" dedi ve kolidorada gözden kayboldu.
Benide sıcak basmıştı. Derin nefes alıp ayağa kalktım ve mutfağa adımladım
Soğuk bir su içmeliydim.
Bencede içmelisin!
Susturamayacağımı bildiğim için bardağa su doldurup kafama diktim.
Derin bir nefes alıp tekrar tezgaha bıraktım.
Artık benim için herşey farklıydı hayatım geçmişim ve geleceğim çok farklıydı.
...Öncelikle merhaba arkadaşlar kitabımın 30.bölümü oldu.
Aslında bu kadar uzun yazmayı planlamıyordum fakat hikaye akışı beni de içine çekti ve sürükledi.Neyse asıl duruyuma geleceğim.
Bu kitapta yan karakterimiz vardı hatırlarsanız.
Kardelen ve Ata:)Onların konusunu da bir kitapta anlatmaya karar verdim fakat kafamda tam oturtamadığım sahneleri olduğu için daha başlamadım yazmaya
Sizlerden yorum bekliyorum!:)Ayrıca bazı bölümleri barışın ağzından yazmaya karar verdim. Biraz daha askeriye, dağda çatışma tarzı bölümler yazacağım hep aşk hep aşk olmaz değil mi:)
Yeni kapağımızı da yorumlar mısınız?
Sizce bu kapak mı iyi yoksa şimdiki kapak mı?Ve şimdi bir gizemi daha sizlere aşılayıp gideyim.
Sizce gülseren babasının mektubunu okuduktan sonra ne tepki verecek! Ya da neyle karşılaşacak?!
Bunları diğer bölümde öğreneceğiz sizleri öpüyorum iyi okumalar
(Yıldıza basıverin ayoll!)
YOU ARE READING
YALANCI SONBAHAR[+18]
Fiksi UmumEğer canımı yakmadan sarılırsan bana, bunu yapan ilk kişi sen olacaksın... Nilüfer,Gülseren,Kardelen Ben ortancaları Gülseren Görünmeyen yaraları olan kimseye yaranamayan gülseren... -- Barış ben kısa ve öz olarak Herşeyden önce insan olmaya çalış...